Translation of "Kabuğunu" in English

Portakalın kabuğunu soyun.

Peel the orange.

Tom karidesin kabuğunu soydu.

Tom shelled the shrimp.

Muzlardan ikisinin kabuğunu soy.

Peel two of the bananas.

Ben yumurtanın kabuğunu soyuyorum.

I am shelling eggs.

Ağacın kabuğunu mu kullanmak istiyorsun?

So, you wanna use some of the bark from the birch?

şimdi yer kabuğunu ikiye ayıralım

now let's split the ground shell into two

Tom, daha kabuğunu soymadan portakalı yedi.

Tom ate the orange without peeling it first.

Ya da bu huş ağacının kabuğunu kullanabilirim.

Or I could just use some of the bark from this birch.

Ağacın kabuğunu mu kullanmak istiyorsun? Peki, bunu deneyelim.

So, you want to use some of the bark from the birch? Okay, let's try it.

Mary muzu aldı, kabuğunu soydu ve yemeye başladı.

Mary took the banana, peeled it's skin and started to eat it.

Siz portakalı yiyemezsiniz ve kabuğunu atamazsınız. Bir insan bir parça meyve değildir.

You can't eat the orange and throw the peel away—a man is not a piece of fruit.

Kaynamış bir yumurtanın kabuğunu temiz bir şekilde nasıl çıkarırsın? Bir çeşit hile var mı?

How do you take off the shell of a boiled egg cleanly? Is there some sort of trick?

- En ufak bir şeyden alınıyor.
- Fındık kabuğunu doldurmayacak şeylerden alınıyor.
- Havadan nem kapıyor.
- Osuruktan nem kapıyor.

He gets offended by the smallest things.