Examples of using "Processo" in a sentence and their turkish translations:
Bu çileye katlandım.
- İşlem hızlıydı.
- Süreç hızlıydı.
Bir duruşma vardı.
Ona süreci açıkladım.
süreci değiştirebilir
Birçok gazete muhabiri duruşmaya katıldı.
Deneme beş gün sürdü.
Süreç önemlidir.
Bu yavaş bir süreç.
Bu uzun bir süreçtir.
İşlem nedir?
Tom'un mahkemesi yarın başlar.
- Mahkeme müteakiben on gün sürdü.
- Mahkeme peş peşe on gün sürdü.
- Süreç gayet açıktı.
- İşlem oldukça açıktı.
- Süreç mükemmel değil.
- İşlem kusursuz değil.
Tom şimdi duruşmayı bekliyor.
Tom'un davası üç gün sürdü.
Metastaz karmaşık bir süreçtir.
Tom cinayet için yargılanıyor.
Tom'un davası pazartesi günü devam edecek.
O duruşmada davacı benim.
Tom'un davası üç gün sonra başladı.
Yani süreç karbon negatif.
mahkemesinin sonucu hiçbir zaman şüphe uyandırmadı.
bunu yaparsan ormanın tüm sürecine müdahale etmiş oluyorsun.
Duruşma halka açık değil.
Tom'un davası bugün başladı.
Sanık hırsız şimdi mahkeme huzurunda.
Bu duruşmada davacı kim?
doğrusal, amaca yönelik bir süreç olarak tanımladık.
Çok sert, rekabetçi bir süreç bizi şekillendirdi.
Bunu yapmak için, projeksiyon denilen bir işlemi kullandılar.
Polis onu yargılamadı.
Tom duruşmayı beklerken hapistedir.
Tom'un davası henüz bitmedi.
Yani tüm solunum süresince hareket ediyor,
ABD Kongresinin davasına katıldım ve Başkan Trump'ın
İlk mekanizma bir dosya aktarım sürecidir.
İşin bu kısmında, yanılınca bunu kabul etmeniz gerekli.
Ancak şiir gibi, bu çok narin bir süreç,
O adam küçük bir kızın öldürülmesinden dolayı yargılanıyor.
İnovasyon, insani sorunları çözdüğümüz işlemdir;
Çünkü tedavi edilmek, iyileşmenin bittiği anlamına gelmez.
bazı klasik işletme yetileriyle bu süreci yeniden düzenlemek istedim.
Geniş kıyafetlerden kesilen, dikilen ve hatta bazen yapıştırılan
Tanık duruşmada konuştuğu sırada gergin görünmüyordu.
RH: Bildiğin üzere ilk şirketim-- sürece çok saplantılıydık.
Kefalet parasının bir ceza davası sonunda geldiğini biliyorduk,
Eğer Fransa'dayız dersek, bu süreç iki buçuk ay civarı tutar.