Translation of "‎가는" in Turkish

0.025 sec.

Examples of using "‎가는" in a sentence and their turkish translations:

같이 가는 겁니다

Benimle geliyorsunuz.

저쪽으로 가는 길과

Ya bu taraftan gideceğiz

‎가는 곳마다 ‎위험이 도사립니다

Her köşede... ...tehlike kol geziyor.

어디로 가는 게 최선일까요?

İlerlemek için en iyi yolumuz ne?

문제는 우리가 가는 방향입니다

Sorun, gideceğimiz yönü belirlemek.

‎어둠을 헤치고 ‎멀리까지 가는 울음소리죠

Karanlıkta uzun mesafeli çağrı yapıyorlar.

"예과는 안 가는 걸로 할래요.

ve ''Tıp hazırlığı bırakalım,

숲속에서 냉장고를 끌고 가는 듯한 소리였죠

Sanki arkamda buzdolabı sürüklüyorum gibiydi.

샌프란시스코에서 하와이로 가는 배에 타고 있었습니다.

yol alan bir yelkenli içindeydim.

쇼핑몰로 가는 것이나, 이것처럼 직거래 장터도요.

AVM veya pazar alışverişleri...

성공으로 가는 길은 불확실과 위험으로 가득합니다.

Başarının yolu risk ve belirsizliklerle döşelidir.

우리가 가는 방향에 잔해가 있길 바라봅시다

Umalım da enkaz ileride bir yerde olsun.

그건 제가 학교 가는 날 아침에는

Bunun sebebi okulun sabah olması

‎거미불가사리가 ‎먹이를 훔쳐 가는 걸 알고

"Yılan yıldızları yemeğimi çalıyor." diye düşündü

손상을 입은 쪽으로 가는 것이라는 사실을 알아내었습니다.

yaralanmaya hücum ediyorlar.

산업혁명으로 가는 길목에서 항상 볼 수 있었습니다.

dinî bakım merkezleri gördük.

그냥 이미 아는 곳에 가는 게 좋습니다.

Sadece iyi olduğunu bildiğiniz yere gidin.

정의를 향해 가는 역사의 신비스런 궤적도 아닙니다.

Adalete doğru yönelen tarihi bir kavis de değil.

저는 매일 아침 일어나서 일하러 가는 길이 즐겁습니다.

Her gün yataktan kalkıp heyecanla işime gidiyorum.

바로 그랜드 캐년에 가는 게 쉽지 않다는 점이었습니다.

Tek sorun şu ki Büyük Kanyon pek ulaşılır değil.

모두들 자신이 움직이는 방향의 45도쯤을 바라보며 가는 겁니다.

fakat hepsi 45 derece hareket yönüne bakıyor.

하지만 물을 가지러 가는 데 시간이 걸릴 겁니다

ama geri dönüp suyu getirmek biraz zaman alacaktır.

매일 가는 데만 1시간이 걸려 가파른 협곡을 지나

Her gün, derin vadilerden ve izole alanlardan geçerek

어느 쪽으로 가는 게 더 빨리 잔해로 통할까요?

Peki hangi tarafa gidersek enkaza daha hızlı ulaşırız?

집에 가는 길에 전갈에 물릴 수 있기 때문이죠.

çünkü yolda sizi sokma ihtimali vardır,

‎변화를 꾀할 방법은 단 하나 ‎대서양에 가는 거였죠

Bunu yapabilmemin tek yolu, okyanusta olmaktı.

즉 지금 우리가 무엇을 하는 가는 전적으로 영향을 끼칠테니까요.

Bunun anlamı, şu anda yaptığımız şey gelecekte olacak

그 공원에 가는 것만으로, 이 공원은 그에게 푸드트럭이 됩니다.

O parka giderek parkı kendisi için bir araç haline getirdi.

우리가 가는 길에는 힘겨운 장애물이 가득할 테고 어려운 결정을 해야 할 겁니다

ilerideki güzergâh da zor kararlar almayı gerektiren engellerle dolu olacak demektir.

"그건 마치 일하러 갈때 말을 타고 가는 것이나 다이얼 전화기를 쓰는 것과 같아."

İşe atla gitmek veya çevirmeli telefon kullanmak gibi bir şey olur.

‎그러니 새끼들은 앞으로 ‎험난한 길을 헤쳐 가야 하죠 ‎이들 신조는 ‎짧고 굵게 살다 가는 거지만요

Önlerinde çok zor bir yol var. Ama stratejileri böyle. Hızlı yaşa, genç öl.