Translation of "Donne" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Donne" in a sentence and their turkish translations:

- Ti piacciono le donne?
- Vi piacciono le donne?
- Le piacciono le donne?
- A te piacciono le donne?
- A voi piacciono le donne?
- A lei piacciono le donne?

Kadınları sever misin?

- Le donne sono sensibili.
- Le donne sono permalose.
- Le donne sono suscettibili.

Kadınlar duyarlıdır.

- Odi le donne, vero?
- Odia le donne, vero?
- Odiate le donne, vero?

Kadınlardan nefret ediyorsun, değil mi?

- Odiano le donne.
- Loro odiano le donne.

Onlar kadınlardan nefret ediyorlar.

- Due donne cantano.
- Due donne stanno cantando.

- İki kadın şarkı söylüyor.
- İki tane kadın şarkı söylüyorlar.

- Non capisco le donne.
- Io non capisco le donne.
- Non comprendo le donne.
- Io non comprendo le donne.

Kadınları anlamıyorum.

- Quelle donne sono forti.
- Queste donne sono forti.

Bu kadınlar güçlü.

- Tom piace alle donne.
- Le donne apprezzano Tom.

Kadınlar Tom'u severler.

- Le donne lo amavano.
- Le donne la amavano.

Kadınlar onu seviyordu.

- Quell'azienda non assume donne.
- Quella compagnia non assume donne.
- Quella ditta non assume donne.

O şirket kadınları işe almıyor.

- Dove hai visto quelle donne?
- Tu dove hai visto quelle donne?
- Dove ha visto quelle donne?
- Lei dove ha visto quelle donne?
- Dove avete visto quelle donne?
- Voi dove avete visto quelle donne?
- Tu dove hai visto queste donne?

Şu kadınları nerede gördün?

- Posso dirti qualcosa sulle donne?
- Posso dirvi qualcosa sulle donne?
- Posso dirle qualcosa sulle donne?
- Ti posso dire qualcosa sulle donne?
- Vi posso dire qualcosa sulle donne?
- Le posso dire qualcosa sulle donne?

Sana kadınlar hakkında bir şey söyleyebilir miyim?

- Dove hai visto queste donne?
- Tu dove hai visto queste donne?
- Dove ha visto queste donne?
- Lei dove ha visto queste donne?
- Dove avete visto queste donne?
- Voi dove avete visto queste donne?

Bu kadınları nerede gördün?

- Mi piacciono le donne.
- A me piacciono le donne.

Kadınları seviyorum.

- Cosa vogliono le donne?
- Che cosa vogliono le donne?

Kadınlar ne ister?

- Non piaccio alle donne.
- Io non piaccio alle donne.

Kadınlar beni sevmez.

- Odio le donne gelose.
- Io odio le donne gelose.

Ben kıskanç kadınlardan nefret ederim.

donne e bambini.

kadınlar ve çocuklardır.

Sfavorevole alle donne.

geçmek bilmeyen izleri ele alacak.

Sono donne incredibili.

Bunlar inanılmaz kadınlar.

Prima le donne!

İlk önce bayanlar!

Conosco quelle donne.

Ben bu kadınları tanıyorum.

Conosco molte donne.

Ben birçok kadın tanıyorum.

- È popolare tra le donne.
- È popolare fra le donne.

Bu, kadınlar arasında popüler.

- Le donne sembrano apprezzare Tom.
- Tom sembra piacere alle donne.

Kadınlar Tom'dan hoşlanıyor gibi görünüyor.

- Prima le donne e i bambini!
- Prima donne e bambini!

İlk önce kadınlar ve çocuklar!

- Perché queste donne stanno piagnucolando?
- Perché queste donne stanno gemendo?

Bu kadınlar neden sızlıyor?

- Devi iniziare a conoscere delle donne.
- Tu devi iniziare a conoscere delle donne.
- Deve iniziare a conoscere delle donne.
- Lei deve iniziare a conoscere delle donne.
- Dovete iniziare a conoscere delle donne.
- Voi dovete iniziare a conoscere delle donne.

Kadınlarla tanışmaya başlaman gerek.

- Le donne hanno smesso di lavorare.
- Le donne smisero di lavorare.

Kadınlar çalışmayı bıraktı.

- Anche le donne vogliono fare sesso.
- Anche le donne vogliono scopare.

Kadınlar da seks yapmak ister.

- Ci sono belle donne qui?
- Ci sono delle belle donne qui?

Burada güzel kadınlar var mı?

- Non capiamo veramente le donne.
- Noi non capiamo veramente le donne.

Kadınları gerçekten anlamıyoruz.

- È attratto dalle donne asiatiche.
- Lui è attratto dalle donne asiatiche.

- Asyalı kadınları çekici buluyor.
- Asyalı kadınlara ilgi duyuyor.

- Non ho paura delle donne.
- Io non ho paura delle donne.

Kadınlardan korkmuyorum.

- Non fingo di capire le donne.
- Io non fingo di capire le donne.
- Non fingo di comprendere le donne.
- Io non fingo di comprendere le donne.

Kadınları anlıyormuş gibi davranmam.

Alle donne piace parlare.

- Kadınlar konuşmayı sever.
- Kadınlar konuşmayı severler.

Le donne condividono tutto.

Kadınlar her şeyi paylaşırlar.

Le donne lo amano.

- Kadınlar şuna bayılır.
- Kadınlar şunu sever.

Le donne stanno lavorando.

Kadınlar çalışıyor.

Non incontro troppe donne.

Çok sayıda kadınla görüşmem.

Tom conosce molte donne.

Tom birçok kadını tanır.

Le tre donne sorrisero.

Üç kadın gülümsedi.

Le donne odiano Tom.

Kadınlar Tom'dan nefret ederler.

Le donne mi spaventano.

Kadınlar beni korkutur.

Le donne sono belle.

Kadınlar güzeldir.

Le donne sono persone.

Kadınlar insanlardır.

Tom odiava le donne.

Tom kadınlardan nefret ediyordu.

Alle donne piace l'attenzione.

Kadınlar iltifattan hoşlanırlar.

- Perché le donne ti odiano così tanto?
- Perché le donne vi odiano così tanto?
- Perché le donne la odiano così tanto?

Kadınlar neden senden bu kadar nefret ediyor?

- Non approva le donne che fumano.
- Lui non approva le donne che fumano.

Kadınların sigara içmesini onaylamaz.

- Non mi fido delle donne belle.
- Io non mi fido delle donne belle.

Güzel kadınlara güvenmiyorum.

Uomini e donne sono diversi.

Erkekler ve kadınlar farklı.

"Donne, fedeli a se stesse?"

"Kadınlar, oldukları gibi?"

Molte donne forti e d'azione:

birçok kadının gücünü ve eylemini kaydeder.

Le donne che hanno iniziato

liderliğe katılmaya başlamış

Le donne sono opere d'arte.

Kadınlar, sanat ürünüdür.

E crisi per le donne.

ve kadınlara yönelik kriz.

Perché ho solo follower donne?

Beni neden sadece kadınlar takip ediyor?

Alle donne piace il tè.

Kadınlar çayı sever.

Non so niente di donne.

Ben kadınlar hakkında hiçbir şey bilmiyorum.

Le due donne si conoscono.

İki kadın birbirini tanıyor.

Tutte le donne sono uguali.

Bütün kadınlar aynıdır.

Le donne lavoravano a casa.

Kadınlar evde çalıştı.

Le donne non sono oggetti.

- Kadınlar objeler değiller.
- Kadınlar obje değildir.

Le donne sono tutte uguali.

Bütün kadınlar aynıdır.

Tutte le donne sono belle.

Tüm kadınlar güzeldir.

Chi sono quelle tre donne?

Şu üç kadın kim?

Le donne cambiano il mondo.

Kadınlar dünyayı değiştirirler.

Le donne francesi sono belle.

Fransız kadınlar güzeldirler.

- Le donne devono essere amate, non capite.
- Le donne devono essere amate, non comprese.

- Kadınlar anlaşılmak değil, sevilmek ister.
- Kadınlar sevilmek için yaratılmıştır, anlaşılmak için değil.

- Alcune donne sembrano più mascoline che femminili.
- Certe donne sembrano più mascoline che femminili.

Bazı kadınlar kadınsıdan daha çok erkeksi görünüyor.

- Le donne sembrano apprezzarlo per qualche motivo.
- Le donne sembrano apprezzarlo per una qualche ragione.

Her nedense kadınlar ondan hoşlanıyor gibi görünüyor.

- "Non capirò mai le donne", disse Tom.
- "Io non capirò mai le donne", disse Tom.

Tom "Kadınları hiç anlamıyorum" dedi.

- Le donne ci hanno dato molto da mangiare.
- Le donne ci diedero molto da mangiare.

Kadınlar bize yiyecek çok şey verdi.

- Alle donne piacciono gli uomini con i baffi.
- Alle donne piacciono gli uomini coi baffi.

- Kadınlar bıyıklı erkekleri sever.
- Kadınlar bıyıklı erkeklerden hoşlanır.

- Sono sempre stato attratto dalle donne più anziane.
- Io sono sempre stato attratto dalle donne più anziane.
- Sono sempre stata attratta dalle donne più anziane.
- Io sono sempre stata attratta dalle donne più anziane.

Ben her zaman daha yaşlı kadınlara çekildim.

Perché moltissime donne avvertono questi cambiamenti.

çünkü pek çok kadın bu değişimleri hissedebiliyor.

E più donne richiederanno queste informazioni,

Kadınların bu bilgiyi daha çok istemesi,

A donne incontentabili, petulanti e assillanti.

beklentisi yüksek kadınlar ve tiz, çirkin dırdırcılar oluyoruz.

Vanno specificamente alle donne e all'ambiente,

kadınlara ve çevreye gidiyor,

CQ: Oh, la Marcia delle Donne.

CQ: Ah, Kadın Yürüyüşü.

È ora di aiutare le donne.

Kadınlara yardım etme zamanıdır.

Una casa senza donne è desolata.

Kadınsız bir ev, yalnızdır.

Tom è circondato da belle donne.

Tom güzel kadınlarla çevrili.

Alle donne piacciono gli ombrelli colorati.

Kadınlar renkli şemsiyeleri severler.

Queste donne sono le mie zie.

Bu kadınlar benim teyzelerim.

Le vere donne hanno le curve.

Hakiki kadınların kıvrımları vardır.

Molte donne hanno paura dei ragni.

Birçok kadın örümceklerden korkar.

Tu dove hai visto queste donne?

Bu kadınları nerede gördün?

Le donne guadagnano meno degli uomini.

Kadınlar erkeklerden daha az kazanır.

Anche le donne vogliono fare sesso.

Kadınlar da seks yapmak ister.

Le donne non sono oggetti sessuali.

- Kadınlar seks objeleri değiller.
- Kadınlar cinsel obje değildir.