Examples of using "Также" in a sentence and their turkish translations:
Ve
aynı zamanda dolomit ve aynı zamanda radyoaktif granit kullanmışlar
ve kendini süslemek.
ve de ekonomik oluyor.
Ama ticarileşme aynı zamanda, artık gelişim yükünü
matbaa da bazı geri kafalılaların
Bir ayakkabı tamircisi de bir ayakkabıcı olarak bilinir.
tanınmaya değer olduğumu anlatmak istiyorum.
Ayrıca oyunda Kendine Zarar Verme'yi de gösteriyoruz.
Aynı zamanda daha az miktarda salınım demek.
Aynı zamanda "iyi" anlamına gelir.
Şunu da biliyorum;
hastalıkların yayılması da artmıştır
şunu belirtmekte de fayda var
bu da güvenlik açığı oluşturuyormuş
Neden böyle olduğunu da biliyoruz
Bir de virüsten sonrası var
Bir dalış kıyafeti de tasarlamış
Aynı zaman...
Biz ayrıca bunu bulduk.
Yarım bir dost aynı zamanda yarım bir düşmandır.
Mağaza gece de açıktır.
O da Çince öğreniyor.
Sen de Bostonlu musun?
Tom da Fransızca okudu.
Ayrıca yatağı yumurta için daha sıcak
Ayrıca çoğu kuş türünde
ölüm riski ile ilişkili olduğunu biliyoruz.
Diğer çalışmalar da bunu destekliyor.
Öğrenciler aynı zamanda geçerliliği oldukça kanıtlanmış
Akıntının yönünde yaşayan insanları da kötü vuracak.
Ayrıca gençler bana
Sanırım çoğunuz benim gibi hissediyor, değil mi?
Bir mimarın hayatı da muhteşemdir.
Sanırım eğitime yöneldim
biz aynı zamanda bu kültüre yön veren kişileriz,
başkalarını da görüyorsunuz:
Ama suya da ihtiyacımız olacak.
Ayrıca suyum da azalmaya başladı.
Ama suya da ihtiyacımız olacak.
Harika sahiller,
Ortodokslara da saldırıyordu
kubbe de bir çok defa çöktü
Kut kuymak adı da verilir buna
ama düz dünya'cılar şunuda söylüyor
birde mühürlü bakır odaları mevcut
Artık çalışmalar meyve de veriyordu
şirketlerde de suç var evet
erkek düşmanlığı yapan kısımda var üstelik
Orada da Budizm eğitimi aldı
aynı zamanda kuvvetini de gösteriyor
marsın da manyetik bir alanı vardı
İlk defa sermaye sahipleri de zarar görüyor
tırtılı da düşmanlardan koruyacak
Bunların yanı sıra bilimsel olarak kanıtlanmış bir olay var
Seri üretilebilir de olmalıydı,
bu işten de sıyrıldı
Biz Google Earth'u de biliyoruz.
Reklam departmanı da kurdu.
Bu kural sizin için de geçerlidir.
Ancak sistemin kendisini de yeniden tasarladılar.
Aynı zamanda, işinin ehli insanlardan ilham alırlar.
Bana da biraz şeker ver.
Tom ayrıca Fransızca çalışıyor.
Ben de benim hatalarımı kabul ediyorum.
Bazen orada öğle yemeği de yiyor.
Ayrıca krem peyniri krema ile değiştirebilirsiniz.
Çin'de onlar da Esperanto öğreniyorlar.
Tom da gitar çalar.
Ayrıca üç sivil öldürüldü.
Tom da Fransızca konuşabilir.
- Jane de tenis oynar.
- Jane de tenis oynuyor.
Onlar ayrıca dini özgürlük sözü verdi.
Tom da ağır yaralıydı.
Ben de Boston'da birçok kez bulundum.
ve ilişkilerin bozulmasına yol açabilir.
sonra umarım kasıtlı bir paylaşımda da bulunabiliriz.
ve aynı zamanda insanların dolaşımını,
etçil veyahut otçul sürüngenler --
Ayrıca ilişkilerdeki yalnızlığı,
Yine bu çalışmada şunu gösterdik ki
O da hakaret kampanyalarını dinlemişti
ve daha az ateş basması yaşıyorlar.
ve kıyı boyunca yiyecek kaynakları da karşıma çıkabilir.
aynı zamanda takip edilecek bir şey de sunuyor.
ya da yaşanacak yerler.
Ne yazık ki yine haklılar.
Staj yapma imkanı yakalıyorlar.
Bir de Dixon kalem şirketi var.
Sosyal medya da büyük rol oynuyor.
Yelkenli tasarlamayı da seviyorum.
Uzay aynı zamanda eğitim araştırma, astronomi
sonsuz bir ilham kaynağıdır.
matematik ve yazım testleri de dâhil.
yine yoğun dozda eleştiri olan bir filmdi aslında
çünkü o da halktan birisiydi
mahalledeki abiler ablalar da oynardı
yarasaların da direnci yüksek
Günümüzde yine bu da vardır