Translation of "Bileğini" in English

0.005 sec.

Examples of using "Bileğini" in a sentence and their english translations:

Bileğini burktun.

You sprained your ankle.

- Tom bileğini kırdı.
- Tom bileğini kırmış.

Tom fractured his wrist.

Tom bileğini burktu.

Tom twisted his ankle.

Doktora bileğini baktırmalısın.

You should have the doctor look at your wrist.

Bileğini nasıl burktun?

How did you sprain your wrist?

O, ayak bileğini burktu.

He sprained his ankle.

Tom sol bileğini kırdı.

Tom broke his left wrist.

Tom bileğini kırmadı mı?

Didn't Tom break his ankle?

Bileğini nasıl burktun, Tom?

How did you sprain your wrist, Tom?

Tom ayak bileğini kırdı.

Tom broke his ankle.

Tom Mary'nin bileğini yakaladı.

Tom grabbed Mary's wrist.

Tom ayak bileğini burktu.

Tom has twisted his ankle.

Bana ayak bileğini göster.

Show me your ankle.

Pazartesi günü bileğini incitti.

She sprained her wrist on Monday.

O ona ayak bileğini gösterdi.

She showed him her ankle.

Tom ayak bileğini yaralamasaydı kazanırdı.

- Tom would've won if he hadn't injured his ankle.
- Tom would have won if he hadn't injured his ankle.

Tom yürürken ayak bileğini burktu.

Tom twisted his ankle while hiking.

Tom ayak bileğini nasıl burktu?

How did Tom sprain his ankle?

Tom pazartesi günü bileğini incitti.

Tom sprained his wrist on Monday.

Tom 20 Ekim'de bileğini burktu.

Tom sprained his wrist on October 20th.

Tom bir ayak bileğini burktuğunu söyledi.

- Tom said you sprained an ankle.
- Tom said that you sprained an ankle.

Tom uzandı ve ayak bileğini kaşıdı.

Tom reached down and scratched his ankle.

O adam genç kızın bileğini yakaladı.

That man grabbed the young girl's wrist.

Tom bileğini burktu ve o şişti.

Tom twisted his ankle and it swelled up.

Tom yürüyüş sırasında ayak bileğini burktu.

Tom sprained his ankle while hiking.

Tom, pazartesi günü ayak bileğini burktu.

Tom sprained his ankle on Monday.

Tom bileğini burktu ve eve yürüyerek gidemeyecek.

Tom has sprained his ankle and won't be able to walk home.

Tom bugün eve yürüyemeyecek. O bileğini burktu.

Tom won't be able to walk home today. He's sprained his ankle.

- Düştüğünde iki el bileğini de burkmuştu.
- Düşünce iki elini de burktu.
- Düşünce iki bileğini de burktu.

She sprained both of her wrists in the fall.

Tom yolculuğundan iki gün önce ayak bileğini burktu.

Tom sprained his ankle two days before the trip.

Tom bir ragbi maçı sırasında sol ayak bileğini kırdı.

Tom broke his left ankle during a rugby match.

Tom sadece ayak bileğini burkmadı. O, ayak parmaklarından üçünü kırdı.

Tom didn't just sprain his ankle. He broke three of his toes.

Bu duvarın üstünden geçmeye çalışırken bileğini burktu. O ne kadar aptal!

He sprained his ankle trying to jump off this wall. What a fool he is!

Onun çorabındaki delik o kadar büyük ki onun ayak bileğini görebilirsin.

The hole in his sock is so big that you can see his ankle.