Translation of "Kalemini" in English

0.005 sec.

Examples of using "Kalemini" in a sentence and their english translations:

Kalemini düşürdün.

You dropped your pencil.

Kalemini görüyorum.

I see your pen.

O kalemini bıraktı.

She put down her pen.

O, kalemini çıkardı.

He got out his pen.

Dolma kalemini düşürdün.

You've dropped your pen.

Kurşun kalemini aç.

Sharpen your pencil.

Tom kalemini aradı.

Tom looked for his pen.

Tom kalemini kaybetti.

Tom lost his pencil.

Tom kalemini düşürdü.

Tom dropped his pencil.

Tom kalemini açıyor.

Tom is sharpening his pencil.

Tom kalemini çıkardı.

Tom got out his pen.

Tom kalemini indirdi.

Tom put his pencil down.

- Tom delikten kalemini uzattı.
- Tom deliğe kalemini soktu.

Tom poked his pencil through the hole.

Kalemini ödünç alabilir miyim?

- May I borrow a pen?
- Can I borrow a pen?
- Could I borrow a pen?

Dolma kalemini ödünç almalıyım.

I need to borrow your pen.

Tom'un kurşun kalemini arakladım.

I swiped Tom's pencil.

Tom, kalemini cebinden çıkardı.

Tom took his pen out of his pocket.

Tom kurşun kalemini bıraktı.

Tom put down his pencil.

Mary gözde kalemini kaybetti.

Mary lost her favorite pen.

Kurşun kalemini kullanabilir miyim?

- Could I borrow your eyeliner?
- May I borrow your pencil?

Tom kalemini Mary'ye uzattı.

Tom handed his pen to Mary.

- Ben senin kurşun kalemini kullanabilir miyim?
- Ben kalemini kullanabilir miyim?

Can I use your pencil?

- Ben senin kalemini ödünç alabilir?
- Dolma kalemini ödünç alabilir miyim?

May I borrow your pen?

Ben senin kalemini kullanabilir miyim?

Can I use your pen?

Kalemini bana ödünç verir misin?

Would you lend me your pen?

Kalemini bıraktı ve sandalyesine yaslandı.

He laid down his pen and leaned back in his chair.

Kalemini bıraktı ve bana baktı.

He laid down his pen and looked at me.

Gerçeği söylemek gerekirse, kalemini kaybettim.

To tell the truth, I have lost your pen.

Doğruyu söylemek gerekirse, kalemini kaybettim.

- To tell the truth, I have lost your pen.
- To tell you the truth, I lost your pen.

Kurşun kalemini ödünç alabilir miyim?

Can I borrow your pencil?

Tom defter ve kalemini hazırladı.

Tom got his notebook and pen ready.

Tom defterini ve kalemini çıkardı.

Tom pulled out his notebook and pencil.

Tom kalemini nereye koyduğunu unuttu.

Tom didn't remember where he'd put his pen.

Kalemini bana ödünç ver, lütfen.

Lend me your pen, please.

O, çocuğa kalemini keskinleştirmesini öğretti.

- He instructed the boy to sharpen his pencil.
- He told the boy to sharpen his pencil.

Mavi kalemini yanlış yere koydum.

I misplaced your blue pen.

Kalemini aldı ve yazmaya başladı.

She took her pencil and started to write.

Bana kalemini ödünç verir misin?

Would you lend me your pencil?

Tom Mary'den kalemini getirmesini istedi.

Tom wanted Mary to return his pen.

Kalemini yere koy ve dinle.

Put down your pencil and listen.

Lütfen kalemini bana ödünç ver.

Please lend me your pen.

Kurşun kalemini ne sıklıkla keskinleştirirsin?

How often do you sharpen your pencil?

Ben senin kalemini ödünç alabilir miyim?

Can I borrow your pen?

Bana dolma kalemini ödünç verir misin?

Would you mind lending me your pen?

Burada her kim oturuyorduysa kalemini bırakmış.

Whoever was sitting here left his pencil.

Lütfen dolma kalemini ödünç alabilir miyim?

Could I please borrow your pen?

Tom sana kalemini geri verdi mi?

Did Tom give you back your pen?

Tom kalemini aldı ve yazmaya başladı.

- Tom picked up his pencil and started to write.
- Tom picked his pencil up and started to write.

Tom dolma kalemini nereye koyduğunu hatırlayamadı.

Tom couldn't remember where he put his pen.

Tom kurşun kalemini uzun uzadıya düşündü.

Tom chewed on his pencil.

Bana kurşun kalemini ödünç verir misin?

Will you lend me your pencil?

O, kurşun kalemini kulağının arkasına sıkıştırdı.

He stuck his pencil behind his ear.

Tom yazmaktan vazgeçti ve kalemini bıraktı.

Tom quit writing and put down his pen.

Onun, kalemini çiğneme gibi kötü alışkanlığı vardır.

He has the bad habit of chewing his pencil.

Pembe kalemini bana lütfen ödünç verebilir misin lütfen?

Could you lend me your pink pen, please?

Jim kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.

Jim dropped his pen and bent to pick it up.

Kısa bir süre için kalemini ödünç alabilir miyim?

Can I borrow your pencil for a bit?

Onun kurşun kalemini çiğnemek gibi kötü bir alışkanlığı var.

- He has the bad habit of chewing his pencil.
- She has a bad habit of chewing on her pencil.