Translation of "çeşitli" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "çeşitli" in a sentence and their japanese translations:

- Çeşitli ekinler yetiştirdi.
- Çeşitli ürünler yetiştirdi.

彼はいろいろな作物を育てていた。

Çeşitli yönleri incelemeliyiz.

多角的に見なければならない。

Çeşitli koşullara uyum sağlamalısınız.

- 君は様々な状況に適応しなければならない。
- 君はさまざまな状況に適応しなければならない。
- 君はさまざまな状況に対応しなければならない。

Bando çeşitli marşlar çaldı.

楽団は行進曲を何曲か演奏した。

Diplomatlara çeşitli ayrıcalıklar tanınır.

外交官には様々な特権が与えられている。

Onlar çeşitli boyutlarda yapılırlar.

それらはいろいろな大きさに作られている。

Odada çeşitli nesneler vardı.

その部屋の中にはいろいろな物があった。

Çiftçi çeşitli ürünler yetiştiriyor.

その農場経営者は色々な種類の作物を栽培している。

Mağaza çeşitli mallar satar.

その店では色々な物を売っている。

Çeşitli vesilelerle onunla karşılaştım.

彼には数回会ったことがある。

Çeşitli grupları birleştirmeye çalıştı.

彼は様々のグループを統一しようとした。

Çok çeşitli konular tartıştık.

私達は広い範囲に渡る話題について話し合った。

Biz çeşitli ürünler yetiştirdik.

私達はいろいろな農作物を育てている。

Çok çeşitli güller yetiştirdim.

私は多くの種類のバラを栽培している。

Ben çeşitli zorluklar gördüm.

私はいろいろ苦労してきた。

Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.

私たちはいろんなことを話しました。

Çocuklar çeşitli etkilere açıktırlar.

子供はいろいろな影響を受けやすい。

Çeşitli konular hakkında konuştular.

彼等はいろいろな問題について話した。

Çantasında çeşitli şeyler var.

彼女のハンドバッグにはいろいろな物が入っている。

Çeşitli nedenlerle kalkış ertelenecek.

諸事情により、出発を延期することにしました。

Burada çeşitli çaylar satılıyor.

ここでは何種類かのお茶を売っています。

Grubun çeşitli olduğunu anlayacaksın.

多様性に富んだ民族だと すぐにわかるでしょう

Çeşitli türlerde kahve vardır.

コーヒーにもいろいろある。

- Bu sorun, çeşitli şekillerde çözülebilir.
- Bu problem, çeşitli şekillerde çözülebilir.

この問題は様々なやり方で解決できるかもしれない。

Beni çok çeşitli okullara gönderdi.

母は意図的に 私を色々な学校へ入れました

Hava, çeşitli gazların bir karışımıdır.

空気はさまざまな気体の混合物である。

Çeşitli yönleriyle Yunan kültürünü inceledik.

我々はギリシャ文化をいろいろな見地から研究した。

Bob çeşitli fındık türleri buldu.

ボブはいろいろな種類の木の実を見つけた。

Gölet çeşitli küçük balıklarla doluydu.

その池はさまざまな小さな魚でいっぱいだった。

O, çeşitli evcil hayvanlar besledi.

彼女はいろいろな種類のペットを飼っていた。

Çok sayıda çeşitli oyunlar oynadık.

私達はいろいろなゲームをした。

O zayıflamanın çeşitli yöntemlerini denedi.

彼女はやせるためのいろいろな方法を試した。

Onun, hayatında çeşitli deneyimleri vardı.

彼は生涯にさまざまな経験をした。

Bu kitap çeşitli çevirilere uğramıştır.

この本は何回か翻訳されている。

Bu tavanın çeşitli kullanımları vardır.

この鍋は色々な使い道がある。

Bu mağaza çeşitli baharatlara sahiptir.

この店はいろいろなスパイスを扱っている。

Bu gölde çeşitli balıklar var.

この湖には様々な種類の魚がいます。

Şirket çeşitli malların ticaretini yapar.

この会社は様々な商品を商っています。

Kase çok çeşitli şeker içeriyor.

あのボールにはいろいろなキャンディが入っている。

çeşitli kuruluşlarda gönüllü görev almaya başladım.

ヨーロッパに住む ムスリムの若者を支援しました

Psikolojik süreçleri araştıran çeşitli çalışmalar yürütmekteyiz.

マジックを用いています

çeşitli kampanyalarda Ney'e ve genelkurmay başkanına

、いくつかのキャンペーンで ネイと 彼の参謀長

Çeşitli taze meyveler ve sebzeler yemelisin.

種類に富んだ新鮮な果物と野菜を食べるべきです。

Ben çeşitli kumaş parçaları satın aldım.

私はいろいろな布を買った。

Yağ çeşitli makinelerin çalıştırılabilmesi için gereklidir.

さまざまな機械を動かすには石油が必要だ。

Onlar o mağazada çeşitli mallar satmaktadır.

あの店ではいろいろなものが売っている。

Çeşitli farklı yollardan onun evine gidebilirsin.

彼女の家にはいろいろ違った方法で行ける。

Burada çeşitli önemli besinler için tavsiye edilen

彼は何パーセントのアメリカ人が 推奨される摂取量に満たない量を

Çeşitli farklarına rağmen Joan ve Ann arkadaşlar.

- 違いがいろいろあるにも関わらず、ジョーンとアンは友達同士でいる。
- 違いは多々あるが、ジョーンとアンは仲良しだ。

Onun evine ulaşmak için çeşitli yollar vardır.

彼女の家にはいろいろ違った方法で行ける。

Bu santral, tek başına çeşitli şehirlere elektrik sağlar.

この発電所だけで数個の市に電力を供給している。

Sözlüklerden hazır bahsetmişken, benim çeşitli sözlüklerden istifade etmişliğim var.

辞書といえば、私はいろいろな辞書の恩恵を受けています。

İngilizce artık dünyadaki çeşitli ulusların ortak dili haline gelmiştir.

英語は今や世界のいくつかの国の共通語になっています。

Yurt dışında yaşarken çeşitli tuhaf gelenekleri görmeye eğilimli olursun.

外国に住むと、色々変な習慣を目にすることがあります。

Ve eğer olabildiğimiz kadar iyiysek ve çeşitli ruh hâllerimiz varsa,

そしてもしネットフリックスが高品質で 様々な気分(ムード)の番組を提供していれば

- 1990'lar çeşitli olayları gördü.
- 1990'lar muhtelif hadiseleri gördü.

九〇年代にはいろんな事件が起こった。

Günlük hayatımda sağlığıma zarar vermemek için vücudumla çeşitli şekillerde ilgileniyorum.

健康を害さないように、常日頃から、体に対して様々な気配りをしています。

- Menüde çok çeşitli yemekler vardı.
- Menüde büyük bir çeşitlilikte yemekler vardı.

メニューにはいろいろ多彩な料理があった。

Kendisini çeşitli eylemlerde ayırt etti ve alaya komuta etmek için terfi etti.

彼はいくつかの行動で彼自身を際立たせ、連隊を指揮するように昇進した。

VISUACT çeşitli ortamları ve müşterilerimizin ihtiyaçlarını esnek şekilde destekler ve operasyonel işlemleri sunar.

VISUACTは、お客様の多様な環境やニーズにも柔軟に対応し、さまざまな運用方法をご提供します。

- Japonya yurtdışından birçok önemli ham madde ithal eder.
- Japonya yurt dışından çeşitli ham maddeleri ithal eder.

- 日本は海外から様々な材料原材料を輸入している。
- 日本は海外からの様々な原材料を輸入している。
- 日本は海外からさまざまな原材料を輸入している。
- 日本は海外からさまざまな原材料を購入している。

Hepsi İngilizce diye bir araya toplanmış, ama aslında bu kitaplar konu olarak çok çeşitli ve birbirlerinden farklı.

一口に英会話教材といっても、千差万別だ。

Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.

買い手市場とは、ものが豊富で、買い手は広い選択範囲を持ち、かつ価格が低い市場ということである。

Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.

学校教育の義務的側面は子どもの学習意欲を改善させる様々な研究の多くの取り組みの中ではめったに分析されない。