Examples of using "도시" in a sentence and their turkish translations:
Burada, şehircilik esnek bir durumdur.
kentteki okullara online bağlanıyorlar.
Tam, atmacanın şehirdeki evinin orta yerinde.
Venedik, İtalya Sular üzerinde yükselen şehir
tüm şehri kurmak için kumaş kullanılmış.
Ama bu şehirli çete ayakta.
Şehirler, insanlar, mimari gelip geçer
...şehirde farklı dünyalar canlanır.
Standart şehir mahkemesiydi, adaletin döner kapısıyla
Bu şehrin her yerinde Tesla'lar var.
Dünya'nın en büyük kara memelisi şehrin tam göbeğinden geçip gidiyor.
Çete, şehrin altını üstüne getiriyor.
Şehir ortamında refah seviyesi yükselen tek primatlar biz değiliz.
Parslarla ilgili tek bir olumlu şehir efsanesi aklıma gelmiyor.
...dişi lider, tüm kasabaya yayılmış sürüyle iletişim kurabilir.
Bu, Türkiye'nin daha liberal(solcu) kesimlerinde huzursuzluk yarattı.
geleceğin şehrini resmetmek için çok zaman harcadım.
Daha yumuşak kentsel sistemler yapabilir miyiz?
ne kadar çok şey öğrendiğimizi söyledim.
Ama daha gözü pek olanlar şehrin içlerine kadar giriyor.
Singapur şu anda dünyanın vahşi yaşama en dost şehirlerinden biri.
Mumbai gibi kent ormanlarındaki başıboş köpek, kedi ve tavukların, yani kolay lokmaların peşinde.