Translation of "Gülümsemesi" in English

0.004 sec.

Examples of using "Gülümsemesi" in a sentence and their english translations:

Marika'nın gülümsemesi harikaydı.

Marika's smile was amazing.

Tom'un gülümsemesi kayboldu.

Tom's smile vanished.

Tom'un gülümsemesi bulaşıcıydı.

Tom's smile was contagious.

Fadıl'ın gülümsemesi bulaşıcıydı.

Fadil's smile was contagious.

- Sami'nin gülümsemesi günümü parlatıyor.
- Sami'nin gülümsemesi günümü aydınlatıyor.

Sami's smile brightens my day.

Tom'un gülümsemesi anında kayboldu.

Tom's smile vanished instantly.

Güzel bir gülümsemesi vardı.

She had a beautiful smile.

Kim'in gülümsemesi çok tatlıydı.

Kim's smile was very sweet.

Kim'in gülümsemesi gerçekten güzel.

Kim's smile is really nice.

Tom'un gülümsemesi odayı aydınlattı.

Tom's smile lit up the room.

Tom'un hoş bir gülümsemesi var.

Tom has a nice smile.

Tom'un harika bir gülümsemesi var.

Tom has a great smile.

Mary'nin güzel bir gülümsemesi var.

Mary has a beautiful smile.

Onun harika bir gülümsemesi var.

She has a great smile.

Susie'nin güzel bir gülümsemesi var.

Susie has a nice smile.

Tom'un güzel bir gülümsemesi var.

Tom has a beautiful smile.

Onun tatlı bir gülümsemesi vardı.

She had a sweet smile.

Onun gülümsemesi onun teşekkürlerini ifade etti.

Her smile expressed her thanks.

Onun güzel bir gülümsemesi olduğunu düşünüyorum.

I think she has a beautiful smile.

Mona Lisa'nın esrarengiz bir gülümsemesi var.

The Mona Lisa has an enigmatic smile.

Onun çok samimi bir gülümsemesi var.

He has a very friendly smile.

Tom'un çok samimi bir gülümsemesi var.

Tom has a very friendly smile.

Tom'un böyle güzel bir gülümsemesi var.

Tom has such a beautiful smile.

Tom'un ışıl ışıl bir gülümsemesi vardı.

Tom had a radiant smile.

Sami'nin gülümsemesi trajik bir geçmişi maskeliyor.

Sami's smile masks a tragic past.

Onun gülümsemesi onun görünüşünü daha güzel yaptı.

Her smile made her look even more beautiful.

Tom'un güzel bir gülümsemesi olduğunu düşünmüyor musun?

Don't you think Tom has a beautiful smile?

Tom Mary'ye güzel bir gülümsemesi olduğunu söyledi.

Tom told Mary she had a nice smile.

Tom, Mary'nin daha sık gülümsemesi gerektiğini söyledi.

- Tom said Mary should smile more often.
- Tom said that Mary should smile more often.

- Tom'un güzel bir gülümsemesi vardı.
- Tom'un güzel bir gülüşü vardı.

Tom had a nice smile.

- Tom'un harika bir gülümsemesi var.
- Tom harika bir gülümsemeye sahip.

Tom has a really great smile.

Mary'nin güzel bir gülümsemesi vardır ve her zaman çok arkadaş canlısıdır.

Mary has a pretty smile and is always very friendly.

O güzel değildi ama onun büyük, nazik kahverengi gözleri ve tatlı bir gülümsemesi vardı.

She wasn't beautiful, but she had big, kind brown eyes and a sweet smile.