Examples of using "Oraz" in a sentence and their turkish translations:
ve bol bol zaman.
güdülerine dayanan refleksleriniz.
sonrasında yaşayan en yakın akrabalarını,
Standart ve İleri Matematik dersi alan
Bir de iki parmaklı tembel hayvanlar var.
ve kıyı boyunca yiyecek kaynakları da karşıma çıkabilir.
yaşam ve ölüm gibi.
etçil veyahut otçul sürüngenler --
Uyku grubu ve uyku yoksunu grubu.
ve bu kırılgan ekosistemi koruyor.
çünk mikrodalgalar veya radar
Zaman yalanın yanı sıra gerçeği de ortaya koyar.
ve 4 milyon ton sülfür dioksit salındı.
ve sülfür dioksit salınımı 20 milyon ton.
ve su kaynatma şekilleri tamamen aynı.
Sel kurbanlarına yiyecek ve giyecek sağladık.
aynı zamanda arzulara -- evet, arzulara -- hayallere ve tutkulara da cevap verir.
ve sonuçlarıyla yaşayan insanların hikayeleri.
ve bugün burada sizlerle konuşuyor olmak--
Benjamin Franklin, Amerikalı bir devlet adamı ve mucitti.
Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bir anne kutup ayısı ile iki yavrusunu tespit ediyor.
ve dünyanın her yerindeki bu hastalıktan etkilenen insanlardan.
Korkunç avcılar, pusu kuran yırtıcılar ve zehirli katiller taç için yarışacak.
Hartlepool,whitby ve Scarborough kentlerini topa tutup 100 den fazla sivil öldürürür
Kan, çaba, gözyaşı ve terden başka verebilecek hiçbir şeyim yok.
Korece kelime hazinesi üç bileşenden oluşur, yerli sözcükler, Çince-Korece sözcükler ve ödünç sözcükler.
Yaşamlarımızı büyük sevgiden ve derin kederden daha yoğun bir şekilde yaşamayız.
Fakat burada, uzak akrabalarla birbirine tamamen yabancı olanlar yıldızların altında su içip yıkanıyor.
Sadece iki şey sonsuzdur, evren ve insanoğlunun aptallığı, ve ben ilkinden emin değilim.
Tom elmalı tartı ve kahve demliğini masaya koydu.
- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve kardeşlik ruhu içinde birbirlerine karşı hareket etmelidirler.