Translation of "Konusunda" in Chinese

0.005 sec.

Examples of using "Konusunda" in a sentence and their chinese translations:

Sözünü tutması konusunda ona güvenebilirsin.

你可以相信他会信守诺言。

Faturayı ödemem konusunda ısrar etti.

她坚持让我付钱。

Bana içki konusunda konferans verdi.

他因我喝酒而訓斥我。

O para konusunda çok cimridir.

他非常吝啬。

Onun gelip gelmeyeceği konusunda şüpheliyim.

我怀疑他是否会来。

Tom işini kaybetme konusunda endişeli.

汤姆很担心他会丢掉他的工作。

O, masumiyeti konusunda ısrar etti.

她曾坚持自己是无辜的。

Plan konusunda onunla aynı fikirdeyim.

對於這個計劃我同意他的意見。

Ne giyeceğim konusunda fikrim yok.

我不知道穿甚麼好。

Caddeyi geçerken trafik konusunda dikkatli olmalısın.

横穿马路时你要留心。

Babam treni beklememiz konusunda ısrar etti.

我的父親堅持要我們等火車。

Benim maaşım konusunda onunla konuşmak istiyorum.

我想跟她谈谈我的薪水问题。

Jane haklı olduğu konusunda ısrar etti.

珍堅持她是對的。

Ne giyeceğim konusunda hiçbir fikrim yok.

我不知道要穿什麼。

Ne olduğu konusunda hiçbir fikirleri yok.

他們不知道正在發生甚麼。

Ne yapacağımız konusunda hiçbir fikrimiz yok.

我們不知道要做甚麼。

Doktor hastanın çok dinlenmesi konusunda ısrar etti.

医生坚持病人获得充分的休息。

Onun benim hatam olduğu konusunda ısrar etti.

她坚持认为那是我的错。

Ne yapılması konusunda benim görüşüm onunkinden farklıydı.

应该做什么,我和他的见解不同。

Planımdan vazgeçmem gerektiği konusunda hiç neden yok.

沒有理由让我放弃我的计划。

Tom'un mutlu olmadığı konusunda hiçbir fikrim yoktu.

我不知道汤姆不开心。

Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.

他们想和你互相谈谈共同的兴趣领域。

Odasının ne kadar küçük olduğu konusunda daima şikayetçidir.

他總是抱怨他的房間小。

Bugün, bir sürü insan işsiz kalma konusunda endişeleniyor.

今天,許多人擔心失去工作。

Sendika ve şirket yeni sözleşme konusunda anlaşmaya vardı.

工會和企業一致同意了一份新的合同。

Tom üniversiteye gidip gitmemesi konusunda hâlâ emin değil.

汤姆还不清楚要不要上大学。

Çin klasikleri konusunda neredeyse hiçbir öğrenci tam not almaz.

很少有学生能在古汉语考试上拿满分。

Bunu kimin yapacağı konusunda herhangi bir fikrin var mı?

你觉得这事是谁干的?

Jimmy benim onu hayvanat bahçesine götürmem konusunda ısrar etti.

吉米堅持要我帶他去動物園。

Tom tek başına oraya gitmemesi konusunda Mary tarafından uyarıldı.

玛丽建议汤姆不要独自去。

Tom'un bu yıl mezun olamayacağı konusunda içimde bir his var.

我觉得汤姆今年不会毕业。

"Maskeler sizi yüzünüze dokunmaktan alıkoyma konusunda gerçekten iyi iş başarıyorlar."

“口罩能有效让你不去摸自己的脸”

Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.

如果必要的话,我不反对付特别费用。

Tom'un garajındaki tüm ıvır zıvırla ne yapacağı konusunda bir fikri yok.

汤姆不知道拿他车库的那些废物怎么办。

- Kelimeler konusunda ne yapacağımı bilmiyorum.
- Ne diyeceğimi bilemiyorum.
- Söyleyecek söz bulamıyorum.

我不知道應該說什麼才好。

Londra'da polisler her zaman trende ya da metroda bir bomba bulma konusunda endişeli.

在倫敦,警察總是擔心在列車上發現炸彈。

- Tom'un mutlu olmadığına dair hiçbir fikrim yoktu.
- Tom'un mutlu olmadığı konusunda hiçbir fikrim yoktu.

我不知道汤姆不开心。

Dilin nasıl ortaya çıktığı konusunda birçok tahmin bulunuyor ancak gerçek şu ki kimse gerçekten bilmiyor.

人們對語言的起源作出過許多猜想,但是真實的情況其實根本沒有人知道。

Odamı bugün, yarın ya da yarından sonraki gün temizleyip temizlememem konusunda bir fark var mı?

我今天、明天还是后天清理我的房间有什么不同吗?