Examples of using "Negó" in a sentence and their turkish translations:
O, her şeyi reddetti.
O her şeyi reddetti.
- O, gerçekleri yalanladı.
- O, gerçekleri inkar etti.
- O, gerçekleri reddetti.
Onu yaptığını inkar etti.
O onu reddetti.
- Mary bunu inkar etti.
- Mary bunu reddetti.
- Mary bunu yalanladı.
Mayuko söylentiyi yalanladı.
O, o gerçeği yalanladı.
Tom onu yaptığını reddetti.
Tom bunu inkar etmedi.
Onunla buluştuğunu inkâr etti.
O, onunla buluştuğunu inkar etti.
- Tom söylentiyi reddetti.
- Tom söylentiyi inkar etti.
Tom suçlamayı reddetti.
İngilizce konuşmayı reddetti.
O, orada olduğunu inkar etti.
Tom hemen suçlamayı reddetti.
Tom onu itiraf etmeyi reddetti.
O, annem olduğunu reddetti.
Tom cinayete karıştığını reddetti.
bir gün sonra da bakanlık yalanladı
Mary parayı çaldığını inkar etti.
Tom parayı çaldığını inkar etti.
O, sadaka almayı reddetti.
Böyle bir şey söylediğini inkar etti.
- Parayı çaldığını inkar etti.
- Parayı çaldığını reddetti.
O, sadaka almayı reddetti.
Onun hakkında bir şey bildiğini inkar etti.
O adamı tanıdığını yalanladı.
O bunu reddetti.
William McKinley seyahat etmeyi reddetti.
Tom bir şey çaldığını yalanladı.
- Tom rüşveti kabul ettiğini yalanladı.
- Tom rüşveti kabul ettiğini inkâr etti.
- Tom rüşveti kabul ettiğini reddetti.
Benimle gitmeyi reddetti.
Çocuk bisikleti çaldığını inkar etti.
Adam arabayı çaldığını inkar etti.
Suça katıldığını inkar etti.
O onlara bilgi vermeyi reddetti.
Tom hırsız olduğunu inkar etti.
Önerisini kabul etmeyi reddetti.
Adam parayı aldığını inkar etti.
Tom, Mary'yle bir ilişkisi olduğunu yalanladı.
Tom Mary ile çalışmayı reddetti.
- Rüşvet kabul ettiğini inkar etti.
- Rüşveti kabul ettiğini inkâr etti.
Maalesef, Tom bize yardım etmeyi reddetti.
Tom söylentileri ne doğruladı ne de yalanladı.
Tom bu konuda hiçbir şey bildiğini reddetti.
Tom böyle bir şey söylediğini yalanladı.
Tom herhangi biriyle konuşmayı reddetti.
Tom kapıyı açmayı reddetti.
Muhabir kaynaklarının adını vermeyi reddetti.
Onların istediklerini yapmayı reddetti.
Böyle saçma bir teklifi kabul etmeyi reddetti.
Başkan soruyu cevaplamayı reddetti.
Onun arazisine girişim reddedildi.
Komploya katıldığını inkar etti.
Banka onlara daha fazla kredi vermeyi reddetti.
O konuda daha fazla söylemeyi reddetti.
Tom reddetti.
Meksika hükümeti görüşmeyi reddetti.
Tom şu ana kadar Boston'da bulunduğunu inkar etti.
Tom Mary ile her zaman buluştuğunu inkar etti.
Yardım talebimizi dinlemeyi reddetti.
Onun hakkında daha fazla söylemeyi reddetti.
Tom, Mary'nin tavsiyesine uymayı reddetti.
Tom Mary'den hediye almayı reddetti.
- O, ebeveynleriyle tatile gitmeyi reddetti.
- Ebeveynleriyle tatile gitmeyi reddetti.
- O, ebeveynleriyle tatile çıkmayı reddetti.
- Ebeveynleriyle tatile çıkmayı reddetti.
At durdu ve daha ileriye gitmeyi reddetti.
Onların birbirleriyle konuştuklarını görsek bile o onunla buluştuğunu inkar etti.
O onun evine gelmesini rica etti fakat o reddetti.
O sadece bana yardım etmeyi reddetmedi fakat aynı zamanda beni azarladı.
Elçilik, yabancı mültecilere siyasi sığınmayı reddetti.
O, ona bazı sorular sordu fakat o cevaplamayı reddetti.
O, tavsiyelerine uymayı kabul etmediği için çok sinirlendi.
Konumunu yitirdi çünkü yalan söylemekten kaçınmıştı.
Dan Linda'nın tecavüzü ile ilgisi olduğunu reddetti.
Tom Mary'yi parasını çalmakla suçladı fakat o inkar etti.
O, rüşvet almayı reddetti.
Tom, hastaneye gitmeyi reddetti.
Rosa Parks, beyaz bir yolcuya koltuğunu bırakmayı reddetti.
O, tokalaşmayı reddetti.
Askeri mahkeme hapis cezasını reddetti, bu yüzden davası Akranlar Odası'na gitti.
Tom faturasını ödemeyi reddetti.
Tom benim teklifimi düşünmeyi bile reddetti.