Translation of "Sınıf" in English

Sınıf atlayalım.

Let's skip class.

Sınıf çıldırdı.

The class went wild.

Sınıf boş.

The classroom is empty.

Sınıf sessizdi.

The classroom was quiet.

- Biz sınıf arkadaşlarıyız.
- Biz sınıf arkadaşıyız.

- We're classmates.
- We are classmates.

Tom, son sınıf öğrencisi iken sınıf başkanıydı.

Tom was class president when he was a senior.

Sınıf sonunda ısındı.

The classroom has finally warmed up.

Bir sınıf atladı.

He skipped a year.

Keiko, sınıf başkanıdır.

Keiko is at the head of her class.

Bu sınıf temizleniyor.

This classroom is cleaned.

Sınıf neredeyse boştu.

The classroom was almost empty.

Ben sınıf birincisiydim.

I was in the top of my class.

Bugün sınıf gürültülüydü.

The class were noisy today.

Sınıf arkadaşımla karşılaştım.

I met my classmate.

Biz sınıf arkadaşıyız.

- We're classmates.
- We are classmates.

Sınıf mevcutları sınırlıdır.

Class sizes are limited.

Birinci sınıf öğrenciyiz.

We're freshmen.

İkinci sınıf öğrencisiyiz.

We're sophomores.

Bu sınıf temiz.

The classroom is clean.

Bütün sınıf sessizdi.

The whole class was quiet.

İkinci sınıf öğrencisiyim.

I'm a second-year student.

Tom sınıf başkanıydı.

Tom was class president.

Tom sınıf palyaçosudur.

Tom is the class clown.

- O bir sınıf değil.
- Orası bir sınıf değil.

- It's not a classroom.
- It isn't a classroom.

Yedinci sınıf geri dönüştürülemez.

All of seventh grade can't be recycled.

Tom sınıf başkanı seçildi.

Tom was elected class president.

O, bir sınıf eylemidir.

That's a class act.

Niçin sınıf toplantısına katılmadın?

Why didn't you attend the class meeting?

Sınıf 50 erkekten oluşuyor.

The class consists of 50 boys.

Sınıf dört gruba ayrıldı.

The class was divided into four groups.

O ikinci sınıf öğrencisi.

- She is a second year student.
- She's a second grader.

O benim sınıf arkadaşım.

He is my classmate.

O bir sınıf atladı.

He skipped a grade.

Onlar benim sınıf arkadaşlarım.

- They are my classmates.
- They're my classmates.

Onların sınıf öğretmeni kimdir?

Who is their homeroom teacher?

Biçim geçici, sınıf kalıcıdır.

Form is temporary, class is permanent.

Her şey birinci sınıf.

Everything's hunky-dory.

Sınıf başkanlığına aday olmalısın.

You should run for class president.

Tom birinci sınıf öğrencisidir.

Tom is a freshman.

Tom üçüncü sınıf öğrencisi.

Tom is a third grader.

Egemen sınıf yetkilerinden vazgeçmez.

The ruling class will not surrender its power.

Bu bir sınıf değil.

- It's not a class.
- It isn't a class.

Bu yıl, beşinci sınıf,

Well, this year in fifth grade

Bu üçüncü sınıf tütün.

This is third-rate tobacco.

Okulumuzda 30 sınıf var.

There are 30 classes in our school.

Harvard'da birinci sınıf öğrencisiyim.

I'm a freshman at Harvard.

Bütün sınıf bana bakıyordu.

The whole class was looking at me.

Bütün sınıf, testi yaptı.

The whole class took the test.

Biz Tom'un sınıf arkadaşlarıyız.

We're Tom's classmates.

O sınıf çok küçük.

That classroom is too small.

Tom sınıf arkadaşlarımdan biri.

Tom is one of my classmates.

Tom sınıf temsilcisi seçildi.

Tom was elected class representative.

Bugün bütün sınıf burada.

- The whole class is present today.
- Everyone in the class is here today.

Bu sınıf çok büyük.

This classroom is very large.

Bütün sınıf testi geçti.

The whole class passed the test.

Sınıf, görüşlerine göre ayrıldı.

The class were divided in their opinion.

Bizim sınıf düzenli tutuldu.

Our classroom was kept tidy.

Sınıf öğretmenine çok saygılıdır.

She respects her homeroom teacher a lot.

Orta sınıf mücadele ediyor.

The middle class is struggling.

Tom benim sınıf arkadaşımdır.

Tom is my classmate.

Harvard'ta son sınıf öğrencisiyim.

I'm a senior at Harvard.

Ben ikinci sınıf öğrencisiyim.

I'm a sophomore.

Tom sınıf başkanlığına seçildi.

Tom has been elected class president.

Sınıf arkadaşlarımla iyi geçiniyorum.

I get along well with my classmates.

- O tüm sınıf arkadaşlarıyla uyum içindedir.
- Sınıf arkadaşlarının hepsiyle iyi anlaşıyor.

He is in harmony with all his classmates.

- Sınıf birincisi oldu.
- Sınıf birincisi olarak mezuniyet konuşmasını yapan öğrenci oldu.

She was the valedictorian of her class.

- Sınıf arkadaşlarına daima sorunlar getirdi.
- Her zaman sınıf arkadaşlarına sorunlar getirdi.

He always brought problems to his classmates.

Sınıf öğretmenim benden nefret etmişti.

I was really hated by my homeroom teacher.

Sınıf başkanı olmak çok önemliydi.

Now, class monitor was a big deal.

Sınıf başkanı olmayı çok istiyordum.

I very much wanted to be the class monitor.

Sözü geçen aileler sınıf ayrılıkları

mentioned families class separations

Yeni sınıf arkadaşlarınla aran nasıl?

How are you getting along with your new classmates?

Lise son sınıf öğrencisi misin?

Are you a senior high school student?

Bizim sınıf boyut olarak büyümüştür.

Our class has increased in size.

Geçen yıl birinci sınıf öğrencisiydim.

I was a first year student last year.

Sınıf haftada bir kez toplanır.

The class meets once a week.

Çocuk, sınıf arkadaşlarının kahkahalarından gocunmadı.

The boy was not humiliated by the laughter of his classmates.

Annem yarın sınıf öğretmenimle buluşacak.

My mother is to meet with my homeroom teacher tomorrow.

O, Harvard'da son sınıf öğrencisi.

He is now a senior at Harvard.

Sınıf arkadaşları onunla dalga geçti.

He was made fun of by his classmates.

Sınıf arkadaşları ona hemen güldüler.

His classmates laughed at him at once.

Sınıf arkadaşları tarafından alay edildi.

He was made fun of by his classmates.

O, sınıf arkadaşı ile evlendi.

She married her classmate.

Hyogo Üniversitesinde son sınıf öğrencisiyim.

I am a senior at Hyogo University.

O bir ikinci sınıf öğrencisi.

He's a sophomore.

Erkek kardeşim birinci sınıf öğrencisi.

My brother is a first-year student.

Sınıf arkadaşları onu takdir etmiyor.

Her classmates do not appreciate her.

Ben ortaokul ikinci sınıf öğrencisiyim.

I'm a second year middle school student.

Ben bir sekizinci sınıf öğrencisiyim.

I'm an eighth grader.