Translation of "못합니다" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "못합니다" in a sentence and their turkish translations:

배우지 못합니다.

Öğrenemezler.

이것은 현명하지 못합니다.

Bu doğru değil.

다시 원래대로 돌아오지 못합니다.

asla bir araya getirilemez

잘 알지 못합니다. 이렇게요.

aynen bu şekilde elinizin içinden geçebiliyor.

‎코끼리는 거의 보지 못합니다

Filler zar zor görebiliyor.

시민들은 법적 지위를 보장 받지 못합니다.

halkın yasal bir duruş sergileme hakkı yok.

백만장자 CEO는 길거리의 사람을 대변하지 못합니다.

Milyoner bir CEO'nun sokaktaki adam için konuşması mümkün bile değil.

‎많은 나방이 성충으로 ‎며칠밖에 살지 못합니다

Birçok güve, yetişkin olarak sadece birkaç gün yaşar.

보통 자신 스스로의 문제를 인식하지 못합니다.

Kendi yolunuzdaki sorunları fark etmiyorsunuz

우리는 자주, 완벽함을 추구하지만, 아무것도 끝내지 못합니다.

Çoğu zaman mükemmelliği hedefleriz ancak hiçbir zaman bir şey yapmayız

용기가 없다면, 미지의 세계에 발을 내딛지 못합니다.

Cesaret olmazsa da bilinmeyene asla adım atamayız.

사람들은 자신이 가진 가치만큼 돈을 받지 못합니다.

İnsanlara değerleri kadar ödenmiyor.

공격적인 사냥꾼이 큰 눈을 먹잇감에서 떼지 못합니다

Koca gözlerini hedefinden ayırmayan saldırgan bir avcı.

하지만 우리는 이런 영향을 거의 인식하지 못합니다.

Ancak bunların çoğu bizlerin görebildiği olaylar değil.

‎우리처럼, 달빛 아래에서는 ‎색을 잘 구별하지 못합니다

Bizim gibi o da ay ışığında pek renk göremez.

‎나무들이 뒤엉켜 있어 ‎달빛이 쉽사리 뚫지 못합니다

Ay ışığı, iç içe geçmiş ormandan içeri sızmakta zorlanıyor.

단지 그래프의 점에 불과하다면 어느 것도 증명하지 못합니다.

eğer sadece veri göstergesiyse bütünü temsil etmiyor olabilir.

‎퓨마는 밤에도 볼 수 있지만 ‎과나코는 거의 보지 못합니다

Dişi puma görebiliyor. Guanako ise neredeyse kör.

하지만, 아직 이가 일생 중 어떻게 발전하는지는 알지 못합니다.

Fakat yaşam boyu bu nasıl gelişiyor henüz bilmiyorum.

‎표범의 야간 시력은 ‎돼지보다 7배나 좋습니다 ‎이 새끼 돼지들은 다가오는 위험을 ‎깨닫지 못합니다

Gece görüşü domuzunkinden yedi kat daha iyi. Yaklaşmakta olan tehlikeden bihaberler.

‎하지만 이런 짧은 다리로는 ‎높은 담을 오를 수도 없고 ‎혼잡한 도로를 건너지도 못합니다

Fakat kısa bacaklarla uzun duvarlara tırmanılmaz. Yoğun sokaklardan da geçilmez.