Examples of using "маленькую" in a sentence and their turkish translations:
Büyük balık, küçük olanı yer.
Bu küçük kızı evlat edindi.
Küçük bir kız gibi görünüyorsun.
Şu küçük fareyi gördün mü?
Cadı zavallı küçük kızı lanetledi.
Bana küçük bir oda tahsis ettiler.
Kendime küçük bir araba satın aldım.
On kişi küçük bir odaya tıkıştırıldı.
Onlar düşük ücretleri hakkında şikayet ettiler.
Tom komodinin üstündeki küçük lambayı açtı.
Bu küçük kızı hatırladık mı acaba
O hep maaşının düşüklüğünden yakınıyor.
Küçük emeklilik maaşıyla yaşamak, onun için zordur.
Küçük bir daire için her yeri araştırdım.
O, trafik sinyalinin üzerindeki küçük kamerayı fark etmedi.
Bütün mücevherlerini küçük kırmızı bir kutuya koydu.
değer veriyoruz böyle küçük yalanlarınada çokta önemsemiyoruz takılmıyoruz yani
Beşikte uyuyan sevimli bebeğe bak.
Küçük bir maaşla büyük bir aileyi geçindirmesi gerekiyor.
Lütfen küçük bir porsiyon jambon ve bir fıçı birası.
Ne zaman o şişman kedi küçük sarı kuşu yedi?
CD'yi bilgisayardan çıkarmak için küçük düğmeye basın.
Kısa siyah saçlı küçük bir kız gördün mü?
Erkek kardeşim bana küçük bir oyuncak satın aldı.
Oğlan bir avuç yer fıstığı topladı ve onları küçük bir kutuya koydu.
Ancak Gansu bölgesindeki küçük tarım köyüne vardığında,
Kemal Sunal'ın oynadığı ilk filmlerden bir tanesi çok küçük bir rolu vardı
O, benim düşük maaşımdan şikayetçi oldu.
O küçük kızını alnından öptü, onu kutsadı ve kısa bir süre sonra öldü.
Tom bir Japon kaplıcasına girebilmek için küçük örümcek dövmesinin üzerine bir yara bandı yapıştırdı.
Bu küçük kutuyu bile kaldıramıyorum.
Ya büyük ya da küçük kutuyu alabilirsin.
- O elbisenin içinde küçük bir kıza benziyorsun.
- O elbisenin içinde küçük bir kız gibi görünüyorsun.
Her gün en azından kısa bir şarkıyı dinlemelisin, iyi bir şiir okumalısın, güzel bir tabloya bakmalısın ve mümkünse, birkaç zeki sözler söylemelisin.