Translation of "Yanıma" in English

0.024 sec.

Examples of using "Yanıma" in a sentence and their english translations:

Yanıma oturduklarında

But when they sat beside me,

Yanıma otur.

Sit by me.

Yanıma uzandı.

He lay down next to me.

Kız yanıma oturdu.

The girl sat beside me.

Ken yanıma oturdu.

Ken sat next to me.

O, yanıma oturdu.

She sat next to me.

Seni yanıma alamam.

I can't take you with me.

Tom yanıma oturdu.

- Tom sat next to me.
- Tom sat down by my side.

Benim yanıma oturdu.

He sat next to me.

Yanıma kimseyi almıyorum.

I'm not taking anyone with me.

Kahvemi yanıma alıyorum.

I'm taking my coffee with me.

Benim yanıma oturamazsın.

You can't sit next to me.

Benim yanıma oturabilirsin.

You can sit next to me.

Kitabımı yanıma alıyorum.

I'm taking my book with me.

Bunu yanıma almalıyım.

I should take this with me.

Gelip yanıma otur.

Come sit next to me.

Yanni yanıma oturdu.

Yanni sat next to me.

- Yanıma sırf bunu alıyorum.
- Yanıma aldığım tek şey bu.

This is all I'm taking with me.

Pek de yanıma kalmaz.

not so much.

Sonra Chaz yanıma oturdu.

Then, Chas set down next to me.

O, kanepede yanıma uzandı.

He sprawled out on the sofa next to me.

Gel ve yanıma otur.

Come and sit by me.

Tom benim yanıma oturdu.

Tom sat down next to me.

O benim yanıma oturdu.

She sat down next to me.

Yanıma gelip "Nasılsın?" dedi.

She came up to me and said "How are you?"

Her şeyi yanıma alıyorum.

I'm taking everything with me.

Yanıma bir şemsiye almalıydım.

- I should've taken an umbrella with me.
- I should have taken an umbrella with me.

Bunu yanıma almak istiyorum.

I'd like to take this with me.

O köpeği yanıma yaklaştırma!

Don't let that dog come near me!

Tüm eşyalarımı yanıma aldım.

I took all my stuff with me.

Yanıma bir şemsiye alacağım.

- I'm going to take an umbrella with me.
- I'm taking an umbrella with me.

Yanıma bir şemsiye alıyorum.

I'm taking an umbrella with me.

Tom isterse yanıma oturabilir.

Tom may sit next to me if he wants to.

Yanıma ne kadar para almalıyım?

How much money should I take along with me?

Yanıma ne almam gerektiğini düşünüyorsun?

What do you think I should take with me?

Eğer isterse Tom yanıma oturabilir.

Tom can sit next to me if he wants to.

Güzel bir kız yanıma oturdu.

A beautiful girl sat next to me.

Tom kilisede benim yanıma oturdu.

Tom sat next to me in church.

Tüm bu şeyleri yanıma almıyorum.

I'm not taking all this stuff with me.

"orta esmer renkli" olmak yanıma kalabilirdi,

can I get away with being "medium skin toned,"

Sonra kocamı aradım, hemen yanıma geldi

And then I called my husband, and he rushed to find me

Hızla yanıma geldi ve bana tutundu.

rushed over... grabbed hold of me.

Yaşlı bir adam otobüste yanıma oturdu.

An old man sat next to me on the bus.

Bugün düşünüp yanıma şemsiye bile aldım.

I even remembered to bring an umbrella today.

Yanıma almak istediğim çok şey yoktu.

There wasn't much I wanted to take with me.

Köpeğim yanıma oturuyor ve televizyon izliyor.

My dog sits next to me and watches television.

Yanıma ne kadar para almalıyım sence?

How much money do you think I should take with me?

Az daha yanıma şemsiye almayı unutuyordum.

I almost forgot to take an umbrella with me.

Yedinci sınıfta okuyan bir grup yanıma gelip

A group of 7th graders came up to me and said,

Otobüs dolu ve hiç kimse yanıma oturmuyor.

The bus is full, but nobody sits beside me.

Yabancı biri yanıma geldi ve yolu sordu.

A stranger came up to me and asked the way.

- Benden uzak dur.
- Bana yaklaşma.
- Yanıma yaklaşma.

Stay the hell away from me.

- Ben kamerayı beraberimde götürdüm.
- Kamerayı yanıma aldım.

I took my camera along.

Hava bulutlu olduğu için şemsiyemi yanıma aldım.

It being cloudy, I took my umbrella with me.

- Hava bulutluydu, ben de yanıma bir şemsiye aldım.
- Hava kapalıydı, ben de yanıma bir şemsiye alayım dedim.

- It being cloudy, I took my umbrella with me.
- It was cloudy, so I took an umbrella with me.

Küçük bir kız yavru bir kediyle yanıma oturdu.

A little girl with a kitten sat near me.

- Yanımda bir şemsiye götürmeliyim.
- Yanıma bir şemsiye almalıyım.

I've got to take an umbrella with me.

Sık sık benim yanıma oturur ve müzik dinler.

He often sits by me and listens to music.

Yanıma bir tane şemsiye aldım, ama arkadaşım şemsiye getirmemiş.

I had an umbrella with me but my friend did not.

Yağmur yağacağını sanmıyorum ama her ihtimale karşı yanıma bir şemsiye alacağım.

- I don't think it'll rain, but I'll take an umbrella with me, just in case.
- I don't think it'll rain, but I'll take an umbrella just in case it does.
- I don't think that it'll rain, but I'll take an umbrella with me, just in case.
- I don't think that it'll rain, but I'll take an umbrella just in case it does.

Bir noktada o kadar kötüleşti ki annem yanıma oturdu ve şöyle dedi,

It got so bad, at one point my mother sat me down and said,

Adem, "Yanıma koyduğun kadın ağacın meyvesini bana verdi, ben de yedim" diye yanıtladı.

And Adam said: The woman, whom thou gavest me to be my companion, gave me of the tree, and I did eat.

- Benim yanımda şemsiyem vardı fakat arkadaşımın yoktu.
- Yanıma bir tane şemsiye aldım, ama arkadaşım şemsiye getirmemiş.

I had an umbrella with me but my friend did not.