Examples of using "어릴" in a sentence and their turkish translations:
bana çok küçük yaşta öğretilmişti
Gençken masum bir cesaretimiz olur,
bir çocukluk arkadaşımı,
Çocukken bunu hep yaparız.
Çoban hikâyeleri dinleyerek büyüdüm.
ve sanırım gençken çok fazla Jules Verne okumuşum,
Çocukluk arkadaşlarımın neredeyse hepsi ülkeyi terk etti.
Büyürken memleketimden ayrılacağımı hiç düşünmemiştim.
Birlikte bir geçmişimiz var, adın çok umut verici
Bir çocuk olarak devasa Atlantik Okyanusu'nun gücüyle yaşamak inanılmaz heyecanlıydı.