Examples of using "сломана" in a sentence and their turkish translations:
Ayak bileği kırılmış.
Kolun kırık.
Bu makine bozuk.
- Oyuncağım kırık.
- Oyuncağım bozuk.
özgür demokrasi kırılmış.
- Kalem kırık.
- Kalem kırılmış.
Bacağım kırık.
Ayak bileğim kırıldı.
Tom'un kırık bir bacağı var.
Tom'un boynu kırıldı.
Dingil kırık.
- Arka kapı kırıldı.
- Arka kapı kırılmıştı.
Onun boynu kırılmış.
Kırık bir bacağım var.
Tom'un kolu kırık.
Sanırım Tom'un bacağı kırık.
Sanırım bacağım kırık.
Sanırım sağ kolum kırık.
Bodrum kapısı bozuktu.
Tom'un boynu kırıldı.
Benim kırık bir kolum yok.
Benim sağ bacağım kırık.
Benim sol bacağım kırık.
Bacağım kırıldı.
Sandalyenin bir ayağı kırık.
Tom bacağının kırık olduğunu düşünüyor.
Bacağımın kırık olduğunu biliyordum.
- Tom'a bir bacağımın kırık olduğunu söyle.
- Tom'a kırık bir bacağım olduğunu söyle.
Onlara kırık bir bacağım olduğunu söyle.
Ona kırık bir bacağım olduğunu söyle.
Ona kırık bir bacağım olduğunu söyle.
Çünkü benim eski merdivenim kırık.
Kırık değil.
Bu kırık.
Hiç kırık kemik yok.
Sanırım bacağım kırılmış olabilir.
Tom bacağının kırıldığını sandı.
Bacağımın kırık olduğunu biliyordum.
Hangisi bozuldu?
Ayağının kırık olmadığından emin olmam gerekiyor.
İlk başta, benim bacağımın kırık olduğunu bilmiyordum.
Bozuk bir fermuarım var.
O bozuk.
Bacağımın kırık olduğunu bilmiyordum.
Benim bacağım kırık. Hareket ettiremiyorum.
Kolun kırılmadığı için mutluyum.
Bu kapıyı kapayamam. Kırılmış.
Kırılmıştı.
Bu masa kırık.
- Bacağımın kırık olduğunu düşünüyorum. Hareket ettiremiyorum.
- Bacağımın kırık olduğunu düşünüyorum. Hareket edemiyorum.
Kırık mı?
Bunun bozuk olduğundan oldukça eminim.