Translation of "İstisna" in English

İstisna yapılmamasında ısrarcıyım.

I insist that exceptions not be made.

Istisna kuralı kanıtlıyor.

The exception proves the rule.

Portekiz istisna değildir.

- Portugal is not an exception.
- Portugal is no exception.

Avustralya istisna değildi.

Australia was no exception.

Avustralya istisna değildir.

Australia is no exception.

O bir istisna.

- That is an exception.
- That's an exception.

Bu bir istisna.

This is an exception.

Hiçbir istisna olmayacak.

There will be no exceptions.

Bugün istisna değil.

Today is no exception.

Bir istisna yapın.

Make an exception.

Bu kuraldır, istisna değil.

It's the rule, not the exception.

Portekiz bir istisna değildir.

Portugal is not an exception.

Ben bir istisna yapamam.

I can't make an exception.

Bu bir istisna olabilir.

This may be an exception.

Bir istisna yapar mısın?

Could you make an exception?

Üç tane istisna var.

There are three exceptions.

Bir istisna yapabileceğimizi sanmıyorum.

- I don't think we can make an exception.
- I don't think that we can make an exception.

Tom bir istisna yaptı.

Tom made an exception.

İstisna, kuralı geçersiz kılmaz.

The exception does not void the rule.

Tom bir istisna değildir.

Tom is no exception.

Bir istisna yapamaz mısın?

Can't you make an exception?

Benim ülkem de istisna değil.

My country is no exception.

Ve Paris bir istisna değil.

And Paris is not unique.

Bu seferlik bir istisna yapacağım.

I'll make an exception just this once.

Tom için bir istisna yapacağım.

We'll make an exception for Tom.

Bu defa bir istisna yapacağım.

I'll make an exception this time.

Herhangi bir istisna var mı?

Are there any exceptions?

Bir istisna yapılması gerektiğini sanmıyorum.

- I don't think an exception should be made.
- I don't think that an exception should be made.

Burada Dominik Cumhuriyeti istisna değil Ya.

Here, the Dominican Republic isn’t the exception either.

Sadece bu seferlik bir istisna yapacağım.

Just this once, I'll make an exception.

Ben sizin durumunuzda bir istisna yapacağım.

I'll make an exception in your case.

Sana bir istisna yapsam, aynı muameleyi herkes bekleyecektir.

If I make an exception for you, everyone will expect the same treatment.

Bilançolarının her sene düzeldiği doğru ve 2016 istisna değildi.

It is true their results are improving every year and 2016 was no exception.

Bu kurallar bir tek istisna olmadan herkes için geçerlidir.

Those regulations all apply to everyone without a single exception.

Ailedeki herkes gözlük takıyordu ve Dan bir istisna değildi.

Everybody in the family wore glasses and Dan was no exception.

Ve dürüst olmak gerekirse, hiç para istemeyen işletmeler var (istisna hariç)

And to be honest there are businesses that have never worried about money (with the exception

Birinin yüzünü asla unutmam, ama senin için seve seve bir istisna yaparım.

I never forget a face, but in your case I'll be glad to make an exception.