Translation of "траве" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "траве" in a sentence and their turkish translations:

На траве изморозь.

Çİmin üzerinde don var.

Он лежит на траве.

O, çimde uzanıyor.

Том лежит на траве.

Tom çimenin üzerinde yatıyor.

Они сидели на траве.

Onlar çim üzerinde oturuyorlardı.

Я лежу на траве.

Çimlere uzanıyorum.

Мы лежали на траве.

Biz çimlerin üzerinde uzandık.

Они катались по траве.

Çimde yuvarlandılar.

Он лежал на траве.

Çimlerde yatıyor.

Мы сидели на траве.

Çimin üzerinde oturduk.

- По газонам не ходить.
- По траве не ходить.
- Не ходи по траве.

Çimlere basmayın.

- Моя собака часто лежит на траве.
- Моя собака часто валяется на траве.

Köpeğim sık sık çimene uzanır.

Некоторые дети играют на траве.

Bazı çocuklar çimenlerin üzerinde oynuyor.

Пожалуйста, не ходи по траве.

Lütfen çimenlerin üzerinde yürümeyin.

Не лежите на сырой траве.

Nemli çim üzerinde yatma.

Тому нравится хоккей на траве.

Tom lekrosu seviyor.

Мне нравится хоккей на траве.

Lakros oyununu severim.

Особенно в длинной траве. Полпути пройдено.

Hele ki yüksek çalıların arasında. Yolu yarıladılar.

Собака, которая лежит на траве, — моя.

Otun üstünde yatan köpek benimdir.

Я люблю ходить босиком по траве.

Çimlerin üzerinde çıplak ayakla dolaşmayı severim.

Том растянулся на траве и уснул.

Tom çimenlerin üzerinde uzandı ve uykuya daldı.

Том лежит на траве под яблоней.

Tom elma ağacının altında çimin üzerinde uzanıyor.

Том и Мэри катались по траве.

Tom ve Mary çimde yuvarlandı.

Мэри развернула одеяло и расстелила на траве.

- Mary battaniyeyi açtı ve onu çimin üzerine yaydı.
- Mary battaniyeyi açtı ve çimin üzerine serdi.

Том сидел на траве рядом с Мэри.

Tom Mary'nin yanındaki çimenlerin üzerinde oturdu.

Том любит полежать на траве в солнечный день.

Güneşli bir günde, Tom çimende uzanmayı sever.

Хоккей на траве не очень популярен в Китае.

Çim hokeyi, Çin'de çok popüler değildir.

Будучи мальчишкой, я иногда лежал спиной на траве и смотрел на белые облака.

Çocukken çimenlere sırtüstü uzanıp beyaz bulutları seyrederdim.

- Дрозд нашёл красного червячка на зелёной лужайке.
- Чёрный дрозд нашёл красного червячка в зелёной траве.

Karatavuk çimin içinde küçük kırmızı bir solucan buldu.