Translation of "Bahçe" in English

- Bahçe, evin önündedir.
- Bahçe evin önünde.

The garden is in front of the house.

- Bahçe, evin önündedir.
- Bahçe evin önünde.
- Evin önünde bir bahçe var.

The garden is in front of the house.

"Önemli olan bahçe değil, yapılan bahçe işleri."

"It's not the garden, it's the gardening that counts."

Bahçe, zambaklarıyla ünlüdür.

The garden is famous for its irises.

Bahçe çiçeklerle doluydu.

The garden was filled with flowers.

Bahçe hâlâ gölgede.

The garden is still in shadow.

Bahçe işleri eğlencelidir.

Gardening is fun.

Bahçe evin arkasında.

The garden is behind the house.

Bahçe otlarla kaplanmıştı.

The garden was overgrown with weeds.

Bahçe dışarıdan görülemez.

The garden can't be seen from the outside.

Bahçe, eve aittir.

The garden belongs to the house.

- Bahçe Japon tarzında kuruldu.
- Bahçe, Japon tarzında tasarlandı.

The garden is laid out in the Japanese style.

Bahçe çıplak ve kahverengi.

The garden is bare and brown.

Bahçe, iki eve aittir.

The garden is common to the two houses.

Bahçe beklediğimden daha büyüktü.

The garden was larger than I had expected.

Bahçe çiçekleri ile görkemli.

The garden is bright with flowers.

Benim evimde bahçe küçük.

In my house, the garden is small.

Ne güzel bir bahçe.

What a beautiful garden!

Ne sevimli bir bahçe!

What a lovely garden!

Tom bahçe işlerinden hoşlanır.

Tom enjoys gardening.

Bahçe mor zambaklarla doluydu.

The garden was full of purple lilies.

Tom bahçe eldivenlerini çıkardı.

Tom took off his gardening gloves.

Yarın bahçe partisi vereceğiz.

We are to have a garden party tomorrow.

Avlumuzda bir bahçe vardı.

There used to be a garden in our yard.

Bu verimli bir bahçe.

This is a fertile garden.

Bu bahçe halka açıktır.

This garden is open to the public.

Bu bahçe ikiye ayrılır.

The road divides here into two.

Bahçe sarı çiçeklerle doluydu.

The garden was full of yellow flowers.

Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.

The garden was covered with fallen leaves.

Bahçe güzel çiçeklerle doluydu.

The garden was full of beautiful flowers.

Büyük bir bahçe değildi.

It wasn't much of a yard.

Bu bahçe güllerle dolu.

There are a lot of roses in this garden.

Bahçe hortumuna ihtiyacım var.

I need a garden hose.

Evin önünde bir bahçe vardır.

There is a garden in front of the house.

Evimin arkasında bir bahçe var.

There is a garden at the back of my house.

Bahçe yağmurdan sonra harap oldu.

The garden was destroyed after the rain.

Bahçe ahşap bir çitle çevriliydi.

The garden was surrounded by a wooden fence.

Büyükannem bağ-bahçe işlerinden anlar.

My grandmother has a green thumb.

Bahçe evinizden ne kadar uzakta?

How far is the garden from your house?

Evin arkasında bir bahçe var.

There is a garden behind the house.

Evimizin arkasında bir bahçe var.

There is a garden at the back of our house.

Sen bahçe aletlerini nerede tutuyorsun?

Where do you keep your gardening tools?

Ben bir bahçe partisine gidiyorum.

I'm going to a garden party.

Evimizin önünde bir bahçe var.

There's a garden in front of our house.

Yağmur yağarsa bahçe partisi düzenlenmez.

If it happens to rain, the garden party won't be held.

Bahçe güzel sarı çiçeklerle doluydu.

The garden was full of beautiful yellow flowers.

Bunu bir bahçe satışında aldım.

I bought it at a yard sale.

Bir bahçe hortumuna ihtiyacımız var.

We need a garden hose.

Leyla bahçe hortumuyla yangını söndürdü.

Layla put the fire out with a garden hose.

- Evimin önünde ufak bir bahçe var.
- Evimin önünde küçük bir bahçe var.

There is a small garden in front of my house.

Kendi başlarına karışık gördükleri ön bahçe.

which they regarded as meddling in their own front yard.

Evin arkasında büyük bir bahçe vardı.

There was a large garden behind the house.

Yabani otlar, bahçe yatağını tamamen geçti.

The weeds have completely overtaken the garden bed.

Yapacak bir sürü bahçe işlerim var.

I have a lot of gardening to do.

Evinin arkasında büyük bir bahçe var.

There is a large garden at the back of his house.

Babam Pazar günleri bahçe işleri yapar.

My father gardens on Sundays.

Bu bahçe halka açık ve ücretsizdir.

This garden is open to the public and it's free.

Evin önünde bir bahçe var mı?

Is there a garden in front of the house?

Geçen hafta bir bahçe satışı düzenledik.

We held a yard sale last weekend.

Tom bahçe kapısında Mary ile buluştu.

Tom met Mary at the garden gate.

- Bahçe makasım nerede?
- Bahçıvan makasım nerede?

Where are the garden shears?

Bir ihtimal yağmur yağarsa bahçe partisi olmayacak.

- If the weather should be wet, the garden party will not be held.
- If it happens to rain, the garden party won't be held.
- If by some chance it rains, the garden party won't take place.

Ne kadar da güzel bir bahçe yapmışlar!

What a beautiful garden they made!

Niçin bahçe hakkında bir şey yapmaya çalışmıyorum?

Why don't I try to do something about the garden?

Bu güzel bahçe doğadan çok sanata borçludur.

This beautiful garden owes more to art than to nature.

Benim bahçe işlerinde bana yardım etmeni istiyorum.

I would like you to assist me with my gardening.

Tom ve Mary bugün bahçe satışı yapıyorlar.

Tom and Mary are having a yard sale today.

Benim arka bahçe on kişiden daha fazlasını barındırabilir.

My backyard can hold more than ten people.

Kötü hava koşulları nedeniyle, bahçe partisi iptal edildi.

Owing to the bad weather, the garden party was called off.

Onun, bahçe havuzunda bir Japon koi koleksiyonu vardı.

He had a collection of Japanese koi in the garden pond.

Bu günlerde zaman geçirmek için bahçe işleriyle uğraşıyorum.

I am gardening these days just to kill time.

Kâğıt, karton, cam ve bahçe artıkları ayrı alınır.

Paper, cardboard, glas and garden waste are picked up separately.

Tom bahçe hortumu ile sebzelerin üstüne su serpti.

Tom sprinkled water on the vegetables with the garden hose.

Ve su yosunları için hidroponik bir bahçe görevi görüyor,

and act as tiny hydroponic gardens for algae,

Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.

The tree was so tall that it towered over the garden wall.

Ben mangal partileri verebileceğim güzel bir arka bahçe istiyorum.

I want a nice backyard where I can have barbecue parties.

Açık Bahçe isimli bir proje oluşturmam için beni davet ettiler.

And they invited me to create a project that we're calling the "Open Orchard"

Tom büyük avlulu ve beyaz bahçe çitli bir ev istiyor.

Tom wants a house with a big yard and a white picket fence.

Tom daha önce hiç bu kadar güzel bir bahçe görmemişti.

Tom had never seen such a beautiful garden before.

RAB Tanrı doğuda, Aden'de bir bahçe dikti. Yarattığı Adem'i oraya koydu.

And the Lord God had planted a paradise of pleasure from the beginning: wherein he placed man whom he had formed.

Tatoeba bir bahçe gibidir: fidanlar ekmelisin, onlarla ilgilenmelisin ve nasıl büyüteceğini izlemelisin.

Tatoeba is like a garden: you must plant seedlings, tend to them and watch them grow.

Singapur. Tertemiz su yollarına ve iki milyondan fazla ağaca sahip bu bahçe şehir,

Singapore... a garden city with pristine waterways and more than two million trees,