Translation of "Cita" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Cita" in a sentence and their turkish translations:

- Pida cita.
- Acuerde una cita.
- Solicite una cita.

Bir randevu al.

- ¿Tiene una cita?
- ¿Tienes una cita?
- ¿Tiene cita?

- Randevun var mı?
- Randevunuz var mı?

Otra cita nefasta,

bir diğer kötü buluşmaya göre,

Otra cita nefasta.

bir diğer kötü buluşmayı.

Es una cita

Size bahsettiğim öğretmenimin kitabından

Tengo una cita.

Bir randevum var.

Primero olvidarás tu cita

önce tarihini unutturacaksın

Tengo una cita previa.

Benim önceki bir randevum var.

¿Tienes cita con él?

Onunla bir randevun var mı?

Tom olvidó su cita.

Tom randevusunu unuttu.

- Él cita a Shakespeare a menudo.
- Él cita a menudo a Shakespeare.

Sık sık Shakespeare'den alıntılar yapar.

Entonces inventé la cita cero.

Ben de sıfır randevu icat ettim.

Tenía cita con el médico.

Doktorla bir randevusu vardı.

Haz una cita con él.

Ondan bir randevu al.

Es una cita del libro.

Bu, kitaptan bir alıntı.

La invité a una cita.

Ondan bir randevu istedim.

Tengo una cita el viernes.

- Cuma günü bir randevum var.
- Cuma günü bir toplantım var.

Tengo una cita con Tom.

Tom'la bir randevum var.

Tuve que posponer mi cita.

Ben randevumu ertelemek zorunda kaldım.

Ellos tuvieron una breve cita.

Onlar kısa bir flört yaşadılar.

Nunca olvidaré nuestra primera cita.

İlk buluşmamızı asla unutmayacağım.

¿Acudió usted a la cita?

Randevuna gittin mi?

No acudió a la cita.

O, randevusuna gitmedi.

Pásatelo bien en tu cita.

Randevunda iyi zaman geçir.

¿Cuándo es mi próxima cita?

Bir sonraki randevum ne zaman?

Ella le pidió una cita.

O, ona çıkma teklif etti.

Tengo una cita el lunes.

Pazartesi günü bir randevum var.

- Nunca antes había cancelado una cita.
- Él nunca antes había cancelado una cita.

Daha önce bir randevuyu hiç iptal etmedi.

De hecho, volviendo a esa cita,

Aslında şu söze dönersek,

Tuve una cita con Jane anoche.

Dün gece Jane ile bir randevum vardı.

Es una cita de un libro.

Bu, kitaptan bir alıntı.

Tengo una cita con el dentista.

Bir dişçi randevum var.

Tengo una cita a las tres.

Saat 3'te bir randevum var.

Tengo una cita con el doctor.

Doktorla randevum var.

Él a menudo cita a Milton.

O sık sık Milton'un sözlerinden alıntı yapar.

Él cita a Shakespeare a menudo.

O sık sık Shakespeare'den alıntı yapar.

Tom y Mary tienen una cita.

Tom ve Mary bir randevuda.

Si no se indica la fuente, una cita no es una cita, sino un plagio.

Kaynak belirtilmeden alıntı kullanılırsa bu aşırmacılığa girer.

Si es increíble, programe una primera cita.

Eğer tanışma harikaysa ilk randevunuzu ayarlarsınız.

¿Cómo puedo conseguir una cita con Nancy?

Nancy ile bir randevu almada nasıl başarılı olabilirim?

Tom salió en una cita con Mary.

Tom, Mary ile buluşmaya gitti.

Tom fue a una cita a ciegas.

Tom tanışma randevusuna gitti.

Se conocieron en una cita a ciegas.

Onlar bir tanışma randevusunda tanıştı.

Hoy tengo una cita con el destino.

Bugün kaderle bir randevum var.

No puede usted faltar a la cita.

Bu randevuyu bozamazsın.

Se acicaló completamente para su gran cita.

O büyük randevusu için süslenip püslenmişti.

Él llegó a tiempo a la cita.

Randevuya zamanında geldi.

Pensé que tenías una cita con Tom.

Tom'la bir randevun olduğunu düşündüm.

Siempre llega a tiempo a una cita.

Bir randevuya her zaman zamanında varır.

Él seguido cita las palabras de Milton.

O sık sık Milton'un sözlerinden alıntı yapar.

Andy nunca llega tarde a una cita.

Andy bir randevuya asla geç kalmaz.

Tengo una cita con él a mediodía.

- Öğleyin onunla bir randevum var.
- Onunla öğlen randevum var.

El lunes tengo cita con el dentista.

Pazartesi günü bir dişçi randevum var.

Tom tuvo una cita con Mary anoche.

Tom'un Mary ile dün gece bir randevusu vardı.

“He tenido la peor cita de mi vida”.

" Bu hayatımın en berbat buluşmasıydı"

Para crear una imagen positiva de su cita

buluştuğu kişinin olumlu resminin içine alır

Frankl usó esta cita de Nietzsche para explicarnos

Frankl Nietzsche'den yaptığı bu alıntıyı

La cita cero es una bebida, una hora.

Sıfır randevu bir içecek ve bir saat demek.

- Haz una cita con él.
- Queda con él.

Ondan bir randevu al.

Hoy es el día de mi cita predestinada.

Bugün önceden belirlenmiş toplantımın günü.

Tengo una cita a las dos y media.

Saat 2 buçukta bir randevum var.

¿La próxima semana estarás disponible para una cita?

Gelecek hafta toplantı için müsait misin?

Mi cita es a las dos y media.

Randevum 2.30'da.

Tom llamó a Mary y canceló su cita.

Tom Mary'yi aradı ve randevularını iptal etti.

Hay que llamar al médico y fijar cita.

Doktoru arayıp randevu almanız gerekir.

¿Cuál es tu cita favorita de Mark Twain?

Favori Mark Twain sözün nedir?

Tom nunca ha tenido una cita con Mary.

Tom hiç Mary ile çıkmadı.

Tom tiene una cita con María esta tarde.

Tom'un bu öğleden sonra Mary ile randevusu var.

Tengo una cita con él a las seis.

Altıda onunla bir randevum var.

- Sólo quiero hacerte saber que yo tengo una cita romántica.
- Sólo quiero hacerles saber que yo tengo una cita romántica.

Sadece bir randevum olduğunu sana bildirmek istedim.

"He tenido una cita fantástica este fin de semana.

"Ah, Chaehan, hafta sonu harika bir randevum vardı.

Y recuerdo una cita de una madre que dijo:

Bir annenin bir sözü aklıma geliyor:

Una repentina enfermedad la forzó a cancelar su cita.

Ani bir hastalık onu randevusunu iptal etmeye zorladı.

Tengo una cita con el dentista a las tres.

Dişçiyle saat 3'te randevum var.

Él esperaba con ansias la cita de esa noche.

O akşamki randevuyu sabırsızlıkla bekliyordu.

Ella se enfadó mucho conmigo cuando olvidé la cita.

Ben randevuyu unuttuğumda bana çok kızmıştı.

Tom tuvo una cita con Mary el viernes pasado.

Tom'un geçen Cuma Mary ile randevusu vardı.

Las mejores tropas del consúl se dan cita para protegerlo.

Konsül'ün en iyi birlikleri hızla onu korumak için toparlanıyor.

Tengo una cita con el profesor a la 1:30.

- Hocayla 1:30'da randevum var.
- Profesörle 1:30'da randevum var.

No deberías acostarte altiro con él en la primera cita.

İlk randevunda onunla kalmamalısın.

Usaré estos zapatos en nuestra cita hoy por la noche.

Bu ayakkabıları bu gece randevumuzda giyeceğim.

Quiero recordarte que tienes una cita a las 2:30.

2.30'da randevun olduğunu sana hatırlatmak istiyorum.

Ella hojeaba una revista mientras esperaba que apareciera su cita.

O, randevusunun çıkmasını beklerken bir dergi okumuştu.

Tom le trajo una flor y regalos a su cita.

Tom randevusu için bir çiçek ve hediyeler aldı.

¿Sos soltero? Técnicamente sí, pero tengo una cita este viernes.

"Bekar mısın?" "Teknik olarak evet, ama bu cuma bir randevum var."

Esta tarde tengo que tomar parte en una cita importante.

Bu öğleden sonra katılmak zorunda olduğum önemli bir toplantım var.

Tom no tiene una cita para la noche del sábado.

Tom'un Cumartesi gecesi bir randevusu yok.

Oí que tuviste una cita con Tom. ¿Cómo te fue?

Tom'la çıktığını duydum. Nasıl geçti?

Si Amy hubiera planeado para que la cita hubiera ido bien,

Eğer Amy buluşmanın iyi geçeceğine göre plan yapsaydı

Siento mucho tener que cancelar nuestra cita del veintisiete de febrero.

Çok üzgünüm ama 27 şubattaki randevumuzu iptal etmek zorundayım.

El siguiente pasaje es una cita de una bien conocida fábula.

Aşağıdaki parça iyi bilinen bir fabldan bir alıntıdır.

Tom hizo una cita para ver a Mary al día siguiente.

Tom, ertesi gün Mary ile buluşmak için randevu verdi.