Examples of using "Un'amica" in a sentence and their turkish translations:
O bir arkadaşın arkadaşının arkadaşıdır.
- O bir arkadaş mı?
- O bir dost mu?
O, fakirlerin bir dostudur.
konuşma tanıma teknolojisini kullanıyor.
Sen bir arkadaşsın.
O, karımın bir arkadaşıdır.
Bir arkadaş istiyorum.
Bir arkadaşım var.
Emily'nin Melanie adlı bir arkadaşı var.
Tom'un Mary adında bir arkadaşı var.
O bir arkadaşı aradı.
Bir arkadaş gördüm.
Ben bir Fransız mektup arkadaşı arıyorum.
Tom'un Boston'da bir arkadaşı var.
Arkadaşın projesini destekleyin.
- Mary kız arkadaşım değil. O sadece bir arkadaş.
- Mary sevgilim değil, sadece arkadaşım.
Lida, Mary'nin yakın bir arkadaşıdır.
Sen harika bir arkadaşsın.
FBI'da bir arkadaşım var.
Bir arkadaşa rastladım.
Bir arkadaş getirdim.
Bir arkadaşa ihtiyacım var.
Tom bir arkadaşını ziyaret etti.
Vietnamlı bir arkadaşım var. Onun adı Tien.
Bir arkadaş arıyoruz.
Bir arkadaşımın olmasını istiyorum.
Sen hiç arkadaşını teselli ettin mi?
Sen Thomas'ın bir arkadaşısın.
Mary'nin bir arkadaşı ile karşılaştım.
Tom'un bir arkadaşı mıydın?
Tom'un bir arkadaşı mısın?
Ben bir mektup arkadaşı istiyorum.
Tom'un bir arkadaşıyım.
Ben prensesin bir arkadaşıyım.
Tom'un bir arkadaşa ihtiyacı var.
Bir mektup arkadaşım var.
O da bana şunu dedi. Daha doğrusu arkadaşı yoluyla söyledi.
Ben bir arkadaşı ziyaret edeceğim.
İngiltere'de bir arkadaşım var.
Tom bir arkadaş bekliyor.
- Bir arkadaşla buradayım.
- Burada bir arkadaşla birlikteyim.
Tom'un hayali bir arkadaşı var.
Bir arkadaştan daha fazlasısın.
Sana yardım edebilecek bir arkadaşın var mı?
Sadece bir arkadaş edindim.
Onları bilen bir arkadaşım var.
Sen Tom'un bir arkadaşısın, değil mi?
Gerçekten bir arkadaşa ihtiyacım var.
Tom'un bir arkadaşı olmalısın.
Ben bir arkadaşı ziyaret edecektim.
Beni seven bir arkadaşım var.
Bir arkadaşımdan mektup aldım.
Tom bir arkadaş ziyaret etmek için gitti.
Keşke senin gibi bir arkadaşım olsa.
Tom'un Boston'da bir arkadaşı var.
Kızımın hayali bir arkadaşı var.
Onu bilen bir arkadaşım var.
Londra'da yaşayan bir arkadaşım var.
Kyoto'da yaşayan bir arkadaşım var.
Almanya'da yaşayan bir arkadaşım var.
Ben, Tom ve Mary'nin bir arkadaşıyım.
İngiltere'de yaşayan bir arkadaşım var.
Amerika'da yaşayan bir arkadaşım var.
Bir arkadaşın bana yardım etmesini rica ettim.
Tom bir arkadaşla Boston'a gitti.
Avustralya'da bir mektup arkadaşım var.
Sapparo'da yaşayan bir arkadaşım var.
Şu çocuk birlikte oynamak için bir arkadaş istiyor.
Bir arkadaş bana Tatoeba'dan bahsetti.
Mike'ın Şikago'da yaşayan bir arkadaşı var.
Tom'un Boston'da yaşayan bir arkadaşı var.
Bir arkadaşı karşılamak için istasyondayım.
gerçekleştirdiği 'Arabuluculuk Yasası'nı İsviçre'ye empoze etme hassas görevini verdi . Aynı yıl Ney, Josephine'nin kızı Hortense'nin arkadaşı olan ve
Bir teknede yaşayan bir arkadaşım var.
Tom'un Avustralya'da bir kalem arkadaşı var.
Tom'un güreş koçu olan bir arkadaşı var.
Babası sihirbaz olan bir arkadaşım var.
Yeni öğretmen öğretmenden çok bir arkadaş gibi.
Babası öğretmen olan bir arkadaşım var.
Bir arkadaş, yarın evimizde oynamak için geliyor.
- Jane'nin iyi İngilizce konuşan Japon bir arkadaşı var.
- Jane, İngilizceyi iyi konuşan Japon bir arkadaşa sahiptir.
New York Times için çalışan bir arkadaşım var.
Tom'la okula giden bir arkadaşım var.
Babası ünlü bir romancı olan bir arkadaşım var.
Bir saat önce bir arkadaşla birlikte büyük bir pizza yedim.
Tom'un, annesi veteriner olan bir arkadaşı var.
Bu bir çekiç. Benim değil; onu bir arkadaştan ödünç aldım.
Geçenlerde bir arkadaşımın evinin yanında durduğumda, ön kapıdan çıkan arkadaşım değil fakat kocasıydı.