Translation of "Орехи" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Орехи" in a sentence and their turkish translations:

- Белки любят орехи.
- Белкам нравятся орехи.

- Sincaplar fındıkları sever.
- Sincaplar fındıklardan hoşlanır.

Орехи питательны.

Fındık besleyicidir.

- Белка ест лесные орехи.
- Белки едят лесные орехи.

Sincaplar fındık yer.

Белка собирала орехи.

Sincap fındık toplamayla meşguldü.

Может содержать орехи.

Sert kabuklu meyveler içerebilir.

Мэри любит орехи.

Mary fındık sever.

Думаю, орехи испортились.

Sanırım fındıklar acılaşmış.

Том любит орехи.

Tom fındığı sever.

Они собирают орехи.

Onlar fındık topluyorlar.

Я люблю орехи.

Cevizi severim.

Белки любят есть орехи.

Sincaplar fındık yemeyi sever.

Я люблю миндальные орехи.

Bademleri severim.

Белка съела все орехи.

Sincap bütün çerezi yedi.

Гости съели все орехи.

Konuklar bütün çerezi yedi.

У Тома аллергия на орехи.

Tom'un ağaç yemişine karşı alerjisi var.

В этом печенье есть орехи?

Bu kurabiyelerde fındık var mı?

«Эти кедровые орехи бесподобны», — сказала белка.

Sincap, bu çam fıstıkları lezzetli dedi.

Лесные орехи собирают в середине осени.

Fındık sonbaharın ortasında hasat edilir.

Том говорит, что ему нельзя орехи.

Tom fındık yiyemeyeceğini söylüyor.

- Белка съела лесные орехи.
- Белка съела фундук.

- Sincap fındık yedi.
- Sincap, fındıkları yedi.

У тебя есть чем расколоть эти орехи?

Bu fındıkları kıracak bir şeyin var mı?

Чтобы перекусить, она ест фрукты или орехи.

Aperitif olarak meyve ve fındık yer.

И иногда они прячут орехи у основания дерева.

Bazen zulalarını... ...bir ağacın dibine saklarlar.

Белка закрыла глаза и начала считать лесные орехи.

Sincap gözlerini kapattı ve fındıkları saymaya başladı.

В одном кармане овёс, в другом лесные орехи.

Bir çantada yulaf, diğerlerinde fındık var.

По рецепту были орехи, но я их не положил, потому что у Делии на них аллергия.

Delia'nın alerjisi olduğu için tariften fındığı çıkardım.