Examples of using "않다는" in a sentence and their turkish translations:
Gerekli değildi.
Muhtemelen fazla oksijen olmadığından.
Ama bunun mümkün olmadığını biliyordum.
o da bu ilişkinin sadece bana bağlı olmadığı.
Temelin tutmayışına şaşırmalı mıyız?
nefret dolu olan biz değil, onlarmış gibi...
çünkü UV ışınlarının güvenli olmadığını herkes biliyor.
Fakat bunun her zaman böyle olmadığını da öğrendim.
bu etkinliklerin yeterli olmadığının farkına varıyorum.
Biz doğuştan iyiyiz, onlar değil,
Tek sorun şu ki Büyük Kanyon pek ulaşılır değil.
denesem de en sonunda yapamadığım şeyler benim için sorun değil
Halatla inmek iyi olur, hemen oraya ineriz. Kötü yanı, halatı bağlayacak pek bir şeyin olmaması.