Translation of "'demir" in English

0.012 sec.

Examples of using "'demir" in a sentence and their english translations:

Demir serttir.

Iron is hard.

Dökme demir, bir demir ve karbon alaşımıdır.

Cast iron is an alloy of iron and carbon.

- İşleyen demir paslanmaz.
- İşlemeyen demir pas tutar.

- Use it or lose it.
- The body is weakened by laziness just as iron is weakened by rust.

Demir tavında dövülür.

Strike while the iron is hot.

İşleyen demir paslanmaz.

The body is weakened by laziness just as iron is weakened by rust.

Buraya demir atalım.

Let's drop anchor here.

- Demir, gemi yapmada kullanılır.
- Demir, gemi inşasında kullanılır.

- Iron is used in building ships.
- Iron is used in shipbuilding.
- Iron is used in ship construction.

Bizim demir dağı eritip

melt our iron mount

Demir ve nikelden oluşuyor

composed of iron and nickel

Gemi limana demir attı.

The ship is at anchor in the harbor.

O, demir yoluna yaslanıyordu.

He was leaning against the rail.

Demir ısıyı iyi iletir.

Iron transmits heat well.

Demir altından daha faydalıdır.

Iron is more useful than gold.

Demir yararlı bir metaldir.

Iron is a useful metal.

Demir altından daha serttir.

Iron is harder than gold.

Gemi limanda demir attı.

The ship dropped anchor in the harbor.

Yirmi demir yolu kapatıldı.

Twenty railroads were closed down.

Bir demir testerem yok.

I don't have a hacksaw.

- Demir çok yararlı bir metaldir.
- Demir çok faydalı bir metaldir.

Iron is a very useful metal.

Demir kirişlere, binalara ve pillere,

iron beams, buildings and batteries,

Şehre demir yolu ile erişilebilir.

The town is accessible by rail.

Tekne kıyıya yakın demir attı.

The boat anchored near the shore.

Ahşap yüzer, ancak demir batar.

Wood floats, but iron sinks.

Mary demir levye ile öldürüldü.

- Mary was killed with a tyre iron.
- Mary was killed with a tire iron.

Elleriyle bir demir çubuğu eğebilir.

He can bend an iron rod with his hands.

Asiler demir yolunu sabote etti.

The rebels sabotaged the railroad.

Demir, güzelliğinden ziyade daha yararlıdır.

Iron is more useful than it is beautiful.

Demirci kendi demir ocağında çalışıyor.

The smith is working at his forge.

Demir ısıyı yeterince iyi iletir.

Iron directs heat well enough.

Demir altından çok daha faydalıdır.

Iron is much more useful than gold.

Eski demir boru pas doluydu.

The old iron pipe was full of rust.

Diktatör demir yumrukla ülkeyi yönetiyor.

The dictator rules the country with an iron grip.

Bana o demir topu ver.

Give me that iron ball.

O demir iradeli bir adam.

He's a man with an iron will.

Kurşun ve demir bakırcıyı beslemelidir.

Lead and iron must feed the coppersmith.

Fasulye yüksek miktarda demir içerir.

Beans have a lot of iron.

Demir dağı eriterek o dağın içerisinden

melting iron mountain through that mountain

Demir, birçok kullanımı olan bir metaldir.

Iron is a metal with many uses.

Her sabah demir yolu hattını geçerim.

I cross the railroad tracks every morning.

Her sabah demir yolu hatlarını geçeriz.

We cross the railroad tracks every morning.

Bir demir testeresi ile kendim kestim.

I cut myself with a hacksaw.

Tom uzun süredir demir parmaklıkların arkasında.

Tom has been behind bars for a very long time.

Bu, dünyadaki en hızlı demir yoludur.

It's the fastest railroad in the world.

Tom kutuya bazı demir paralar koydu.

Tom put some coins in the box.

Demir sodyum ile reaksiyona girer mi?

Does iron react with sodium?

Demir en yaygın olarak kullanılan metaldir.

Iron is the most widely used metal.

Mars, zemindeki paslı demir nedeniyle kırmızıdır.

Mars is red because of rusty iron in the ground.

Bazı demir yolları kapanmak zorunda kaldı.

Some railroads had to close down.

- Tom demir ustası.
- Tom bir demirci.

Tom is a blacksmith.

Uzak batıda neredeyse hiç demir yolu yoktu.

There were almost no railroads out west.

O, bir sürücü olarak demir yolunda çalışır.

He works on the railroad as a driver.

Demir köprüye varıncaya kadar nehir boyunca yürüdüm.

I walked along the river until I got to the iron bridge.

O zaman Japonya'da hiç demir yolu yoktu.

- There were no railroads in Japan at that time.
- There were no railroads at that time in Japan.

Gemi limana demir attı ve yükünü boşalttı.

The ship anchored in the harbour and unloaded its goods.

Galileo kulenin tepesinden iki demir top düşürdü.

Galileo dropped two iron balls from the top of the tower.

Onlar metali demir cevherlerinden nasıl eriteceğini biliyordu.

They knew how to make iron.

- Lafla peynir gemisi yürümez.
- Demir ustası olabilmek için demiri dövmek gerekir.
- Demir ustası olacaksan, demiri döveceksin evlat.

It's by smithing that one becomes a blacksmith.

'bras de fer' takma adını, demir-kolunu kazandı .

the nickname ‘bras de fer’, iron-arm.

Onlar bu kasabada 350 yıl boyunca demir çıkardılar.

They mined iron in this town for 350 years.

Hangi demir yolu ile seyahat etmeyi tercih edersiniz?

Which railroad do you prefer to travel on?

O bir katil, demir parmaklıkların arkasında olması gerekir!

He is a killer, he should be behind bars!

Ispanak demir ve kalsiyum açısından zengin bir kaynaktır.

Spinach is a rich source of iron and calcium.

- Demir ustası ücreti talep etti.
- Demirci parayı istedi.

Smith demanded payment.

Napolyon'u demir bir kafeste Paris'e geri getireceğine söz verdi .

Napoleon back to Paris in an iron cage.

Tom cebinden demir para çıkardı ve onu adama verdi.

Tom took some change out of his pocket and gave it to the man.

Tom demir yolu hattını geçtiğini biliyordu ama kendini tutamadı.

Tom knew he was crossing the line, but he couldn't help himself.

Bir demir yolu köprüsü zaten nehir üzerinde inşa ediliyor.

A railway bridge is already being built over the river.

Demir taşıdım ama borçtan daha ağır bir şey bulmadım.

I carried iron, but didn't find anything heavier than debt.

- Seni hapiste istiyorum.
- Seni demir parmaklıklar ardında görmek istiyorum.

I want you behind bars.

Tom Tatoeba'yı yıllarca kadife eldiven içinde demir yumrukla yönetti.

Tom ruled Tatoeba with an iron fist in a velvet glove for many years.

Havalanından şehir merkezine hangi demir yolu hattını kullanacağımı bana söyle lütfen.

Please tell me which railway line to use from the airport to downtown.

Bu tekne üstün kaliteli alüminyum ve yüksek güçlü demir ile yapılır.

This boat is made with high grade aluminum and high strength iron.

Daha önce hiç demir testeresi kullanmadım. Nasıl kullanacağımı bana gösterir misin?

I've never used a hacksaw before. Could you show me how?

Tom alet çantasından demir testeresini çıkardı ve Mary'ye onu isteyip istemediğini sordu.

Tom removed the hacksaw from his toolbox and asked Mary if she wanted it.

Ama artık bilindiği şekliyle 'Demir Mareşal', adamlarını ileride olduğunu bildiği şeyler için kurtarıyordu.

But the ‘Iron Marshal’, as he was now known,  was saving his men for what he knew lay ahead.

Ancak, 'Demir Mareşal'in Bautzen, Dennewitz, Leipzig veya Laon'da yaratmış olabileceği ne fark, kışkırtıcı

But what difference the ‘Iron Marshal’ might  have made at Bautzen, Dennewitz, Leipzig or Laon,  

Mary bir pasta içinde ceza evine bir demir testeresi bıçağını gizlice sokmaya çalıştı.

Mary tried to smuggle a hacksaw blade into the prison inside a cake.

Tekstil fabrikasının pencereleri demir çubuklarla donatılmış bu yüzden fabrikada yangın çıktığında işçilerden çoğu öldü.

The textile factory's windows are fitted with iron bars so when a fire broke out inside the factory, most of the workers died.

Tuna nehrinin ağzında demir atmış səlib donanması ilə əlaqəni möhkəmləndirdilər, onlara artıq yuxarı doğru hərəkət edə biləcəklərini söylədilər.

anchored at the mouth of the Danube, telling them they can now move upstream.

Ray, metal ya da tahtadan yapılmış ince ve uzun bir şeydir. Örneğin, trenler ray üzerinde gider, bu yüzden ona demir yolu treni diyoruz.

A rail is a piece of metal or wood which is long and thin. For example, a train runs on rails, which is why we call it a railway train.