Examples of using "Leesett" in a sentence and their turkish translations:
Tom düştü.
O ağaçtan düştü.
- Elma düştü.
- Elma düşmüş.
- Her şey bitti.
- Perde düştü.
- İşte bu kadardı.
- Hepsi bu kadardı.
O, atından düştü.
O, attan düştü.
Şişe düştü ve kırıldı.
O, düştüğünde kendisini incitti.
Tom sandalyeden düştü.
Tom atından düştü.
Tom çatıdan düştü.
Tom merdivenlerden düştü
- Tom hayretler içinde kalmıştı.
- Tom'un ağzı açık kalmıştı.
- Tom'un ağzı bir karış açık kaldı.
Kurşun kalemim masamın kenarına düştü.
Yağmurluğumdan bir düğme düştü.
Erkek çocuk köprüden düştü.
Tom neredeyse sandalyesinden düşecekti.
Kitap yere düştü.
Tom attan düştü.
Cep telefonum yere düştü.
Tom annesinin kucağına düştü.
Masadan bir çatal düştü.
Çok kar yağdı.
O, bisikletinden düştüğünde ayağını yaraladı.
Benim kalemim masamın kenarından düştü.
- Tom bir basamağı ıskalayıp merdivenlerden aşağı düştü.
- Tom adımını boşa atıp merdivenlerden aşağı yuvarlandı.
Tom çatıdan düştü ve öldü.
Fincan masadan düştüğünde kırıldı.
Vazo masadan düştü ve paramparça oldu.
Dün öğleden sonra astığın resim bu sabah düştü.
Elma ağaçtan düştü.
Ağaçtan bir elma düştü.
Gün gri ve dağlarda çok kar var.
Kar bu kış erken düştü.
Tom düştü ve bacağını incitti.