Translation of "시간이" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "시간이" in a sentence and their turkish translations:

시간이 없습니다.

Zaman azalıyor.

시간이 있다면

Bu sırada, yükselen Asyalı orta sınıfı

시간이 없대요.

Zamanları yok.

자, 시간이 늦었네요

Pekâlâ, geç oluyor.

12년이라는 시간이 흘렀습니다.

12 yıl geçti.

시간이 좀 걸렸어요.

Elbette zaman aldı --

치유하는데도 시간이 필요합니다.

İyileşme de ayrıca zaman alıyor.

가사 노동에 소비되는 시간이

hayatımızın ev işine adadığımız kısmı

시간이 지남에 따라 벽면에 흩어졌죠.

ışığın yansımaları.

잊지 마세요 시간이 흐르고 있습니다

Unutmayın, zaman geçiyor.

20년보다 더 많은 시간이 지난

Yirmi yıldan uzun bir süre sonra,

벽을 함께 칠할 시간이 찾아왔어요.

zaman duvarları boyama zamanı.

‎먹을 것은 많은데 ‎시간이 빠듯합니다

Yiyecek çok... ...zaman az.

‎암컷에겐 수컷이랑 ‎놀아날 시간이 없습니다

Ama dişinin gönül eğlendirmeye vakti yok.

시간이 흐르면서 전 유사점을 찾았습니다.

ve zamanla, hem ekranda hem de ekran haricinde

‎저는 잠수 시간이 꽤 오래돼서

Uzun süredir su altında olduğumdan,

이런 사막의 더위 속에선 시간이 중요합니다

Bu çöl sıcağında, zaman çok önemlidir.

수면 시간이 짧을수록, 인생도 그만큼 짧아집니다.

Basit bir gerçek var:

엘 카피탄 프리솔로를 위한 시간이 왔습니다.

El Cap'e solo tırmanış zamanıydı.

실질적이고 체계적인 변화는 시간이 걸린다는 겁니다.

gerçek, sistematik değişim zaman alıyor

‎녀석들이 걸은 지 ‎네 시간이 넘었습니다

Dört saati aşkın süredir yürüyorlar.

대신 시간이 조금 더 걸리긴 하겠죠.

En fazla biraz daha uzun sürer.

농장에서 공장으로 넘어가는데 100년의 시간이 걸렸습니다.

Çiftliklerden fabrikalara taşınmak için yüz yılımız,

하지만 그 시간이 지나면, 그런 감정들은 가라앉고,

Ama daha sonra işler düzeliyormuş

하지만 이런 충돌의 해결책을 찾을 시간이 없다보니

Ancak, saldırılara çözüm bulmak için vakit daralıyor,

VV: 아닙니다. 아래에서 보내는 시간이 꽤 깁니다.

VV: Hayır, aslında bayağı vakit geçiriyoruz.

그 시간이 좋았다면 첫 번째 데이트을 잡으세요.

Eğer tanışma harikaysa ilk randevunuzu ayarlarsınız.

‎낮 시간이 길어지고 ‎어둠은 빛에 길을 내줍니다

...günler uzar ve karanlık yerini aydınlığa bırakır.

반에 아이디어를 발표하기 위해 3분의 시간이 주어집니다.

Ve bir fikri sınıfa sunmadan önce yaklaşık üç dakikaları var.

10년 전만 해도 우리에게 시간이 더 남아있다고 생각했습니다.

Daha önceleri daha çok zamanımız var sanırdık.

하지만 물을 가지러 가는 데 시간이 걸릴 겁니다

ama geri dönüp suyu getirmek biraz zaman alacaktır.

잊지 마세요 시간이 흐르고 있습니다 아니면 덫을 놓을까요?

Ne yapacağız? Ultraviyole ışıkla mı avlanacağız? Yoksa bir tuzak mı yapacağız?

하지만 이것을 입 밖에 내기까진 많은 시간이 걸렸습니다.

Sadece o sözcükleri söyleyebilmek yıllarımı aldı.

우리는 70년 이상이 지나고 나서 알아볼 시간이 없습니다.

Bunu idrak etmek için önümüzde 70 yıl ve fazlası yok.

‎그러다 보면 10~15분 정도 ‎아름다운 시간이 찾아옵니다

Sonrasında 10, 15 dakika süren güzel bir zaman aralığı yakalıyorsun.

그리고 마침내 그 시간이 지나가면 저는 녹초가 됩니다.

En sonunda, aşabildiğimde, çok yorgun oluyorum.

이 정글의 더위에서 약품은 오래가지 않습니다 따라서 시간이 중요하죠

İlaçlar bu orman sıcağında uzun süre dayanmaz. Yani, vakit çok önemli.

시간이 얼마나 걸리든 한 번에 한 명씩 보석시킬 겁니다.

ne kadar sürerse, her seferinde bir kefalet

사람들이 유머를 사용하지 않는 마지막 이유는 시간이 없기 때문이에요.

Son neden ise, insanların zamanlarının olmadığını söylemeleri.

수색 구조 작업 중이란 걸 잊지 마세요 즉, 시간이 생명이죠

Unutmayın, bir arama kurtarma görevindeyiz. Yani zaman çok önemli.

개인 차원의 일들이 시간이 지나며 세계적으로 영향을 미치게 되는 거죠.

Dünya genelinde ve zaman içerisinde bireysel seviyede neler oluyor?

여러분은 깨어있는 1/3의 시간을 좀 더 즐겁게 보낼 시간이 없나요?

Yetişkinlikteki uyanık yaşamın üçte birini daha eğlenceli yapmak için zaman yok mu?

하지만 전갈 한 마리 찾자고 이 넓은 사막을 수색하기엔 시간이 오래 걸리겠죠

Ama devasa çöl arazisinde bir akrep aramak çok uzun sürebilir.