Translation of "Umani" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Umani" in a sentence and their turkish translations:

- Siamo umani.
- Noi siamo umani.

Biz insanız.

- Siamo persone.
- Siamo umani.
- Noi siamo umani.
- Siamo esseri umani.
- Noi siamo esseri umani.

- Biz insanlarız.
- Biz insanız.

- Siamo esseri umani.
- Noi siamo esseri umani.

Biz insanız.

- Non dimentichiamo i diritti umani.
- Non dimentichiamoci i diritti umani.
- Non scordiamo i diritti umani.
- Non scordiamoci i diritti umani.

İnsan haklarını unutmayalım.

Desideriamo rapporti umani.

İnsanlarla bağ kurmaya ihtiyaç duyarız.

Vedere esseri umani

İnsanoğlunu; bizler ve onlar,

Ma noi umani

Ama bizler, insanlar olarak,

Siamo tutti umani.

Hepimiz insanız.

- Solo gli umani possono ridere.
- Solo gli umani riescono a ridere.

Yalnızca insanlar gülebilir.

Come umani nell'età dell'IA?

kendimizi nasıl farklı kılabiliriz?

Gli umani sono strani.

- İnsanlar tuhaftır.
- İnsanlar acayiptir.
- İnsanlar tuhaf.

"Stupidi umani", disse lo scoiattolo.

Sincap "aptal insanlar" dedi.

I gatti non sono umani.

Kediler insan değildir.

Bush rispetta i diritti umani.

Bush insan haklarına saygı duyar.

- Gli umani non possono vivere su Marte.
- Gli esseri umani non possono vivere su Marte.
- Gli umani non riescono a vivere su Marte.
- Gli esseri umani non riescono a vivere su Marte.

İnsanlar Mars'ta yaşayamaz.

Esseri umani qualificati, sani e produttivi.

Yetenekli, sağlıklı ve üretken insanlar.

Che noi umani abbiamo mai visto.

teknolojideki en hızlı devrimi gerçekleştiriyorlar.

Sia riscoprire cosa ci rende umani,

bizi insan yapan şeyi yeniden keşfedip

L'acqua è importante per gli umani.

Su insanlar için önemlidir.

- Noi insegnanti siamo umani proprio come voi studenti.
- Noi professori siamo umani proprio come voi studenti.

Biz öğretmenler siz öğrenciler gibi insanız.

Dobbiamo promuovere i diritti umani per tutti.

Herkes için insan haklarını geliştirmeliyiz.

Se noi umani siamo meri massimizzatori egoisti,

Eğer biz insanlar basitçe bencil, çıkarcı varlıklarsak

Non inseguono gli umani per morderli deliberatamente,

İnsanları kovalayıp kasten ısırmaya çalışmazlar

I pappagalli imitano le parole degli umani.

Papağanlar insanların sözlerini taklit ederler.

Gli esseri umani sono pigri di natura.

İnsanlar doğal olarak tembeldirler.

Il linguaggio cambia come gli esseri umani.

İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir.

Questa è una violazione dei diritti umani.

Bu bir insan hakları ihlalidir.

Gli animali sono meravigliosi, gli umani sono terrificanti.

hayvanlar muhteşemdir, insanlar korkunçtur.

Noi umani proteggiamo la fiamma della nostra esistenza

Biz, insanlar olarak varlığımızın ateşini

Noi esseri umani abbiamo la mania della velocità.

Biz insanlar hız konusunda takıntılıyız.

Ma prima dobbiamo ripensare ai nostri valori umani.

ama öncelikle insani değerlerimiz hakkında yeniden düşünmeliyiz.

L'IA lavorerà con gli umani come strumento analitico

Yapay zekâ insanlarla analitik bir araç olarak çalışacak,

Gli esseri umani sono dotati di potenziale infinito.

İnsanoğluna sonsuz potansiyel bahşedilmiştir.

I diritti delle donne sono dei diritti umani.

Kadın hakları, insan haklarıdır.

Gli esseri umani hanno avuto origine in Africa.

İnsanlar Afrika kökenlidirler.

Durante gli scavi sono stati trovati resti umani.

Kazı sırasında insan kalıntıları bulundu.

Dio ha già deciso il destino degli umani.

Tanrı insanların kaderine çoktan karar verdi.

È vero che i babbuini attaccano gli umani?

Şebeklerin insanlara saldırdığı doğru mu?

I robot sono comunque più intelligenti degli umani.

Robotlar yine de insanlardan daha akıllıdırlar.

Il primo dei diritti umani è di tacere!!!

İnsan haklarının birincisi susmaktır.

Tom è un avvocato per i diritti umani.

Tom bir insan hakları avukatıdır.

Ciò che mi sorprese fu trovare esseri umani feriti.

Beni gerçekten şaşırtan şey ise bulmayı umduğum ve aradığım

[ho imparato] che gli umani sono rumorosi e terrificanti.

insanların gürültücü ve korkutucu olduğunu öğrendim.

Che una scena come questa può suscitare negli umani.

bu gibi sahneler insanlara hatırlatılabilir.

Ed è qui per ricordarci cosa ci rende umani.

ve bizi insan yapan şeyi bize hatırlatmak için burada.

È il risultato degli sforzi umani governati da un'idea,

İlerleme, bik fikrin yön verdiği insan çabalarının sonucu,

I lupi di solito non attaccano gli esseri umani.

Kurtlar genellikle insanlara saldırmazlar.

I primi umani non sono stati le ultime scimmie.

ilk insanlar son maymunlar değildi.

Un giorno i computer diventeranno più intelligenti degli umani?

Bilgisayarlar bir gün insanlardan daha akıllı olacak mı?

Gli esseri umani sono stati creati per creare cose.

İnsanoğlu bir şeyler yaratmak için yaratılır.

- La musica è una lingua capita da tutti gli esseri umani.
- La musica è un linguaggio capito da tutti gli esseri umani.

Müzik tüm insanlar tarafından anlaşılan bir dildir.

L'innovazione è il processo con il quale risolviamo problemi umani,

İnovasyon, insani sorunları çözdüğümüz işlemdir;

Che gli umani - una specie animale tra le tante possibili -

diğerleri gibi bir hayvan türü olan insanoğlunun

Non sembrano avere l'istinto omicida che hanno umani e scimpanzé.

İnsanlar veya şempanzeler gibi öldürme içgüdüleri yok.

Perché sono solo le femmine a essere attirate dagli umani.

çünkü insanlardan etkilenen sivrisinekler sadece dişiler.

Che un polpo in cattività può riconoscere esseri umani diversi.

yetiştirilen bir ahtapotun farklı insanları tanıdığını gösterdi.

Umani e grandi felini condividono lo stesso territorio di caccia.

Avlanma sahalarını büyük kedilerle paylaşıyorlar.

È solo adesso, mentre gli umani sono sotto le coperte...

Ancak şimdi... ...çoğu insan yataklarına yerleşince...

E creare una nuova generazione di lavori incentrati sugli umani

her gün barındırdığımız gizli yetenekleri ve tutkuları

Il matrimonio è un tipo di violazione dei diritti umani.

Evlilik bir tür insan hakları ihlalidir.

Gli esseri umani e i dinosauri non hanno mai coesistito.

İnsanlar ve dinozorlar asla bir arada var olmadılar.

- Gli esseri umani non sono gli unici animali che usano degli strumenti.
- Gli esseri umani non sono gli unici animali che utilizzano degli strumenti.

İnsanlar alet kullanan tek hayvanlar değil.

E con "nostra" eredità, intendo di tutti gli esseri umani, ovunque.

Tabii miras derken her yerdeki insanları kastediyorum.

Qui gli esseri umani spendono un'enorme quantità di energia e immaginazione

Burada insanlar şehrin tersine döneceğini bilerek,

L'architettura è l'arte di costruire un riparo per gli esseri umani.

Mimari, insanların barınabileceği bir yer oluşturma sanatıdır.

Che rischiano la vita per raccontare le violazioni dei diritti umani.

haber yapmak için yaşamını tehlikeye atanlar bile var.

Il mio rapporto con le persone, con gli umani, stava cambiando.

İnsanlarla olan ilişkim değişti.

Abbiamo bisogno di una chiara definizione del concetto di diritti umani.

İnsan hakları kavramının açık bir tanımına ihtiyacımız var.

Ma che non dovrebbero essere protette dai valori fondamentali dei diritti umani,

ve kamu güvenliğinin temel değerlerinden mahrum bırakılmaması gereken

Quelle che vivono nelle aree urbane diventano notturne per evitare gli umani.

...şehir bölgelerinde yaşayanlar insanlardan kaçınmak için gececi olur.

E, ovviamente, è dura fare sesso quando ti mancano i rapporti umani, no?

Ve, tabii, bağ olmadan seks yapmak zordur, değil mi?

E quindi, quando ci mancano i rapporti umani, reagiamo, troviamo modi per averli,

Ve insanlarla bağımız olmadığı zaman, uğraşırız, bağ kurmanın bir yolunu buluruz

Perché gli esseri umani sorridono? Questa è una domanda molto difficile a cui rispondere.

İnsanlar niçin gülümser? Bu cevaplanması çok zor bir sorudur.

Gli esseri umani differiscono dagli animali per il fatto che possono pensare e parlare.

İnsanoğlunun hayvanlardan farkı düşünebiliyor ve konuşabiliyor olmasıdır.

Borman, Lovell e Anders furono i primi umani a vedere da vicino la superficie lunare.

Borman, Lovell ve Anders, ay yüzeyini yakından izleyen ilk insanlardı.

E secondo gli esperti, questo killer strisciante è aggressivo, ma non considera gli umani come prede.

Agresif olmasına rağmen, uzmanlara göre bu sürüngen katil insanları av olarak görmez.

È uno dei motivi, secondo me, per cui non si hanno notizie di umani uccisi da oranghi.

tarihte orangutan kaynaklı hiç insan ölümü olmamasının sebebi bence bu.

Gli scienziati calcolano che i mammiferi diventano più attivi del 30% di notte quando vivono con gli esseri umani.

Bilim insanlarının hesaplarına göre memeliler, insanların etrafındayken geceleri yüzde 30 daha aktif oluyorlar.

La povertà non è un incidente. Come la schiavitù e l'apartheid, è artificiale e può essere rimossa dalle azioni degli esseri umani.

Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.

Tutti gli esseri umani nascono liberi ed eguali in dignità e diritti. Essi sono dotati di ragione e di coscienza e devono agire gli uni verso gli altri in spirito di fratellanza.

- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve kardeşlik ruhu içinde birbirlerine karşı hareket etmelidirler.

L’istruzione deve essere indirizzata al pieno sviluppo della personalità umana ed al rafforzamento del rispetto dei diritti umani e delle libertà fondamentali. Essa deve promuovere la comprensione, la tolleranza, l’amicizia fra tutte le Nazioni, i gruppi razziali e religiosi, e deve favorire l’opera delle Nazioni Unite per il mantenimento della pace.

Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.

- Sono venuto qui per cercare un nuovo inizio tra gli Stati Uniti e i musulmani di tutto il mondo; un inizio basato sull'interesse reciproco e sul mutuo rispetto; e uno basato sulla verità che l'America e l'Islam non sono esclusivi, e non devono essere in competizione. Invece, si sovrappongono e condividono principi comuni - principi di giustizia e di progresso; la tolleranza e la dignità di tutti gli esseri umani.
- Io sono venuto qui per cercare un nuovo inizio tra gli Stati Uniti e i musulmani di tutto il mondo; un inizio basato sull'interesse reciproco e sul mutuo rispetto; e uno basato sulla verità che l'America e l'Islam non sono esclusivi, e non devono essere in competizione. Invece, si sovrappongono e condividono principi comuni - principi di giustizia e di progresso; la tolleranza e la dignità di tutti gli esseri umani.
- Sono venuta qui per cercare un nuovo inizio tra gli Stati Uniti e i musulmani di tutto il mondo; un inizio basato sull'interesse reciproco e sul mutuo rispetto; e uno basato sulla verità che l'America e l'Islam non sono esclusivi, e non devono essere in competizione. Invece, si sovrappongono e condividono principi comuni - principi di giustizia e di progresso; la tolleranza e la dignità di tutti gli esseri umani.
- Io sono venuta qui per cercare un nuovo inizio tra gli Stati Uniti e i musulmani di tutto il mondo; un inizio basato sull'interesse reciproco e sul mutuo rispetto; e uno basato sulla verità che l'America e l'Islam non sono esclusivi, e non devono essere in competizione. Invece, si sovrappongono e condividono principi comuni - principi di giustizia e di progresso; la tolleranza e la dignità di tutti gli esseri umani.

Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.