Examples of using "встретила" in a sentence and their turkish translations:
O, Tom'la burada buluştu.
O, Mary ile tanıştı.
O, amcası ile tanıştı.
- Kalabalık kazanana büyük bir yardım yaptı.
- Kalabalık kazananı coşkuyla alkışladı.
Mary Tom'u sıcak bir şekilde karşıladı.
Mary annesini bir öpücükle karşıladı.
Rüyamda, bir kurtla karşılaştım.
ve bu küçük adamla tanıştım.
Onun yeni kitabı tatminkar bir alışla karşılaştı.
Onunla tamamen şans eseri tanıştım.
Kimle tanıştın?
O, onunla ilk kez Boston'da karşılaştı.
Tom'la burada karşılaştım.
Biriyle tanıştım.
Tren istasyonuna giderken öğretmenimle karşılaştım.
Mark'ı ilk gördüğümde benden ona dans etmeyi öğretmemi istedi.
Dün bir arkadaşımla karşılaştım.
Havaalanında bir arkadaşımla karşılaştım.
Kilisede Tom'la karşılaştım.
Tom'la birkaç kez karşılaştım.
Caddede ona rastladım.
Ben sokakta Fred'e rastladım.
Onunla kalabalıkta buluştum.
Parkta yapılan yürüyüş sırasında o, kazara eski arkadaşıyla karşılaştı.
Onlara bugün kimle karşılaştığını söyle.
Geçenlerde onunla tanıştım.
Dün caddede Mary'ye rastladım.
Tom'la tanıştığımda bazı arkadaşlarla bir partideydim.
- Dün Tom'la karşılaştım.
- Dün Tom'la buluştum.
O ve takipçileri ertesi yıl tahtı geri almak için döndüklerinde,
Yolda yürürken eski bir arkadaşa rastladım.
Ben adamla karşılaştım, bana yol gösterdi.
Paris'te tanıştığım şair odur.
Sen başka biriyle de buluştun mu?
Okuldan eve giderken onunla karşılaştım.
Boston'da Tom'la karşılaştım.
Dün o onunla karşılaşmış olabilir.
Onunla kütüphanede karşılaştım.
Tom onu istasyonda karşılamamı istedi.
Dün gece restoranda kazara benim öğretmenimle karşılaştım.
O onunla plajda tanıştı.
Onunla Meksika'da kaldığım sırada tanıştım.
Ben güzel bir kadınla tanıştım.
- Onunla ilk ne zaman tanıştın?
- Onunla ilk kez ne zaman karşılaşmıştın?
Bir partide Tom'la karşılaştım.
Dün gece Tom'la karşılaştım.
Onunla karşılaştığım anda ona âşık oldum.
Dün senin oğlununla karşılaştım ve o beni kibarca selamladı.
Boston'dayken Tom'la karşılaştım.
Mary bir akşam yemeği partisinde tanıştığı bir adamla çıkmaya başladı.
Onunla Boston'dayken tanıştım.
Onunla tanıştığımdan beri hayatım aynı değil.
Onunla tesadüfen Tokyo'da tanıştım.
Geçen gün Tom'la karşılaştım.
Nihayet tanıştığımıza sevindim.
Tom'la tanışmanı istiyorum.