Translation of "Koltukta" in English

Tom arka koltukta.

Tom is in the back seat.

Birisi benim koltukta oturuyor.

Someone's sitting in my seat.

Tom bir koltukta oturuyordu.

Tom was sitting in an armchair.

O ön koltukta oturuyor.

He is sitting in the front seat.

Tom arka koltukta gidiyordu.

Tom was riding in the back seat.

Tom minder koltukta oturdu.

Tom sat in the bean bag chair.

Sami arka koltukta oturuyordu.

Sami was sitting in the backseat.

Neden o koltukta uyudun?

Why did you sleep in that chair?

Tom arka koltukta oturuyordu.

Tom was sitting in the backseat.

Bir sürücü ön koltukta oturdu.

A chauffeur sat in front.

Arka koltukta bir battaniye var.

There's a blanket in the back seat.

Televizyon seyrederken bu koltukta oturur.

He sits in this chair when he watches television.

Kendimi koltukta uzanmış bularak uyandım.

I awoke to find myself lying on the sofa.

Sami'nin cüzdanı arka koltukta duruyordu.

Sami's wallet was sitting on the back seat.

Bernie Sanders bir koltukta oturuyor.

- Bernie Sanders sits on a chair.
- Bernie Sanders is sitting in a chair.

Sorun koltukta mı kişiliklerde mi bilemiyoruz

we don't know if the problem is in the seat or in the personalities

Yaşlı adam koltukta gözleri kapalı oturdu.

The old man sat in the chair with his eyes closed.

- Ön koltukta oturun.
- Ön koltuğa binin.

Get in the front seat.

Ben, koltukta yaslandım ve kitabı açtım.

I sat back in the armchair and opened the book.

Ön koltukta Amerikan tıraşlı bir öğrenci oturuyordu.

A student with a crew cut was sitting in the front seat.

Tom televizyon izlerken rahat bir koltukta oturuyordu.

Tom was sitting in an easy chair, watching TV.

Tom resmini çektirmek için bir koltukta oturdu.

Tom sat in the chair to have his picture taken.

Tom arka koltukta bir cüzdan bulduğunu söyledi.

- Tom said he found a wallet in the back seat.
- Tom said that he found a wallet in the back seat.

Mary arabayı sürerken Tom arka koltukta uyudu.

Tom slept in the back seat while Mary drove.

Kedi benden daha çok koltukta oturmayı sever.

The cat likes sitting in the chair more than I do.

Eğer ön koltukta oturmazsa Mary'nin başı dönebilir.

Mary may feel dizzy if she does not sit in the front seat.

Dün gece hiçbir şey yapmadım. Sadece koltukta dinlendim!

I did nothing last night. I just relaxed on the sofa!

Tom genellikle arka koltukta yolculuk etmeyi tercih eder.

Tom usually prefers to ride in the back seat.

Tom ve Mary koltukta birbirine çok yakın oturuyordu.

Tom and Mary were sitting on the sofa very close to each other.

Tom akşam gazetesini okurken rahat bir koltukta oturuyordu.

Tom was sitting in a comfortable armchair, reading the evening newspaper.

- Otobüste ön koltukta oturuyordu.
- Otobüsün ön tarafında oturuyordu.

He was sitting in the front of the bus.

- Çocuklar ön koltuğa binemezler.
- Çocuklar ön koltukta yolculuk edemezler.

Children can't ride in the front seat.

Ön ya da arka koltukta oturmam gerektiğinden emin değildim.

- I wasn't sure if I should sit in the front or in the back.
- I wasn't sure whether I should sit in the front or in the back.

- Tom ön yolcu koltuğunda oturacak.
- Tom ön koltukta oturacak.

Tom will be sitting in the front passenger seat.

Asıl sorulacak soru şu ama sorun koltukta mı bizde mi

The question is the real question, but is the problem with us?

- Aynı ata iki eyer koyamazsın.
- Bir koltukta iki karpuz taşınmaz.

You can't put two saddles on the same horse.

Ön mü yoksa arka koltukta mı oturmam gerektiğinden emin değildim.

- I wasn't sure if I should sit in the front or in the back.
- I wasn't sure whether I should sit in the front or in the back.

- Bu koltukta sahnenin net bir görüntüsü var.
- Bu koltuk sahnenin net bir görüntüsüne sahip.

This seat has a clear view of the stage.