Translation of "Olağandışı" in English

0.011 sec.

Examples of using "Olağandışı" in a sentence and their english translations:

Olağandışı olmaz mı?''

Wouldn't that be out there?"

Tom oldukça olağandışı.

Tom is pretty unusual.

O oldukça olağandışı.

- It's pretty unusual.
- That's pretty unusual.

Olağandışı bir şey yapmadım.

I've done nothing unusual.

Olağandışı bir şey görmedim.

I didn't see anything unusual.

Mary olağandışı notlar aldı.

Mary got extraordinary grades.

Meri olağandışı bir kadın.

Mary is an extraordinary woman.

Tom olağandışı bir atlamacıdır.

Tom is an extraordinary jumper.

- Sensörlerimiz olağandışı bir şey bulmadı.
- Sensörlerimiz olağandışı bir şey algılamadı.

- Our sensors did not detect anything out of the ordinary.
- Our sensors did not detect anything unusual.

- Sensörlerimiz olağandışı bir etkinlik tespit etmedi.
- Sensörlerimiz olağandışı bir etkinlik algılamadı.

Our sensors did not detect any unusual activity.

Küçük, olağandışı bir kaya vardı.

about the size of a child's hand.

O kendi başına olağandışı değildir.

That in itself isn't unusual.

Bu dil olağandışı derecede zordur.

- This is an unusually difficult language.
- This language is unusually difficult.

Bu tür hava olağandışı değil.

This kind of weather isn't that unusual.

Olağandışı bir şey gördün mü?

Did you see anything unusual?

Sami olağandışı bir suçla suçlandı.

Sami was accused of an unusual crime.

Olağandışı bir şey görürsen polisi ara.

Call the police if you see any extraordinary situation.

Yılın bu zamanında kar yağması olağandışı.

It's unusual for it to snow this time of year.

Tom'un bazı çok olağandışı deneyimleri vardı.

Tom had some very unusual experiences.

Olağandışı bir şekilde ılıman bir kıştı.

It was an unusually mild winter.

Gezimiz sırasında olağandışı bir şey olmadı.

Nothing unusual happened during our trip.

Tom olağandışı bir şey görmediğini söyledi.

- Tom said he saw nothing out of the ordinary.
- Tom said that he saw nothing out of the ordinary.

Tom olağandışı bir şey olduğunun farkında değildi.

Tom wasn't aware that anything out of the ordinary had occurred.

Bugün okulda olağandışı bir şey oldu mu?

Did anything unusual happen today at school?

Akşam yemeği partilerimde olağandışı gıdalar sunmaktan hoşlanıyorum.

I like to serve unusual foods at my dinner parties.

Tom'un dokuzdan önce yatmaya gitmesi olağandışı değil.

- It's not unusual for Tom to go to bed before 9:00.
- It isn't unusual for Tom to go to bed before 9:00.

- Tom olağandışı bir atlamacıdır.
- Tom olağanüstü bir atlamacıdır.

Tom is an extraordinary jumper.

Bu tür bir soğuk o kadar olağandışı değil.

This kind of cold isn't that unusual.

Onun gece geç saatlere kadar yatmamasının olağandışı olduğunu düşündüm.

- I thought it was unusual that he was up so late at night.
- I thought that it was unusual that he was up so late at night.

O, olağandışı olarak tutkun olmayan bir kişi olarak tanımlandı.

He was described as an unusually passionless person.

Bu tür kar bu alanda o kadar olağandışı değil.

This kind of snow isn't that unusual in this area.

- Bizim alışılmadık bir ilişkimiz var.
- Bizim olağandışı bir ilişkimiz var.

We have an unusual relationship.

Olağandışı düşük ısılar bu yıl düşük kaliteli pirinç hasatından sorumlu tutulmaktadır.

Unusually low temperatures account for the poor rice crop this year.

Tamamen olağandışı idi. Bugün , dünyanın şu anda bağımlı olduğu ve on yıllar önceki petrol keşif

completely out of the ordinary. Today it seeks to enter into what is called a

- Mary olağanüstü bir kadındır.
- Meri olağandışı bir kadın.
- Meri sıradışı bir kadın.
- Meri özel bir kadın.

Mary is an extraordinary woman.

- Tom'un günün bu vaktinde burada olması çok olağandışı.
- Tom için günün bu saatinde burada olmak çok sıra dışı.

It's very unusual for Tom to be here this time of day.