Translation of "비슷한" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "비슷한" in a sentence and their turkish translations:

북아메리카에는, 비슷한 작업을 실시하는

Kuzey Amerika boyunca buna benzer şeyler yapan

제 것과 비슷한 전자 신분증으로

Ve bu saydıklarımın hepsini

비슷한 사회적 배경의 아이들을 관찰했고

benzer arka planı olan çocuklar seçildi.

침식과 그 비슷한 것들 때문입니다.

emsalsiz oranlarda azalma yaşanıyor.

덴마크와 네덜란드는 비슷한 시스템을 도입했습니다.

Danimarka ve Hollanda da, benzer sistemleri hizmete koydu.

물론 이 연구나 비슷한 연구들은 작고

Şüphesiz bu ve benzer çalışmalar küçük

비슷한 방식으로 행동하는 사람들을 사전에 예방해서

başkalarının benzer şekillerde davranmasını önlemek

‎사향 비슷한 냄새를 남겨 ‎영역을 표시하죠

Ağır kokularını etrafa sürerek sınır belirliyorlar.

새로 왔거나 비슷한 사람이 없어서 혼자거나

Eğer biri yeni, odadaki tek kişi

‎남아프리카의 전문 사냥꾼들과도 ‎비슷한 일이 있었죠

Usta San izcileriyle yaşadığım o inanılmaz deneyimden sonra

우리의 뇌는 비슷한 방법으로 모든 스트레스를 처리합니다.

Beynimiz stresi benzer ve asli şekilde işliyor.

우리는 비슷한 의식, 관행과 행동들을 만들어 냈어요.

Dünyanın neresinde olursak olalım,

비슷한 사람들이 서로 어울린다는 동종선호의 이론이 대중매체나

Popüler medya ve girişim sermayesi literatüründeki yaygınlığını düşünerek

대부분의 사람들이 비슷한 답을 할 거라 생각해요.

Korkarım bu pek çoğumuzun vereceği türden bir cevap.

좀 지난 후에 또 비슷한 일을 경험하게 되었습니다.

Bir süre sonra aklıma bir şey geldi.

두세 살 정도의 비슷한 나이로 보이는 어린 소녀였어요.

Yaklaşık iki üç yaşlarında o küçük kız ile aynı yaşlarda

마치 그 비행기에서 떨어질 때와 비슷한 감정을 느낍니다.

O uçaktan atlıyormuşum gibi hissediyorum.

내가 산 것과 비슷한 물건을 더 많이 보여주는

Hani şu hedef kitle düzeneğinde

주변에 비슷한 사람 없이 혼자인 사람이 있을 때

Eğer odada tek başına birini görürseniz

정책 입안자들은 영국과 독일과 비슷한 시스템을 연구했고, 적용했습니다.

Siyasetçiler benzer sistemleri İngiltere ve Almanya’da incelediler ve daha sonra benimsediler.

15년간 집권하면서 현재 에르도안 대통령과 비슷한 권력을 누렸죠

Görevdeki 15 yılı boyunca Erdoğan ile benzer güçleri elinde tutmuştur.

저에 대해선 잘 알지도 못하면서 왜 저와 비슷한 사람들을

ve benim gibi insanlardan neden nefret ettiklerini anlamaya çalışacaktım

모든 암컷이 거의 비슷한 주파수로 날개를 움직이는 것을 발견했네요.

Dikkat ettin mi, tüm dişiler kabaca aynı frekansa sahipler.

이의 분포는 남자와 여자 사이에서 꽤나 비슷한 것이라는 겁니다.

kadın ve erkeklerde oldukça benzediğini söyleyebilirim.

우리가 보는 성공 공식이라고 생각되는 비슷한 것도 갖고 있지 못 했습니다.

başarının tarifi için değerlendirdiğimiz hiçbir şeye sahip değillerdi.