Translation of "‎거의" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "‎거의" in a sentence and their turkish translations:

거의 무료나 다름없었습니다.

Neredeyse ücretsiz sayılırdı.

‎거의 다 왔습니다

Çok az kaldı.

경사가 거의 수직이에요

Burası dik bir uçurum.

내면은 거의 같습니다.

İçerden, hepimiz aynıyız.

에스토니아에서는 관료조직을 거의 없앴습니다.

Kendini dijitalleştiren bir hükûmet olarak

마을에 거의 다 왔습니다

Köye çok yaklaştık.

흔적을 거의 남기지 않습니다.

arkada en ufak iz bırakmıyor.

박사과정을 거의 마칠 즈음에

Doktoramı bitirmek üzereyken,

‎거의 윤곽밖에 보이지 않죠

Biz en fazla silüet görürüz.

‎코끼리는 거의 보지 못합니다

Filler zar zor görebiliyor.

거의 300회의 게임에서 졌으며,

300'e yakın oyun kaybettim,

또한 많은 국가에는 음식이 거의

Birçok ülkede besleyici gıda yetiştirmeye çok az imkân veren veya hiç imkân vermeyen

선진국들에 사는 거의 대부분의 환자들은

Gelişmiş dünyanın kalanının çoğunda,

이견을 갖는 부분은 거의 없었죠.

üzerinde anlaşmadığımız pek bir şey yoktu.

거의 그 순간에 집중하라고 강요하는 거죠.

O anda kalmak için neredeyse zorlayıcı bir mekanizma.

그래도 끝이 보여요 거의 다 왔습니다

Sonunu görebiliyorum. Neredeyse vardık.

전 정부가 금고를 거의 거덜냈기 때문이죠.

çünkü önceki hükûmet gerçekten hazineyi boşaltmıştı.

한 때, 거의 1년 반 동안

Bir noktada, yaklaşık bir buçuk yıl boyunca,

미국의 경우 보다 거의 두 배입니다.

Neredeyse ABD nüfusunun iki katı.

‎아프리카 사바나에서는 ‎거의 초승달이 다 됐습니다

Ay, Afrika Savanı'nda neredeyse en karanlık evresinde.

‎두 살배기 새끼들은 ‎거의 다 자랐습니다

İki yaşındaki yavrular tam erişkinliğe yakın.

‎타란툴라의 감시망을 벗어날 ‎먹잇감은 거의 없습니다

Tarantulanın gözetleme düzeneğinden pek bir şey kaçmaz.

절대 포기하지 마세요 거의 다 왔습니다

Asla pes etmeyin, neredeyse geldik.

이번 국민투표는 거의 전적으로 온라인상에서 치러졌고

Bu referandum neredeyse tamamen internette gerçekleşti.

스몰렌스크의 성스러운 도시는 거의 다 파괴되었다.

Kutsal Smolensk şehri neredeyse yerlebir edilmiş.

‎저는 거의 즉각적으로 ‎이런 느낌을 받았죠

Bunu an be an hissedebiliyordum.

이건 거의 2천년 이상 된 오래된 마술입니다.

Bu, 2000 yıldan uzun süreyle, sihrin en eski numarası

거의 5%의 관상동맥 경화반 감소를 발견하였습니다.

koroner plak rahatsızlığı yaklaşık yüzde beş azalma gösterdi.

맞아요, 그녀는 요즘 거의 화제가 되지 않죠.

Kesinlikle, bugün neredeyse haber değeri yok.

하지만 우리는 이런 영향을 거의 인식하지 못합니다.

Ancak bunların çoğu bizlerin görebildiği olaylar değil.

그들은 거의 백 년 동안 바닷가재 수확량을

Neredeyse bir asırdır,

거의 매일 함께 울다 따로 울다 그랬어요.

Ya sadece o ya sadece ben ya da birlikte, her gün ağladık.

‎달이 이울어간다는 건 ‎빛이 거의 없단 뜻입니다

Küçülen Ay, çok az ışık anlamına gelir.

‎개구리의 작은 몸뚱이는 ‎열을 거의 만들어내지 못하죠

Küçük bedeni neredeyse hiç ısı üretmiyor.

‎이 재규어는 거의 두 살이 다 됐죠

Bu jaguar neredeyse iki yaşında.

‎거의 목격되지 않아서 ‎존재를 아는 사람이 드물죠

Nadiren görülürler. Varlıklarını çok az kişi bilir.

이 불리한 조건의 아이들이 거의 모든 수치에서

ve şimdi bu açıktır ki bu dezavantajlı çocukların

우리 삶의 거의 모든 부분이 측정되는 것 같습니다.

Görünüşe göre hayatımız boyunca karşılaştırılıyoruz,

그리고 우리를 대신해 답례를 거의 요구하지 않고 있습니다.

ve karşılığında bizim adımıza gittikçe daha azını istiyor.

이들은 거의 두 배 가까이 심장 문제를 겪었습니다.

Ayrıca kardiyak vaka oranı neredeyse iki katına çıktı,

제 어릴 적 친구들 거의 모두가 베네수엘라를 떠났고요.

Çocukluk arkadaşlarımın neredeyse hepsi ülkeyi terk etti.

거의 140kg에 육박하는 식인 맹수입니다 저를 발견하지 못했어요

140 kiloluk bir ölüm makinesi. Beni fark etmedi.

계속 가겠습니다 엠배라 마을에 거의 다 왔을 겁니다

Sonra devam edeceğiz. Embarra Köyü'ne yaklaşmış olmalıyız.

이런 환경에서 마른 땔감을 찾는 건 거의 불가능합니다

Bu durumda kuru ağaç bulmak neredeyse imkânsız.

‎하지만 여기 올라오면 ‎새끼를 지켜줄 성체가 거의 없죠

Ama bu tepede onu koruyacak pek yetişkin yok.

‎인간은 앞을 ‎거의 볼 수 없을 만큼 어둡죠

O kadar soluktur ki, biz neredeyse kör oluruz.

‎빽빽하게 들어선 나무 사이로 ‎바람은 거의 불지 않습니다

Yoğun şekilde iç içe geçmiş ağaçların arasında pek esinti yok.

‎문어는 굴 한구석에 자리 잡고 ‎거의 움직이지 않았거든요

Yuvanın en arkasında, pek hareket etmiyor.

이는 지구상의 거의 모든 사람들이 취약하다는 것을 의미합니다.

Yani neredeyse gezegendeki herkes hassas.

그래서 2016년 7월 군부는 쿠데타를 일으켰고 거의 성공했습니다

Temmuz 2016'da, bir darbe girişimi düzenlediler ve neredeyse başarıyorlardı.

거의 400명의 사람들이 제 웹사이트의 설문조사에 답해 주셨어요.

kendi web sayfamda bir çalışma yaptım, ve yaklaşık 400 kişi katıldı.

그리고 제 자신이 즐거움이 부족하다고 표현하는 적은 거의 없습니다.

ve kendimi eğlence seçeneklerinden yoksun görmüyorum.

할 수 있는 게 거의 없죠 구조 요청 말고는요

Kurtarma ekibi çağırmaktan başka çok az seçeneğiniz olacaktır.

어떨 땐 저도 '#커피대화' 만남을 이루기까지 거의 1년이 걸렸어요.

Bazen benim bir #dialoguecoffee görüşmesi ayarlamam yaklaşık bir yılımı aldı.

모든 암컷이 거의 비슷한 주파수로 날개를 움직이는 것을 발견했네요.

Dikkat ettin mi, tüm dişiler kabaca aynı frekansa sahipler.

자살을 포함하여 거의 절반에 가까운 감옥 내 사망 사건은

ve intihar dâhil, hapishanede gerçekleşen ölümlerin neredeyse yarısı

‎치타가 야간에 사냥할 수 있다고 ‎생각하는 사람은 거의 없었습니다

Çitaların karanlıkta avlanabileceğine çok az kişi inanırdı.

‎퓨마는 밤에도 볼 수 있지만 ‎과나코는 거의 보지 못합니다

Dişi puma görebiliyor. Guanako ise neredeyse kör.

‎이제 때가 됐습니다 ‎사람들은 거의 다 ‎잠자리에 든 시간이죠

Ancak şimdi... ...çoğu insan yataklarına yerleşince...

몇몇은 연합군의 세 군주가 있는 곳까지 거의 도달할 뻔했다.

Bazıları neredeyse üçlü Koalisyon hükümdarlarına kadar ulaştı.

우리는 독감과의 차이를 찾아냈을 때, 우리는 거의 마음을 가라앉힙니다.

Grip ile karşılaştırmaya başladığımızda, aslında biraz içimizi rahatlatıyoruz.

하지만 큰 고양잇과 동물은 대개 털에서 냄새가 거의 안 나죠

Ama büyük kedilerin kürklerinde nadiren koku bulunur.

거의 다 왔다고 생각했는데 가까이 가면 갑자기 뭐랄까... 또 멀어집니다

Burada olduğunu sanıyordum ama buraya gelince de daha uzakta gibi görünüyor.

공장은 지은 지가 너무 오래 돼서 거의 쓸모없다고 생각했나 봐요.

Fabrika o kadar eskiydi ki sahipleri fabrikanın değersiz olduğunu düşünüyordu.

금값의 거의 2배에 거래되는 코뿔소의 뿔은 암시장에서 거부하기 힘든 유혹이죠

Karaborsadaki finansal değeri altının yaklaşık iki misli olan gergedan boynuzu cezbedici olabiliyor.

거의 전 세계 8000명의 사람들이 제 친구 리스트에 이름을 올렸습니다.

Dünya geneli 8 bin kişi beyaz listemde.

그중 하나가 없이는 다른 분야들은 거의 또는 아무런 가치가 없었습니다.

Ve birisi olmadan diğerlerinin ya değeri yok ya da çok az var.

‎첫 번째 알들은 ‎거의 두 달 전에 산란되었고 ‎이제 부화하기 시작합니다

İlk yumurtalar yaklaşık iki ay önce bırakıldı. O yumurtalardan yavrular çıkmaya başladı.

‎알이 떨어진 뒤에 잡기 때문에 ‎매오징어의 개체 수에는 ‎영향이 거의 없죠

Yumurtalarını bıraktıktan sonra onları yakalayarak... ...çoğalmalarına pek engel olmazlar.

‎그리고 거의 제 몸만 한 ‎긴 혀를 이용해서 ‎달콤한 꿀을 깊숙이 핥아먹죠

Neredeyse vücutları kadar uzun dilleriyle derinlerdeki şekerli nektarı çekerler.

하지만 지도 제작가들은 세계지도에 뭔가를 표시를 이유 때문에 메르카르도를 쓰는 경우가 거의 없습니다.

Ancak, bir dünya haritasında bir şeyler göstermeye çalışırken kartograflar, Mercator'ı nadiren kullanıyorlar.

게다가, 한국 사람들의 권위와 계층에 대한 존중은 거의 종교적일 정도야. 그래서 아무도 회사를 차리고 싶어하지 않는거지.

Ayrıca, otoriteye ve hiyerarşiye olan saygıları neredeyse dinsel seviyede. Ve bu yüzden