Examples of using "Przyzwyczajony" in a sentence and their turkish translations:
O, seyahat etmeye alışkındır.
- O uzun mesafe yürümeye alışkın.
- Uzun mesafeleri yürümeye alışkındır.
Uzun mesafeleri yürümeye alışkın değilim.
Çadırda yatmaya alışkınım.
Zor işe alışkın değilim.
Tom bunu yapmaya alışkın olduğunu söyledi.
Herkesin önünde konuşmaya alışkın olmadığını söyledi.
Ben hâlâ bir kask giymeye alışkın değilim.
Tom sol direksiyonlu araba sürmeye alışkın değildir.
Tom'un bana her zaman bağırmasına alışkınım.
Ben beni sevmeyen insanlara oldukça alışkınım.
Musluk suyu içmeye alışkın değilim.
Çeşmeden su içmeye alışık değilim.