Translation of "Anne" in Polish

0.012 sec.

Examples of using "Anne" in a sentence and their polish translations:

- Anne bitkindi.
- Anne yorgundu.

Matka była wykończona.

Anne bağırdı.

Mamusia płakała.

Anne, açım.

Mamo, jestem głodny.

Anne imdada yetişiyor.

Matka przybywa na ratunek.

İyi geceler, anne.

Dobranoc, mamo.

Ben iyiyim, anne.

U mnie w porządku, mamo.

Anne, mendilim nerede?

Mamo, gdzie moja chusteczka?

- Anne babam İngilizce konuşmuyor.
- Anne babam İngilizce bilmiyor.

Moi rodzice nie mówią po angielsku.

Anne çok iyi gidiyordu,

Mama świetnie sobie radziła,

Anne ve babam Çinlidirler.

Moi rodzice są z Chin.

Anne babam beni anlamıyor.

Moi rodzice nie rozumieją mnie.

Anne, yüzmeye gidebilir miyim?

Mamo, czy mogę popływać?

Yüzmeye gidebilir miyim, anne?

Mamo, będzie ok jak pójdę popływać?

Bir anne çocuğu öptü.

Matka pocałowała dziecko.

Anne, bak ne buldum.

Mamo, spójrz, co znalazłem.

Anne dövüşen çocukları ayırdı.

Matka rozdzieliła walczące dzieci.

Anne, mağazaya benimle gel.

Mamo, chodź ze mną do sklepu.

Sen bir anne olacaksın.

Będziesz matką.

- Anne Henry'nin önerisini kabul etti.
- Anne Henry'nin teklifini kabul etti.

Anne przyjęła oświadczyny Henry'iego.

Yavrusunu koruyan anne hafife alınmaz.

Nigdy nie lekceważ opiekuńczej matki.

Tom hala anne babasıyla yaşıyor.

Tom nadal mieszka z rodzicami.

Tom'un anne babasından nefret ediyorum.

Nienawidzę rodziców Toma.

Anne baba, çocuklarıyla oyun oynuyor.

Rodzice grają w grę ze swoimi dziećmi.

Anne bana bir mesaj bıraktı.

Mama zostawiła mi wiadomość.

Anne, gidelim! Burada durmak istemiyorum.

Mamo, chodźmy! Nie chcę tu być.

Bunu anne babana söyleme lütfen.

Nie mów o tym rodzicom.

O yeterince anne sütü içmiyor.

Nie piła wystarczająco dużo mleka matki.

Bazı anne fokların derilerine GPS etiketi

zainstalował czujnik GPS na kilku samicach fok,

Ama yavruları koruyan bunca anne varken...

Ale w pobliżu jest tyle opiekuńczych matek

Patagonya dağlarındaki anne puma karanlıktan faydalanmış.

W górach Patagonii samica pumy wykorzystała ciemność.

İkisini de doyuran avları anne indiriyor.

Jej zdobycze muszą wystaczyć dla obojga.

Anne de bebek de çok iyiydi.

Zarówno ona, jak i dziecko miały się świetnie.

Ve anne kırmızı ışıkta durmadan ilerliyor.

Przejeżdża na czerwonym świetle.

- Annen nerede?
- Annem nerede?
- Anne nerede?

- Gdzie jest moja matka?
- Gdzie jest moja mama?

Anne Teresa iyi bir kadın mı?

Czy Matka Teresa była dobrą kobietą?

Tom anne ve babasının arabasını kullanıyor.

Tomek prowadzi samochód swoich rodziców.

Sadece iyi bir anne olmaya çalışıyorum.

Po prostu staram się być dobrą matką.

Ve en son olarak da anne oldum.

Niedawno zostałam mamą,

Anne babası dönmediğinden... ...o, onları bulmaya gidiyor.

Żaden z jego rodziców nie wrócił, więc idzie ich znaleźć.

Sonra anne ikinci kez kırmızı ışıkta geçiyor,

Za chwilę sytuacja powtarza się na kolejnych światłach,

Anne babalar, yaramazlık yaptıkları için çocuklarını cezalandırıyorlar.

Rodzice karają swoje dzieci za złe zachowanie.

Anne ve babası her Pazar kiliseye giderler.

Jego rodzice co niedzielę chodzą do kościoła.

Anne ve kız iki kuşağı temsil etti.

Matka i córka reprezentowały dwa pokolenia.

Fil çocukları için çok şefkatli bir anne.

Słonica jest bardzo troskliwą matką dla swoich dzieci.

Tom hala anne ve babasının evinde yaşıyordu.

Tom wciąż mieszkał w domu swoich rodziców.

Anne ve çocuk her ikisi de iyi yapıyor.

Zarówno matce i dziecku idzie dobrze.

Telefon çalmaya başladığında, Anne evden ayrılmak üzere idi.

Anna właśnie miała wychodzić z domu, kiedy zadzwonił telefon.

Anne, baba, size söylemem gereken bir şey var...

Mamo, tato, muszę wam o czymś powiedzieć.

John ayda bir kez anne ve babasına yazar.

John pisze do rodziców raz w miesiącu.

Çocuklar anne ve babalarından çok arkadaşlarını taklit ederler.

Dzieci naśladują przyjaciół niż rodziców.

- Tom, Mary'yi anne ve babasına mektup yazması için teşvik etti.
- Tom, Mary'yi anne ve babasına mektup yazması için yüreklendirdi.

Tom zachęcił Mary do napisania listu do jej rodziców.

Ne yazık ki anne foklar tarafından bu ekstra mesafeye

Niestety, kalorie zużyte przez samice fok

Ve anne, hep birlikte rahat bir nefes alabilmek için

która złapała rękę pielęgniarki

Tom'un anne babası ona ateşle oynamanın tehlikeli olduğunu söylediler.

Rodzice Toma powiedzieli mu, że zabawa z ogniem jest niebezpieczna.

İyi bir anne olmak sana göre ne anlama geliyor?

Co dla ciebie oznacza bycie dobrą matką?

Bana bir kaplumbağa al! Anne, lütfen bana bir kaplumbağa al!

Proszę, kup mi żółwia mamo, proszę, kup mi żółwia.

O, en azından haftada bir kez anne ve babasına yazdı.

Pisała do rodziców przynajmniej raz w tygodniu.

Doyuracak üç büyük boğaz olduğundan anne, aileye yemek bulmakta güçlük çekecektir.

Te trzy wielkie apetyty niełatwo będzie jej zaspokoić.

Anne puma ile dört küçük yavrusu gece gelmeden sıcağın tadını çıkarıyor.

Samica pumy i jej cztery młode korzystają z ciepła przed zmierzchem.

Doktorlar anne sütü ile beslenen çocukların genellikle daha sağlıklı olduğunu söylüyor.

Lekarze twierdzą, że dzieci karmione piersią zwykle są zdrowsze.

Ne olduğu umurumda değil, ben hala senin anne ve babana anlatacağım.

Nie obchodzi mnie, co się stanie, i tak zamierzam powiedzieć twoim rodzicom.

Bazı anne-babalar, çocuklarının ders kitaplarındaki çıplak resimler hakkında şikâyette bulundu.

Niektórzy rodzice skarżyli się na obnażone zdjęcia w podręcznikach ich dzieci.

- Anne her zaman sabahları erken kalkar.
- Annem her zaman sabahleyin erken kalkar.

- Mama zawsze wstaje wcześnie rano.
- Mama zawsze budzi się wczesnym rankiem.

Anne kutup ayısı, yemek arayışı içinde 24 saatte 80 kilometreye kadar yol tepebilir.

Samica niedźwiedzia polarnego w poszukiwaniu jedzenia pokonuje nawet 80 kilometrów w 24 godziny.

Ne demek istediğini tam olarak biliyorum. Anne ve babalar gerçekten sinir bozucu olabiliyorlar.

Dobrze wiem, co masz na myśli. Rodzice potrafią być naprawdę irytujący.

- Onlar her zaman anne ve babalarına itaat etmiyorlar.
- Ebeveynlerine her zaman itaat etmezler.

Oni nie zawsze słuchają się swoich rodziców.

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bir anne kutup ayısı ile iki yavrusunu tespit ediyor.

Wysokoczuła kamera ukazuje samicę niedźwiedzia polarnego oraz dwa niedźwiadki...

- Anne ve babamın her ikisi de işe gittiler.
- Hem annem hem de babam işe gittiler.

- I mama, i tata poszli do pracy.
- Oboje mama i tata poszli do pracy.

Tom bu bahar, anne ve babasının evini terk etti ve o zamandan beri yalnız yaşıyor.

Tom wyprowadził się tej wiosny od rodziców i od tego czasu mieszka sam.