Translation of "‎지금" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "‎지금" in a sentence and their turkish translations:

지금 어디세요?

Nereden arıyorsun?

왜냐하면 우리는 지금

Çünkü şimdi olduğumuz yer

바로 지금 우리처럼요

Ve biz de böyle yapacağız.

지금 생명선이 필요합니다.

onların bugün bir yaşam sanşına ihtiyacı var.

전 지금 의기소침해요.

"kendimi kötü hissediyorum"

25년이 지난 지금

Şimdi ise, 25 sene sonra,

지금 실제로 일어나고 있으니까요.

Bu, şimdi bir gerçek.

바로 지금 시작해야 하고

İş burada başlıyor.

만약 지금 추세가 계속된다면

Eğer şu anki durum aynen devam ederse

아예 지금 당장 만들어볼까요?

Aslında, hadi şu an yapmaya başlayın.

[지금 당장이라도 올라 타 봐]

Her gün çıkabilirsiniz

좋아요, 그럼 지금 당장은 어떡할까요?

Tamam, peki ya şu an?

제가 지금 알려드리려고 하는 것은

Size anlatacağım hikaye,

제가 지금 알게 된 것은

Şu an anladığım

지금 짧게 답을 드린다면 이렇습니다.

Şu anda verilebilecek en kısa cevap ise

지금 보고 있는 모든 것은

Şimdi gördüğümüz her şey

후송이 필요하다 알았다, 지금 간다!

Alınmam gerekecek. Merhaba. Tamam, geliyoruz.

지금 저는 면역 반응을 변화시켜

Bağışıklık tepkimizi değiştirerek

지금 바로 그 일을 떠올려보세요.

şimdi sizden, kendinizi bu şekilde hayal etmenizi isteyeceğim.

‎지금 만날 생물은 낮과 어울립니다

Burada, gündüzle özdeşleştirdiğimiz yaratıklar var.

지금 가장 급한 것은 비품입니다.

Şu anda öncelikli ihtiyacımız mobilyalar.

제가 지금 휠체어에 앉아 있는 이유죠.

bu yüzden tekerlekli sandalye kullanıyorum.

지금 하려는 건 간단한 감아 매기입니다

Yapacağım şey, basit bir kazık bağı.

알았다, 지금 간다 고맙다, 통신 끝

Anlaşıldı. Hemen hallediyoruz. Teşekkürler. Tamam.

지금 우리가 하고 있는 게 최선일까요?

Geldiğimiz en iyi sonuç bu mu?

여러분이 보시다시피 지금 음역이 상당히 다양하고

MB: Ses aralığı son derece geniş,

지금 몸에 붙여둔 반창고 크기의 패치로는

Şu an hayati sinyallerimi canlı yayın yapan,

그게 지금 우리가 해야 할 같습니다.

Bunu yapmak bize düşmüş görünüyordu.

지금 해저 약광층은 위기에 처해있기 때문이죠.

çünkü alacakaranlık bölgesi tehdit altında.

이런 시스템은 지금 우리 삶에 함께하죠.

Bence bu sistemler aramızda yaşıyor ve çalışıyor.

지금 방금 드린 말들이 어떻게 다가오셨나요?

Bu şekilde bir konuşma sizi nasıl hisettirdi?

"피고, 지금 당장은 발언권을 못 드립니다.

"Sizi, şimdi konuşturmayacağım.

지금 한 회사의 CEO로 바뀐 과정에 대해서요.

ve şimdi CEO olmuş.

그게 없었다면 우린 지금 여기 없을지도 모릅니다.

o olmasaydı şu an burada olmayabilirdik.

만약 지금 경제 시스템이 마음에 들지 않으면

Madem ekonomik sistemden bu kadar rahatsızsın

지금 우리의 시대는, 미래를 위한 인공지능의 기초입니다.

Bizim zamanımızda şimdi, yarının yapay zekâsını şekillendiriyoruz.

저는 지금 스위스 알프스의 장관을 내려다보고 있습니다!

Şu anda muhteşem İsviçre Alpleri'nin üzerinde uçuyorum!

지금 제가 있는 곳은 스위스 알프스 상공입니다

Şu anda İsviçre Alpleri'nin üzerinde uçuyorum.

전 지금 방수 주머니를 구명조끼처럼 쓰려고 합니다

Yapmaya çalıştığım şey, bunu can yeleği gibi kullanmak.

"우리가 지금 칠하고 있는 이 공장 말이야.

“Boyadığımız duvarları görüyor musunuz?

지금 경영 지침에 따르면 CEO는 이사회에 보고하죠.

Şu andaki kitaba göre CEO’lar yalnızca yönetim kurullarına sorumludur.

맞아요, 지금 톰이 하고 있는 것과 같죠.

Ve Tom bu sesi çıkardığında böyle gözüküyor.

지금 그분은 경추 간판 목디스크로 인한 탈출증으로,

Boyun fıtığı vardı

지금 TED 방청객들에게 설 명 좀 해줘.

ES: Peki Cohh, acaba buradaki TED seyircisiyle

커, 지금 채팅창에서 무슨 이야기 하는 거야?

ES: Yani Cohh, şuanda sohbette ne dönüyor?

제가 대답했지요, "우린 지금 어떤 상황인지도 몰라요

Benim cevabım buydu: "Bunun ne olduğunu bile bilmiyoruz,

우리가 지금 여기 존재할 수 있는 것은

Burada olma yetisine sahibiz

‎지금 같은 재충전의 기회를 ‎놓칠 수는 없습니다

...midesini doldurma fırsatına karşı koyamıyor.

글쎄요, 여러분이 지금 그 해결책을 지니고 계십니다.

Bir kısmınız çözümü bugün yanınızda taşıyorsunuz:

하지만 우리가 지금 시점에 직면한 과제는 시간입니다.

Bu kez karşılaştığımız zorluk ise günümüze mahsus.

지금 들으면 매우 구식이라고 느낄 법 하죠.

Bu sorular şimdileri biraz demode gelir.

"지금 스위스 한 호화로운 호텔에서 아침 식사중

"İsviçre'de havalı bir otelde kahvaltıdayım ve masadan

지금 상황은 매우 예측할 수 없는 냉전이다.

Bölgedeki Soğuk Savaş, asla öngörülemeyecek bir hal almış durumda.

지금 여러분앞에 서있는 저는 꽤 보기 드문 사람입니다.

şu anda oldukça nadir bir şeye bakıyorsunuz.

지금 이들은 최대한 인도적으로 기술에 접근하고 있다고 주장하지만

Sonuçta, ortaklarını memnun etmek için

그리고 지금 느끼고 있는 이 감정을 알 겁니다.

Şuan hissettiğiniz şey,

우리는 지금 이산화탄소 레벨이 치솟는 것을 보고 있습니다.

Karbondioksit seviyesinde yükselme görüyoruz,

"지금 당장 여기 오세요. 이 여자가 테이저건에 맞았어요."

"Şimdi bana gel. Bu kadın az önce elektrik şoku verildi."

즉 지금 우리가 무엇을 하는 가는 전적으로 영향을 끼칠테니까요.

Bunun anlamı, şu anda yaptığımız şey gelecekte olacak

지금 저는 생물학을 논하는 걸까요, 아니면 지질학을 논하는 걸까요?

Öyleyse biyoloji hakkında mı konuşuyorum yoksa jeoloji hakkında mı?

좋은 결정일 겁니다 지금 이 위쪽은 너무 뜨거워지고 있거든요

Bu muhtemelen iyi olur, yukarıda hava hava çok ısınmaya başlamıştı.

지금 세계는 이 문제를 해결할 수 있는 처지가 아닙니다.

Dünya bu eksiği kapatacak durumda değil.

지금 열심히 해야, 커서 성공한다는 식의 조언은 도움이 되지 않습니다.

para ödenmesi için çok çalışmasını söylemek epey zor.

야생의 식량은 늘 위험 요소가 있고 지금 우리는 곤경에 처했습니다

Vahşi doğada bir şey yemek her zaman risklidir ve şimdi başımız belada.

지금, 이 결과는 TechCrunch에서 출시되는 스타트업들 사이에서 꽤 설득력이 있지만

Bu sonuçlar TechCrunch'ta yer alan start-up'lar için oldukça ilgi uyandırıcı.

지금 TED에 와 있는데 천 명 정도 아는 사람들 모여있어.

ES: İşte buradayım, yakın dostlarımdan yaklaşık 1000 tanesiyle TED'de

저는 바로 지금 제가 열광하던 일을 할 수 있게 해주고

Aşırı derecede tutkulu olduğum çalışmamı sürdürmeme olanak sağlayan

지금 당장 관두고 싶은 것 한가지. 떠올려보세요. 그게 뭔진 모르겠지만

vazgeçmeye hazır olduğunuz bir şey, ne olabilir bilemem.

‎겨울을 무사히 나기 위해선 ‎지금 체중의 3분의 1만큼을 ‎더 불려야 하죠

Kışı atlatabilmek için vücut ağırlıklarını üçte bir arttırmaları gerek.

한국 회사들은 지금 존나 열일하고 있거든. 근데 1960년대를 생각하면 깜놀할 일이지.

Güney Koreli şirketler resmen parlıyor. Bu şaşırtıcı çünkü 1960'larda Güney Kore

니 인생의 전부가 바로 회사인거지. 그리고 우린 지금 한국에서 가장 큰 '재벌'에 대해

sizin için her şey demek. Güney Kore'deki en büyük ''CHAEBOL'' den

지금 비디오를 보는 너희들 중 적어도 하나 이상의 삼성 제품은 다 가지고 있다고 확신할 수 있어

anlamda. Siz bu videoyu izleyenler arasında eminim bir SAMSUNG, HYUNDAI ya da LG