Translation of "Tutkulu" in English

Tutkulu ol!

Be passionate!

Tom tutkulu.

Tom is passionate.

Tom tutkulu, değil mi?

Tom is passionate, isn't he?

- Tom tutkulu.
- Tom tutkuluydu.

- Tom is passionate.
- Tom was passionate.

Tom tutkulu bir öğretmendir.

Tom is a passionate teacher.

Tom çok tutkulu, değil mi?

Tom is very passionate, isn't he?

Tom oldukça tutkulu, değil mi?

Tom is fairly ambitious, isn't he?

Onlar tutkulu e-postaları değiştirdi.

They exchanged passionate e-mails.

Tutkulu olduğun bazı şeyler nedir?

What are some things you are passionate about?

Tom işi hakkında çok tutkulu.

Tom is very passionate about his work.

Tom çok tutkulu bir adamdır.

Tom is a very passionate man.

Tom Mary'ye tutkulu bir öpücük verdi.

Tom gave Mary a passionate kiss.

Tom Mary'yi tutkulu bir öpücükle karşıladı.

Tom greeted Mary with a passionate kiss.

Biyoloji hakkında hep çok tutkulu oldum.

I have always been very passionate about biology.

Tom, Mary'nin göründüğü kadar tutkulu görünmüyordu.

Tom didn't seem to be as passionate about that as Mary seemed to be.

Tom, Mary'nin göründüğü kadar tutkulu görünmüyor.

Tom doesn't seem to be as passionate about that as Mary seems to be.

O bana tutkulu bir yalvarma ifadesiyle baktı.

She looked at me with a passionate expression of entreaty.

Tom açıkçası bu konuda çok tutkulu hissediyor.

Tom obviously feels very passionate about this.

Aşırı derecede tutkulu olduğum çalışmamı sürdürmeme olanak sağlayan

I recognize that right now, I am on this incredible journey

O ona uzun ve tutkulu bir öpücük verdi.

He gave her a long, passionate kiss.

O kesinlikle ilgi çekici ve tutkulu bir insan.

She's certainly an interesting and passionate person.

Tom eğildi ve Mary'yi dudaklarından tutkulu bir şekilde öptü.

Tom leaned in and gave Mary a passionate kiss on the mouth.

Tom Mary'ye sarıldı ve ona uzun tutkulu bir öpücük verdi.

Tom hugged Mary and gave her a long, passionate kiss.