Translation of "Sull'erba" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Sull'erba" in a sentence and their turkish translations:

- Non camminare sull'erba.
- Non camminate sull'erba.
- Non cammini sull'erba.

Çim üzerinde yürüme.

- Eravamo seduti sull'erba.
- Noi eravamo seduti sull'erba.
- Eravamo sedute sull'erba.
- Noi eravamo sedute sull'erba.

Çimin üzerinde oturduk.

- Erano sdraiati sull'erba.
- Erano sdraiate sull'erba.

Onlar çim üzerinde uzanıyorlardı.

Sediamoci sull'erba.

Çimde oturalım.

- Ti piace sdraiarti sull'erba.
- Vi piace sdraiarvi sull'erba.

Çimlerde uzanmayı seviyorsun.

- Adoro camminare scalzo sull'erba.
- Adoro camminare scalza sull'erba.

Çimlerin üzerinde çıplak ayakla dolaşmayı severim.

- Mi sono steso sull'erba.
- Mi sono sdraiato sull'erba.

Ben kendimi çimenlerin üzerine attım.

È sdraiato sull'erba.

O, çimde uzanıyor.

Era sdraiato sull'erba.

O çimlerin üzerinde yatıyordu.

Kyoko è sdraiata sull'erba.

Kyoko, çimde uzanmaktadır.

Tom era sdraiato sull'erba.

Tom çimlere uzanıyordu.

- Il cane sdraiato sull'erba è mio.
- Il cane sdraiato sull'erba è il mio.

Otun üstünde yatan köpek benimdir.

Alcuni bambini stanno giocando sull'erba.

Bazı çocuklar çimenlerin üzerinde oynuyor.

Il vento sta soffiando sull'erba.

Çayırda rüzgar esiyor.

Tom sedeva sull'erba accanto a Mary.

Tom Mary'nin yanındaki çimenlerin üzerinde oturdu.

Il cane nero sull'erba era al sole.

Çimin üzerindeki siyah köpek güneşe maruz kaldı.

Tom e Mary si sono rotolati sull'erba.

Tom ve Mary çimde yuvarlandı.

Tom ama stare sdraiato sull'erba nelle giornate di sole.

Güneşli bir günde, Tom çimende uzanmayı sever.

I ragazzi non si siedono sulle panchine nel giardino, ma si sdraiano sull'erba morbida.

Çocuklar bahçede banklarda oturmaz, yumuşak çimlerin üzerinde uzanırlar.