Translation of "Ağzını" in French

0.007 sec.

Examples of using "Ağzını" in a sentence and their french translations:

Ağzını açma.

N'ouvre pas la bouche !

Ağzını açtı.

- Elle ouvrit la bouche.
- Elle a ouvert la bouche.

Tom ağzını duruladı.

Tom s'est rincé la bouche.

Kocaman ağzını kapa.

Fermez votre grande bouche.

Şişenin ağzını açıyorsun.

Tu débouches la bouteille.

İğrenç ağzını kapa.

- Fermez votre sale bouche.
- Ferme ta sale gueule.

Ağzını kocaman açtı.

Il ouvrit grand sa bouche.

Tom ağzını kapattı.

Tom ferma la bouche.

Tom ağzını açtı.

Tom ouvrit la bouche.

- Ağzını aç!
- Ağzınızı açın.

- Ouvrez la bouche !
- Ouvre la bouche !
- Ouvre la bouche.
- Ouvrez la bouche !

Ben ağzını sabunla yıkayacağım.

Je te passerai la bouche au savon !

Sonra, nihayet, o, ağzını açtı.

Alors, enfin, elle ouvrit la bouche.

Ağzını aç ve gözlerini kapat.

Ouvre la bouche et ferme les yeux.

Küfretme yoksa ağzını sabunla yıkarım.

Ne blasphémez pas ou je laverai votre bouche avec du savon.

Büyük ağzını kapatmaya ne dersin?

Tu vas la fermer, maintenant, ta grande gueule ?

O bütün akşam ağzını açmadı.

Il n'a pas ouvert la bouche de la soirée.

Bunlarla ağzını kontrol edeceğim bu arada,

ces gants vont dans la bouche --

O, protesto etmek için ağzını açmadı.

Il n'a pas ouvert la bouche pour protester.

Ağzını kesinlikle kapalı tutamaz, bir saniye bile.

Elle ne peut pas tenir sa langue, même pour un moment.

Ağzını bir kez daha açarsan seni pataklayacağım!

Ouvre encore la gueule et je te cogne !

Büyük ağzını açmadan önce hiç düşünüyor musunuz?

Ne réfléchis-tu jamais avant d'ouvrir ta grande gueule ?

- Sözlerine dikkat et.
- Ağzını topla.
- Lafına dikkat et.

Surveille ton langage.

Bir şey hakkında şikayet etmeden ağzını asla açmaz.

Dès qu'il ouvre la bouche, c'est pour se plaindre.

Bisikletimi çaldın ve şimdi ben senin ağzını burnunu dağıtacağım.

Tu as volé mon vélo, et maintenant je vais te casser la figure.

Tom ağzını kapalı tuttu ve ne olduğunu kimseye söylemedi.

Thomas resta silencieux et ne dit à personne ce qu'il s'était passé.

- Kızınca ağzını bozar.
- Her ne zaman kızsa, bozuk dil kullanır.

Il devient grossier quand il s'énerve.

Tom çığlık atmaya çalıştı, ama Mary eliyle onun ağzını kapattı.

Tom essaya de crier, mais Marie couvrit sa bouche avec sa main.

Tom konuşmaya devam etti ve Mary'nin ağzını açmasına izin vermedi.

Tom n'a pas arrêté de parler sans laisser Mary toucher un seul mot.

Dev bir sincap ağzını her seferinde düzinelerce küçük incir tohumuyla dolduruyor.

Un écureuil géant avale des dizaines de graines de figuier à chaque bouchée.

Söylemek istediğin şeyin sessizlikten daha iyi olduğundan emin değilsen ağzını açma.

N'ouvre pas la bouche si tu n'es pas certain que ce que tu veux dire vaut mieux que le silence.

- Dan açtı ağzını yumdu gözünü.
- Dan'ın tepesinin tası attı.
- Dan küplere bindi.

Dan entra dans une colère.