Translation of "Gittiğinde" in English

Gittiğinde seni özleyeceğim.

I'll miss you when you're gone.

Gittiğinde seni özleyeceğiz.

We'll miss you when you're gone.

O gittiğinde üzgündüm.

I was sad when he left.

Tom gittiğinde ağladım.

I cried when Tom left.

Tom gittiğinde çok gençtin.

You were so young when Tom left.

Boston'a gittiğinde nerede kalırsın?

When you go to Boston, where do you stay?

Boston'a gittiğinde nerede kalacaksın?

- Where will you stay when you go to Boston?
- Where will you stay in Boston?
- Where are you going to stay in Boston?

Tom vedalaşmadan gittiğinde şaşırdım.

I was surprised when Tom left without saying goodbye.

Gittiğinde arkadaşların tarafından özleneceksin.

- You will be missed by your friends when you're gone.
- You'll be missed by your friends when you're gone.

Gittiğinde seni çok özleyeceğim.

I'll miss you a lot when you go.

İşler ters gittiğinde seviniyorum.

I love it when things go wrong.

Fakat, herhangi birşey yanlış gittiğinde,

But then if something goes wrong,

Oraya gittiğinde ne olacağı bilinmeli.

to know what's going to happen to it when it goes there.

O eve gittiğinde hırsızlığı keşfetti.

On arriving home, I discovered the burglary.

Sen gittiğinde ne yapacağımı bilmiyorum.

I don't know what I'll do when you're gone.

Tom Boston'a gittiğinde ne yapacak?

What'll Tom do when he gets to Boston?

Tom her gittiğinde bu olur.

This happens every time Tom goes away.

O gittiğinde ben tam geliyordum.

I was just arriving when she left.

Uyumaya gittiğinde ne hakkında düşünürsün?

What do you think about when you go to sleep?

O gittiğinde kimse onu görmedi.

No one saw him when he left.

Okula gittiğinde kapıyı açık bırakmamalısın.

You must not leave the door unlocked when you go to school.

Tom, Boston'a gittiğinde hepimizi şaşırttı.

Tom surprised all of us when he went to Boston.

Göremediğiniz bir parça bir yere gittiğinde

When you go somewhere you see a piece

Mike Jane'in evine gittiğinde, o uyuyordu.

When Mike went to Jane's house, she was sleeping.

Sen gittiğinde onun ne yapacağını bilmiyorum.

I don't know what he'll do when you're gone.

Tom Boston'a gittiğinde harika zaman geçirdi.

Tom had a wonderful time when he went to Boston.

Mary süpermarkete gittiğinde Tom arabada kaldı.

Tom stayed in the car while Mary went into the supermarket.

Sen eve gittiğinde, annen ne yapıyordu?

- What was your mother doing when you returned home?
- What was your mother doing when you got home?
- What was your mother doing when you came home?

Artık, her şey gittiğinde belleğimiz var.

Now, when everything is gone, we still have the memory.

Liisa dükkana gittiğinde Mark gazete okuyordu.

While Liisa went to the shop, Mark was reading the newspaper.

Tom gittiğinde, ona geri geleceğini söyledim.

When Tom left, I told him he'd come back.

Tom gece gittiğinde hırsız alarmını açar.

When Tom leaves at night, he turns on the burglar alarm.

O gece eve gittiğinde ne oldu?

What happened when you got home that night?

Sanırım Tom eve gittiğinde yorgun olacak.

- I think Tom will be tired when he gets home.
- I think that Tom will be tired when he gets home.

Tom onu ​​görmeye gittiğinde meşgul müydü?

Was Tom busy when you went to see him?

Babam suikasta kurban gittiğinde ben beş yaşındaydım.

I was five years old when my father was assassinated.

Bütün arkadaşları eve gittiğinde o yalnız hissetti.

She felt lonely when all her friends had gone home.

Gece yatmaya gittiğinde ne hakkında endişe ediyorsun?

What do you worry about when you go to sleep at night?

Tom bu sabah gittiğinde ben hâlâ uyuyordum.

I was still asleep when Tom left this morning.

Üniversiteye gittiğinde Steve Jobs bu durumu biliyordu zaten

When he went to college, Steve Jobs already knew this situation

O, partiye gittiğinde, Sam doğruca yemek almaya gitti.

When he got to the party, Sam made a bee line for the food.

John okula gittiğinde Tom ve Mary hâlâ uyuyordu.

Tom and Mary were still sleeping when John left for school.

Tom gittiğinde ona bir gün geri döneceğini söyledim.

When Tom left, I told him he'd be back someday.

Tom, Mary’yi ziyarete gittiğinde onun evde olmadığını söyledi.

- Tom said Mary wasn't at home when he went to visit her.
- Tom said that Mary wasn't at home when he went to visit her.

Ama daha fazla şöhret ve zenginlik arayışıyla İngiltere'ye gittiğinde

But that when he sailed to England seeking further fame and riches, he was shipwrecked

Son kez balık tutmaya gittiğinde bir şey yakaladın mı?

Did you catch anything the last time you went fishing?

Amcam Amerika'ya gittiğinde, birçok kişi havaalanında onu görmeye geldi.

When my uncle left for America, many people came to see him off at the airport.

Çocuklar kampa gittiğinde, ilkel bir şekilde yaşamanın tadını çıkarıyorlar.

When the boys go camping, they enjoy living in a primitive way.

Tom sörf yapmaya gittiğinde genellikle bir dalış elbisesi giyer.

Tom usually wears a wetsuit when he goes surfing.

O çaydanlığa gittiğinde yanacağını bildiğimiz için onu tutuyoruz ve engelliyoruz

We hold it and block it because we know it will burn when it goes to the teapot

O, dışarı gittiğinde, onun evine göz kulak olmamı rica eder.

When he goes out, he asks me to keep an eye on his house.

Bir dahaki sefere postaneye gittiğinde lütfen bu mektubu postalar mısın?

- Please mail this letter on your next trip to the post office.
- Please mail this letter the next time you go to the post office.

Bir şeyin olmadığında, amaç düşük; Bir yere gittiğinde, amaç yüksek.

- No matter how low the target, always aim higher.
- Every journey begins with a single step.
- Make the best of your opportunities.
- When you have nothing, aim low; when you get somewhere, aim high.

Kampa son gittiğinde Tom bir sürü sivrisinek ısırıklarına maruz kaldı.

Tom got a lot of mosquito bites the last time he went camping.

Tom alışverişe gittiğinde, neredeyse her zaman bir kredi kartı kullanır.

Tom almost always uses a credit card when he goes shopping.

Tom, Mary'nin evine gittiğinde, ışıkların hâlâ açık olduğunu fark etti.

When Tom drove by Mary's house, he noticed that the lights were still on.

Mary akşam yemeği pişirmeye gittiğinde, dolaptaki patateslerinin çimlenmiş olduğunun farkına vardı.

When Mary went to cook dinner, she found that her potatoes had sprouted in the cupboard.

Bu sefer hastaneye gittiğinde sağlığın en önemli şey olduğunu sonunda anladı.

This time, when he went into the hospital, he finally understood that one's health is really the most important thing of all.

Ülkeler oraya gittiğinde ilk duyduğun kelimelerle isimlendirilse, İngiltere'ye Damn it denilmek zorunda olacaktı.

If countries were named after the words you first hear when you go there, England would have to be called Damn It.

- Gittiğinde hepimiz seni özleyeceğiz.
- Gidince hepimiz özleyeceğiz seni.
- Sen yokken hepimiz seni özleyeceğiz.
- Yokluğunda seni hepimiz özleyeceğiz.

We'll all miss you when you're gone.