Translation of "Falam" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Falam" in a sentence and their turkish translations:

- Elas falam espanhol.
- Eles falam espanhol.

Onlar İspanyolca konuşurlar.

- Eles falam rápido.
- Elas falam rápido.

Onlar hızlı bir şekilde konuşuyorlar.

- Eles falam demais.
- Elas falam demais.

Onlar çok fazla konuşur.

- Elas falam de nós.
- Eles falam da gente.

Onlar bizim hakkımızda konuşuyorlar.

- Eles não falam francês.
- Elas não falam francês.

- Onlar Fransızca konuşmuyorlar.
- Onlar Fransızca konuşmaz.

Vocês falam alemão?

Almanca konuşur musunuz?

Flores não falam.

Çiçekler konuşmaz.

Elas falam rápido.

Onlar hızlı konuşuyorlar.

As plantas falam?

Bitkiler konuşabilir mi?

- Você fala francês, não fala?
- Vocês falam francês, não falam?

Fransızca konuşursun, değil mi?

Os marcianos falam inglês?

Marslılar İngilizce konuşurlar mı?

Eles não falam espanhol.

Onlar İspanyolca konuşmuyor.

Todos vocês falam francês?

Hepiniz Fransızca konuşuyor musunuz?

Em Singapura falam inglês.

Singapur'da İngilizce konuşulur.

Eles falam muito rápido.

Onlar çok hızlı konuşuyorlar.

Os animais não falam.

Hayvanlar konuşamaz.

Todos eles falam francês.

Onların hepsi Fransızca konuşuyor.

- Odeio pessoas que falam assim.
- Detesto pessoas que falam desse jeito.

O biçimde konuşan insanlardan nefret ederim.

- Você fala francês, certo?
- Vocês falam francês, certo?
- Você fala francês, não fala?
- Vocês falam francês, não falam?

Fransızca konuşursun, değil mi?

- Eu tenho três amigas que falam francês.
- Eu tenho três amigos que falam francês.
- Tenho três amigas que falam francês.
- Tenho três amigos que falam francês.

Fransızca konuşabilen üç arkadaşım var.

- Tenho muitos amigos que falam esperanto.
- Tenho muitas amigas que falam esperanto.

Esperanto konuşan birçok arkadaşım var.

- Você tem empregados que falam japonês?
- Vocês têm empregados que falam japonês?

Japonca konuşabilen çalışanlarınız var mı?

- Poucas pessoas falam a minha língua.
- Poucas pessoas falam o meu idioma.

Çok az insan dilimi konuşuyor.

- Você fala alemão, não é?
- Vocês falam alemão, não é?
- Você fala alemão, não fala?
- Vocês falam alemão, não falam?

Almanca konuşuyorsun, değil mi?

Por que não falam comigo?

Onlar niçin benimle konuşmuyorlar?

Meus pais não falam inglês.

- Anne babam İngilizce konuşmuyor.
- Anne babam İngilizce bilmiyor.

Os seus filhos falam francês?

Çocukların Fransızca konuşur mu?

Os seus pais falam francês?

Ebeveynlerin Fransızca konuşur mu?

Os sonhos falam a verdade.

Düşler gerçeği konuşur.

- Vocês falam.
- Vós falais.
- Falais.

- Siz konuşuyorsunuz.
- Siz konuşursunuz.

Meus filhos não falam francês.

Çocuklarım Fransızca konuşmaz.

Eles falam duas línguas estrangeiras.

Onlar iki tane yabancı dil konuşurlar.

As mulheres falam sem parar.

Kadınlar durmaksızın konuşur.

Eles falam francês na Austrália?

Onlar Avustralya'da Fransızca mı konuşuyorlar?

- Alguns amigos meus falam bem inglês.
- Alguns dos meus amigos falam bem o inglês.
- Alguns de meus amigos falam bem o inglês.

- Arkadaşlarımdan bazıları İngilizceyi iyi konuşabilir.
- Bazı arkadaşlarım iyi İngilizce konuşurlar.

- Tom e Maria se falam em inglês.
- Tom e Mary se falam em inglês.

Tom ve Mary birbirleriyle İngilizce konuşuyorlar.

Um bilhão de pessoas falam inglês.

Bir milyar kişi İngilizce konuşur.

Todos sempre falam bem de Tom.

Herkes Tom'dan her zaman iyi şekilde bahseder.

- Você fala demais.
- Vocês falam demais.

Çok fazla konuşuyorsun.

Na Espanha falam-se várias línguas.

İspanya'da birçok dil konuşulur.

- Vocês falam turco?
- Você fala turco?

- Türkçe konuşuyor musun?
- Türkçe konuşur musunuz?

Muitos de vocês falam francês, certo?

Çoğunuz Fransızca konuşuyor değil mi?

As cores falam todas as línguas.

Renkler tüm dilleri konuşuyor.

Muitas pessoas na África falam francês.

Afrika'daki birçok millet Fransızca konuşuyor.

Todos os meus filhos falam Francês.

Bütün çocuklarım Fransızca konuşabilir.

- Você fala francês?
- Vocês falam francês?
- O senhor fala francês?
- A senhora fala francês?
- Os senhores falam francês?
- As senhoras falam francês?
- Você sabe francês?

Fransızca biliyor musun?

- Homens falam sobre mulheres o tempo todo.
- Os homens falam sobre as mulheres o tempo todo.

Erkekler her zaman kadınlar hakkında konuşur.

- Falam holandês?
- Você fala holandês?
- Vocês falam holandês?
- O senhor fala holandês?
- A senhora fala holandês?

Hollandaca konuşur musunuz?

- O senhor fala Italiano?
- A senhora fala Italiano?
- Os senhores falam Italiano?
- As senhoras falam Italiano?

İtalyanca konuşur musunuz?

Quando essas pessoas falam, você pode dizer

o insanlar konuştuğunda şunu diyebilin

Os romenos da Transilvânia falam muito lentamente.

Transilvanyalı Romenler çok yavaş konuşurlar.

Muitos habitantes dos Estados Unidos falam espanhol.

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki birçok sakinler İspanyolca konuşurlar.

Eles falam rápido demais para eu entender.

Benim anlayamayacağım kadar çok hızlı konuştular.

Ações falam mais alto do que palavras.

- Söze bakılmaz, işe bakılır.
- Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.

Sobre a Terra falam-se muitas línguas.

Dünya üzerinde birçok dil konuşulur.

Os meus filhos ainda não falam francês.

Çocuklarım henüz Fransızca konuşmuyor.

Não confio em pessoas que falam demais.

- Ben geveze insanlara güvenmiyorum.
- Konuşkan insanlara güvenmiyorum.

Os incompetentes são os que mais falam.

Beceriksiz insanlar en çok konuşan kişilerdir.

- Eles sabem falar espanhol.
- Elas falam espanhol.

- Onlar İspanyolca konuşabilir.
- Onlar İspanyolca konuşabilirler.

As pessoas dos Estados Unidos falam inglês.

Birleşik Devletler halkı İngilizce konuşur.

Eu tenho vários amigos que falam francês.

Fransızca konuşabilen birkaç arkadaşım var.

Os fatos, os números falam por si.

Gerçekler ve rakamlar kendileri için konuşur.

- Você fala italiano?
- Você fala Italiano?
- Tu falas Italiano?
- Vocês falam Italiano?
- O senhor fala Italiano?
- A senhora fala Italiano?
- Os senhores falam Italiano?
- As senhoras falam Italiano?

- İtalyanca konuşuyor musun?
- İtalyanca konuşur musunuz?

- Tom e Mary não falam francês em casa.
- O Tom e a Mary não falam francês em casa.

Tom ve Mary evde Fransızca konuşmazlar.

Seus alunos falam mal dele sem ele saber.

Onun öğrencileri onun arkasından onun hakkında kötü konuşuyor.

- Você fala Toki Pona?
- Vocês falam Toki Pona?

Toki Pona konuşuyor musun?

- Você não fala francês?
- Vocês não falam francês?

- Fransızca konuşmuyor musunuz?
- Fransızca konuşamıyor musunuz?

- Você fala russo?
- Vocês falam russo?
- Falas russo?

Rusça biliyor musunuz?

Nem o Tom nem a Mary falam espanhol.

Ne Tom ne de Mary İspanyolca konuşur.

Tanto o Tom quanto a Mary falam francês?

Hem Tom hem de Mary Fransızca konuşabiliyor mu?

Os filhos de Tom falam francês com perfeição.

Tom'un çocukları Fransızcayı mükemmel şekilde konuşuyor.

Um fala Inglês, e os outros falam Japonês.

Biri İngilizce konuşur ve diğeri Japonca konuşur.

Tom e Mary falam francês todos os dias.

Tom ve Mary her gün Fransızca konuşur.

- Tom e Maria só falam francês com seus filhos.
- Tom e Maria só falam com seus filhos em francês.

Tom ve Mary çocuklarıyla yalnızca fransızca konuşur.

- O Tom e a Mary geralmente falam francês entre si.
- O Tom e a Mary normalmente falam francês entre si.
- O Tom e a Mary geralmente falam em francês entre si.
- O Tom e a Mary normalmente falam em francês entre si.

Tom ve Mary birbirleriyle genellikle Fransızca konuşurlar.

As pessoas falam sobre suas relações de interesse novamente

insanların yine çıkar ilişkilerini bunları anlattı

Eu me pergunto em que idiomas os aliens falam.

Uzaylıların hangi dili konuşacaklarını merak ediyorum.

Os meninos não gostam de garotas que falam muito.

Oğlanlar çok fazla konuşan kızları sevmezler.

Alguns dos alunos do Tom falam francês muito bem.

Tom'un öğrencilerinden bazıları çok iyi şekilde Fransızca konuşur.

Setenta porcento dos britânicos não falam um segundo idioma.

İngiliz halkının yüzde yetmişi ikinci bir dil konuşamaz.

As pessoas falam, mesmo sem ter nada que dizer.

İnsanlar söyleyecek bir şeyleri olmamasına rağmen konuşurlar.

Sobre o que você e o Tom normalmente falam?

Sen ve Tom genellikle ne hakkında konuşursunuz?

- Você fala macedônio?
- Vocês falam macedônio?
- Você fala Macedônio?

- Makedonca konuşuyor musunuz?
- Makedonca konuşabilir misin?

As pessoas nem sempre falam através de frases completas.

İnsanlar her zaman tam cümlelerle konuşmaz.

- Todos falam bem dele.
- Todo mundo fala bem dele.

Ondan herkes övgüyle bahseder.

- Falam holandês?
- Você fala holandês?
- Vocês falam holandês?
- O senhor fala holandês?
- A senhora fala holandês?
- Falas holandês?
- Tu sabes falar holandês?

Hollandaca konuşur musun?

- Não sou adivinha, mas sei o que todos falam de mim.
- Não sou adivinho, mas sei o que todos falam de mim.

Ben bir büyücü değilim ama herkesin benim hakkımda ne söylediğini biliyorum.

- Algumas mulheres falam de todos os seus problemas para suas cabeleireiras.
- Algumas mulheres falam de todos os seus problemas para seus cabeleireiros.

Bazı kadınlar kuaförlerine bütün dertlerini anlatır.

- O Tom e a Mary geralmente falam em francês entre si.
- O Tom e a Mary normalmente falam em francês entre si.

Tom ve Mary birbirleriyle genellikle Fransızca konuşurlar.

Não há muitas pessoas que falam alemão no meu país.

Benim ülkemde Almanca konuşan çok insan yok.

- Você fala alemão ou inglês?
- Vocês falam alemão ou inglês?

Almanca veya İngilizce konuşur musun?

- Os seus filhos sabem francês?
- Os seus filhos falam francês?

Çocukların Fransızca bilir mi?

As pessoas que sempre falam de si mesmas me aborrecem.

Kendileri hakkında konuşan insanlar beni her zaman sıkar.

- Todos falam bem dela.
- Todo o mundo fala bem dela.

- Herkes ondan iyi şekilde bahseder.
- Herkes onun hakkında iyi şeyler söylüyor.
- Herkes onun hakkında iyi konuşur.

Hoje a Alemanha é diferente; não só pessoas brancas falam alemão.

Bugün Almanya farklı; sadece beyaz insanlar Almanca konuşmuyor.

Quase todas as ex-esposas de Tom ainda falam com ele.

Tom'un eski eşlerinin neredeyse hepsi kendisiyle hâlâ konuşuyor.

Tom não se importa com o que os outros falam dele.

Diğer insanların onun hakkında ne söylediği Tom'un umurunda değil.