Translation of "Ayağa" in German

0.006 sec.

Examples of using "Ayağa" in a sentence and their german translations:

- O, ayağa kalktı.
- Ayağa kalktı.

Er stand auf.

Ayağa kalk!

- Stehen Sie auf!
- Steh auf!
- Steht auf!
- Stehe auf!
- Aufstehen!

Ayağa kalktı.

- Er stand auf.
- Er erhob sich.

Ayağa kalkmayın.

- Steh nicht auf.
- Steht nicht auf.
- Stehen Sie nicht auf.
- Nicht aufstehen.

Adam ayağa kalktı.

Der Mann stand auf.

Hemen ayağa kalkamadı.

Er war nicht in der Lage, sofort aufzustehen.

O, ayağa kalktı.

Sie stand auf.

Ayağa kalk, lütfen.

- Stehen Sie bitte auf.
- Steh bitte auf.

Sen ayağa kalkmalıydın.

- Du hättest dich erheben sollen.
- Ihr hättet euch erheben sollen.
- Sie hätten sich erheben sollen.

Ayağa kalkabilir misin?

- Kannst du aufstehen?
- Können Sie aufstehen?

Tom ayağa fırladı.

Tom sprang auf seine Füße.

Güçlükle ayağa kalkabilirim.

Ich kann kaum aufstehen.

O ayağa fırladı.

Er sprang auf.

Tom ayağa kalktı.

Tom stand auf.

Herkes ayağa kalksın.

Alle aufstehen!

- Seninle konuşurken ayağa kalk!
- Ben sizinle konuşurken ayağa kalkın!

- Steh auf, wenn ich mit dir rede!
- Steht auf, wenn ich mit euch rede!

Gözlerindeki yaşlarla ayağa kalktı.

Sie erhob sich mit Tränen in den Augen.

O ayağa kalkmaya çalıştı.

Er versuchte aufzustehen.

Ayağa kalkmana gerek yok.

- Du brauchst nicht aufzustehen.
- Ihr braucht nicht aufzustehen.
- Du brauchst nicht extra aufzustehen.

Adınız çağrıldığında ayağa kalkın.

Steh auf, wenn du aufgerufen wirst!

Tom ayağa kalkmaya çalıştı.

Tom versuchte aufzustehen.

Öğretmen ayağa kalkmamı söyledi.

- Der Lehrer befahl mir, aufzustehen.
- Die Lehrerin befahl mir, aufzustehen.

Ayağa kalktığımda başım dönüyor.

Mir wird schwindelig, wenn ich aufstehe.

Tom çabucak ayağa kalktı.

Tom stand schnell auf.

Tom ayağa kalkmamı istedi.

Tom bat mich aufzustehen.

Tom ayağa kalktı ve sonra diğer herkes de ayağa kalktı.

Tom stand auf, woraufhin auch alle anderen aufstanden.

Hepimiz aynı anda ayağa kalktık.

Wir standen alle sofort auf.

O bana ayağa kalkmamı emretti.

Er befahl mir aufzustehen.

Öğretmenleri girdiğinde öğrenciler ayağa kalkar.

Die Schüler stehen auf, wenn ihr Lehrer eintritt.

O benim ayağa kalkmamı istedi.

Er bat mich aufzustehen.

Ben yavaş yavaş ayağa kalktım.

Ich stand langsam auf.

- Tom dizüstü bilgisayarını kapatıp ayağa kalktı.
- Tom laptopunu kapattı ve ayağa kalktı.

- Tom klappte seinen Laptop zu und stand auf.
- Tom klappte sein Laptop zu und stand auf.

- Tom ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.
- Tom ayağa kalktı ve pencereye gitti.

Tom erhob sich und ging zum Fenster.

Her zaman haklarımız için ayağa kalkmalıyız.

Wir müssen immer für unsere Rechte eintreten.

John, zil çalar çalmaz ayağa fırladı.

John sprang auf, als die Klingel läutete.

Lütfen terminale ulaşana dek ayağa kalkma.

Bitte bleiben Sie sitzen, bis wir das Terminal erreicht haben.

O, haberleri duyduğu anda ayağa fırladı.

Sobald er die Neuigkeiten gehört hatte, sprang er auf.

O, odaya girdiğinde o ayağa kalktı.

Als sie das Zimmer betrat, stand er auf.

O beni selamlamak için ayağa kalktı.

Er stand auf, um mich zu begrüßen.

Tom ayağa kalktı ve kapıya yöneldi.

Tom stand auf und begab sich zur Tür.

Tom ayağa kalkmaya çalıştı ama beceremedi.

Tom versuchte aufzustehen, aber er konnte nicht.

Sen ayağa kalk ve kapıyı kapat.

Du stehst auf und schließt die Tür.

Ayağa kalk ve kendini tanıt lütfen.

Bitte steh auf und stell dich vor!

Ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

Sie stand auf und ging ans Fenster.

Linda şarkı söylemek için ayağa kalktı.

Linda erhob sich, um zu singen.

Tom şarkı söylemek için ayağa kalktı.

Tom erhob sich, um zu singen.

Tom Mary'nin ayağa kalkmasına yardım etti.

Tom half Maria aufzustehen.

Onların hepsi aynı zamanda ayağa kalktı.

Sie standen alle gleichzeitig auf.

Adam ayağa kalktı ve şarkı söylemeye başladı.

Der Mann stand auf und begann zu singen.

Örgüsünü bir kenara koydu ve ayağa kalktı.

Sie legte ihr Strickzeug beiseite und stand auf.

Tüm seyirci ayağa kalktı ve alkışlamaya başladı.

Das ganze Publikum stand auf und begann zu applaudieren.

Tom ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

Tom erhob sich und ging zum Fenster.

Tom sandalyesini geriye itti ve ayağa kalktı.

Tom schob seinen Stuhl zurück und stand auf.

İnsanlar ayağa kalktı ve şarkı söylemeye başladı.

Die Leute standen auf und begannen zu singen.

Çocuklardan biri ayağa kalktı ve bağırmaya başladı.

Einer der Jungen erhob sich und fing an zu schreien.

Tom'un bacağı uyuşmuştu bu yüzden ayağa kalkamadı.

Toms Bein war eingeschlafen, und so konnte er nicht aufstehen.

Acı içinde ayağa kalktı ve kabinlerden birine girdi.

stand sie voller Schmerzen auf und ging rüber zu den Toiletten.

Tom ve Mary birbirlerine baktılar ve ayağa kalktılar.

Tom und Maria sahen einander an und standen auf.

O maçı daha iyi görmek için ayağa kalktı.

Er stand auf, um das Spiel besser zu sehen.

Onun kızgın olduğu zaman ayağa kalkma alışkanlığı vardır.

Er hat die Angewohnheit aufzustehen, wenn er wütend ist.

Hala şiiri okurken ayağa kalkar ama son dizeyi tamamlamaz.

Er stirbt auf den Beinen und rezitiert immer noch das Gedicht, aber er vervollständigt nicht die letzte Zeile.

Dan, ulusal marşı çaldığı zaman tüm öğrenciler ayağa kalktı.

Als Dan die Nationalhymne spielte, erhoben sich alle Studenten von ihren Plätzen.

Onun arkadaşı sanki bir hayaletmiş gibi Thomas ayağa fırladı.

Thomas sprang auf, als ob sein Freund ein Gespenst wäre.

Tom ayağa kalktı ve başka bir bira için buzdolabına gitti.

Tom stand auf und holte sich noch ein Bier aus dem Kühlschrank.

Ayağa kalktığımda Tom'un benden çok daha uzun boylu olduğunu fark ettim.

Mich erhebend, bemerkte ich, dass Tom viel größer war als ich.

- Lütfen oturun.
- Lütfen oturmuş biçimde kalın.
- Lütfen oturmaya devam edin.
- Lütfen ayağa kalkmayın.

- Bitte bleiben Sie sitzen.
- Bitte bleib sitzen.
- Bitte bleibt sitzen.

Etmelerini yasaklayan kendi kodlarına sahip olan Jomsvikingler - örneğin bir tanesi başlarının kesilmesi için diz çökmeyeceğini söyledi, ayağa kalkmakta ve önden başlarının kesilmesinde

zu jedem Zeitpunkt Angst auszudrücken - einer von ihnen sagte zum Beispiel, er würde nicht niederknien