Translation of "Intihar" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "Intihar" in a sentence and their japanese translations:

O intihar.

これは自殺ですよ。

- Dün intihar etti.
- Dün, o intihar etti.

彼女は昨日自殺した。

O intihar etti.

彼は自殺をした。

Tom intihar etti.

トムは自殺した。

- Kendini asarak intihar etti.
- Kendisini asarak intihar etti.

彼は首吊り自殺をした。

İntihar umutsuz bir eylemdir.

自殺は絶望的な行為だ。

Popüler şarkıcı intihar etti.

その人気歌手は自殺した。

Romanın kahramanı intihar etti.

その小説のヒロインは自殺した。

Şair çalışmasında intihar etti.

その詩人は自分の書斎で自殺した。

Oğlunu göremezse intihar edecek.

- 息子に会えなければ、彼は自殺をするでしょう。
- 息子に会えなければ、彼は自殺するでしょう。

Yuriko Himekusa intihar etti.

姫草ユリ子が自殺したのです。

Olaya intihar süsü verdi.

彼は自殺の真似事をやった。

Zehir alarak intihar etti.

彼は毒を飲んで自殺した。

Zehir içerek intihar etti.

彼女は毒を飲んで自殺した。

Gazeteye göre intihar etmiş.

新聞によると彼が自殺したようだ。

O intihar girişiminde bulundu.

- 彼女は自殺未遂をした。
- 彼女は自殺を企てた。
- 彼女は自殺をしようとした。
- 彼女は自殺しようとした。

O intihar etmeye çalıştı.

- 彼女は自殺未遂をした。
- 彼女は自殺を企てた。
- 彼女は自殺をしようとした。
- 彼女は自殺しようとした。

Köprüden atlayarak intihar etti.

彼女は橋から身を投げて自殺した。

Osamu Dazai intihar etti.

太宰治は、自殺した。

Tom neden intihar etti?

- どうしてトムは、自殺したのかな?
- トムどうして自殺しちゃったの?

Onlardan bazıları intihar etti.

彼らのうち数名は自殺してしまった。

O adam intihar etmiş olamaz.

その男は自殺したはずがない。

O, zehir alarak intihar etti.

彼女は毒を飲んで自殺した。

Gazete onun intihar ettiğini söylüyor.

新聞によると彼が自殺したようだ。

Tom'un intihar ettiği doğru mu?

トムが自殺したって本当なの?

Mutsuz olmama rağmen intihar etmeyeceğim.

僕は不幸かも知れないけれど自殺はしない。

Polis davada intihar ihtimalini dışladı.

警察はその事件で自殺の可能性を否定した。

Ve dördüncü sebep ise tekrardan intihar.

そして4つ目は そう 自殺ですね

Yaşadığı aşk acısının sonucunda intihar etti.

彼の自殺は失恋の結果であった。

Sonezaki'de birçok çift intihar olduğunu duydum.

曽根崎には心中が多いと聞きました。

Ben iki kez intihar girişiminde bulundum.

私は2回自殺未遂をしました。

Yüksek bir pencereden atlayarak intihar etti.

彼は高い窓から飛び降り自殺した。

10 Eylül dünya intihar önleme günüdür.

9月10日は世界自殺予防デーです。

O şair, kütüphanesinde intihar girişiminde bulunmuş.

その詩人は自分の書斎で自殺を試みた。

- Sigara içmek intihardır.
- Sigara içmek intihar demektir.

喫煙は自殺を意味する。

Tanınmış şair çalışma odasında intihar etmeye kalkıştı.

その著名な詩人は自分の書斎で自殺を図ろうとした。

Onun kocası öldüğünde, içinden intihar etmek geldi.

夫が死んだ時彼女は自殺したい気分になった。

O, oğlunun intihar edeceğini hayal bile etmedi.

彼女は息子が自殺するとは夢にも思わなかった。

Tanınmış şair çalışma odasında intihar girişiminde bulundu.

その著名な詩人は自分の書斎で自殺を図ろうとした。

Ünlü şair kütüphanesinde intihar etme girişiminde bulundu.

その著名な詩人は自分の書斎で自殺を図ろうとした。

Ve intihar dâhil, hapishanede gerçekleşen ölümlerin neredeyse yarısı

自殺を含めた死亡事件の半数近くは

O umudunu kaybetti ve zehir alarak intihar etti.

彼は絶望のあまり、服毒自殺した。

- Osamu Dazai kendini öldürdü.
- Osamu Dazai intihar etti.

太宰治は、自殺した。

- Dan neden kendini öldürdü?
- Dan neden intihar etti?

- ダンはどうして自殺しちゃったの?
- どうしてダンは、自殺したのかな?

- Tom neden intihar etti?
- Tom neden kendini öldürdü?

- どうしてトムは、自殺したのかな?
- トムどうして自殺しちゃったの?

- Otuz yaşında kendini öldürdü.
- O otuz yaşında intihar etti.

- 彼は30歳の時に自殺した。
- 彼は30歳で自殺した。

Tom oğlunun intihar etmesi gerçeğiyle başa çıkmada sorun yaşıyor.

トムは息子が自殺したという事実を受け入れられずにいる。

Tanrıların tüm niteliklerinden acınacak bulduğum, onların intihar etme yeteneksizlikleridir.

あらゆる神の属性中、最も神のために同情するのは神には自殺の出来ないことである。