Translation of "Kezdett" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Kezdett" in a sentence and their turkish translations:

Sírni kezdett.

O ağlamaya başladı.

Vitázni kezdett.

O bir tartışma başlattı.

Énekelni kezdett.

Şarkı söylemeye başladı.

Kezdett elpirulni.

O kızarmaya başladı.

Hirtelen nevetni kezdett.

Aniden gülmeye başladı.

Tom kuncogni kezdett.

Tom kıkırdamaya başladı.

Tomi szaladni kezdett.

Tom koşmaya başladı.

Visszafogottan kezdett öltözködni.

O, muhafazakar bir şekilde giyinmeye başladı.

Tom aggódni kezdett.

Tom endişelenmeye başladı.

Tom pánikolni kezdett.

- Tom panik yapmaya başladı.
- Tom paniklemeye başladı.

Tom takarítani kezdett.

- Tom temizlemeye başladı.
- Tom temizliğe başladı.

Tom mászni kezdett.

Tom tırmanmaya başladı.

Tom köhögni kezdett.

Tom öksürmeye başladı.

Tom táncolni kezdett.

Tom dans etmeye başladı.

Tom álmodni kezdett.

Tom rüya görmeye başladı.

Tom inni kezdett.

Tom içmeye başladı.

Tom motyogni kezdett.

Tom mırıldanmaya başladı.

Tamás énekelni kezdett.

Tom şarkı söylemeye başladı.

Tom horkolni kezdett.

Tom horlamaya başladı.

Tom hányni kezdett.

Tom kusmaya başladı.

Tom beszélni kezdett.

Tom konuşmaya başladı.

Layla sikoltozni kezdett.

Leyla çığlık atmaya başladı.

A baba kúszni kezdett.

Bebek emeklemeye başladı.

Beszélni kezdett a kutyához.

Köpekle konuşmaya başladı.

Szomorúan mosolyogva beszéli kezdett.

O, hüzünle gülümseyerek konuşmaya başladı.

A baba sírni kezdett.

Bebek ağlamaya başladı.

A lábujjam vérezni kezdett.

Ayak parmağım kanamaya başladı.

Tom hirtelen sírni kezdett.

Tom aniden ağlamaya başladı.

A fiú visítani kezdett.

Erkek çocuğu bağırmaya başladı.

- Elkezdett énekelni.
- Énekelni kezdett.

O şarkı söylemeye başladı.

A kutya ugatni kezdett.

Köpek havlamaya başladı.

A kezem izzadni kezdett.

Ellerim terlemeye başladı.

Tom üvöltözni kezdett Maryvel.

Tom Mary'ye bağırmaya başladı.

Tom új életet kezdett.

Tom yeni bir hayata başladı.

Gyerekesen kezdett el viselkedni.

Çocuksu bir şekilde davranmaya başladı.

Esni kezdett az eső.

Yağmur yağmaya başladı.

A tömeg tapsolni kezdett.

Kalabalık alkışlamaya başladı.

Tom megállíthatatlanul sírni kezdett.

Tom gözyaşlarına hakim olamadı.

- Elkezdett sírni.
- Sírni kezdett.

O ağlamaya başladı.

Tom szeme könnyezni kezdett.

Tom'un gözleri sulanmaya başladı.

A fiú sírni kezdett.

Oğlan ağlamaya başladı.

Tom gyomra korogni kezdett.

Tom'un midesi guruldamaya başladı.

- Elkezdett havazni.
- Esni kezdett a hó.
- Havazás kezdődött.
- Hullani kezdett a hó.

Kar yağmaya başladı.

Özönvízszerűen kezdett esni az eső.

Bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı.

Tom dörömbölni kezdett az ajtón.

Tom kapıya vurmaya başladı.

- Hirtelen nevetni kezdett.
- Hirtelen felnevetett.

Aniden, o gülmeye başladı.

A szívem vadul verni kezdett.

Kalbim yarışa başladı.

Tom tizenhárom évesen kezdett cigizni.

Tom on üç yaşındayken sigara içmeye başladı.

- Nyilvánvalóan az ő anyja kezdett el sikoltozni.
- Kétségtelenül az anyja kezdett el sikoltozni.
- Kétségtelenül az ő anyja kezdett el sikoltozni.

Açıkça onun annesi bağırmaya başladı.

- Tamás és Mária házassága kezdett darabokra hullani.
- Tamás és Mária házassága kezdett megfenekleni.

Tom ve Mary'nin evliliği dağılmaya başladı.

Egy náci 2010-ben kezdett zaklatni.

Sonra 2010 yılında bir Nazi beni taciz etmeye başladı.

A technológia végre könnyíteni kezdett helyzetükön.

Neyse ki teknoloji bu deneyimi kolaylaştırmaya başladı.

Elmondta, hogy az udvariasság terjedni kezdett,

Nazikliğin yayıldığını,

A kormány az oktatás megreformálásába kezdett.

Hükümet eğitimi yeniden düzenliyor.

Az erdőtűz kezdett elterjedni minden irányba.

Orman yangını tüm yönlerde yayılmaya başladı.

Mikor kezdett el esni az eső?

Ne zaman yağmur başladı?

- Elkezdett esni az eső.
- Esni kezdett.

Yağmur yağmaya başladı.

A köd tíz órakor kezdett eltűnni.

Sis saat on civarında kaybolmaya başladı.

Az időjárás délután kezdett rosszabbra fordulni.

Hava öğleden sonra kötüleşmeye başladı.

- Elkezdett futni.
- Futásba kezdett.
- Nekiállt futni.

O koşmaya başladı.

Tom tizenhárom éves korában kezdett hegedülni.

Tom on üç yaşındayken keman çalmaya başladı.

Fogta a ceruzáját és írni kezdett.

Kurşun kalemini aldı ve yazmaya başladı.

Tom kezdett türelmetlenné és feszültté válni.

Tom sabırsızlanmaya ve hayal kırıklığına uğramaya başladı.

Minden teremtmény Isten szavára kezdett létezni.

- Her yaratık, Tanrı'nın bir sözüdür.
- Her mahlukat, Allah'ın bir ayetidir.

- Havazni kezdett.
- Elkezdett hullani a hó.

Kar yağmaya başladı.

Mikor visszaadta, akkor érdeklődni kezdett az apaságról.

Bebeği geri verdiği zaman ebeveyinlik ile ilgili sorular sormaya başladı.

A diákok egyik fele azonnal nevetni kezdett,

Yarısı hemen gülmeye başladı,

Az összes hallgató egyszerre kezdett el beszélni.

Bütün öğrenciler derhal konuşmaya başladı.

- Elfordult és sírni kezdett.
- Elfordult és elpityeredett.

Arkasını döndü ve ağlamaya başladı.

Rövid várakozás után hülyeségeket kezdett el összehordani.

- Kısa bir süre sonra, o saçma sapan konuşmaya başladı.
- Kısa bir süre sonra o saçmalamaya başladı.

Tom kivett egy ceruzát és írni kezdett.

Tom bir kalem çıkardı ve yazmaya başladı.

Ahelyett, hogy elállt volna az eső, zuhogni kezdett.

Yağmur duracağı yerde arttı.

- A kutya futni kezdett.
- A kutya futásnak eredt.

Köpek koşmaya başladı.

- Elkezdett kiabálni.
- Elkezdett ordítani.
- Elkezdett üvölteni.
- Kiabálni kezdett.

O bağırmaya başladı.

Tom három évvel ezelőtt kezdett el franciául tanulni.

Tom üç yıl önce Fransızca öğrenmeye başladı.

Egy pasas, akinek dús bajusza volt, követni kezdett.

Büyük bıyıklı bir adam beni takip etmeye başladı.

Tamás múlt évben kezdett el dolgozni a vállalatunknál.

Tom geçen yıl bizim şirket için çalışmaya başladı.

De Nagymama halála után ez a bizonyosság halványulni kezdett,

Ama büyükannem öldükten sonra bu güven dalışa geçti

Egyikük sörözni kezdett velünk, a többiek meg börtönbe kerültek.

Sonunda aramızdan bazıları bira içti, bazıları da hapse girdi.

Alig mentem el hazulról, amikor zuhogni kezdett az eső.

Evden ayrılır ayrılmaz şiddetli şekilde yağmur yağmaya başladı.

Az exem új életet kezdett a kis pufi postással.

Benim eski karım tıknaz postacı ile yeni bir hayata başladı.

A könyörtelen menetelés gyorsan fáradni kezdett ki emberek és lovak.

Dinlenmeden yürüme kısa sürede etkisini göstermeye başlamıştı.

Evés után ittak pár pohárral, és Tom kezdett el beszélni.

Yemekten sonra birkaç bardak içtiler ve Tom konuşmaya başladı.

Már éppen kezdett álomba merülni, amikor meghallotta kiáltani a nevét.

Adının söylendiğini duyduğunda uyumak üzereydi.

- Vérzik az orrod.
- El kezdett folyni az orrodból a vér.

Burnun kanıyor.

- Amikor meztelenül látott engem, elkezdett nevetni.
- Amikor meglátott meztelenül, nevetni kezdett.

Beni çıplak görünce gülmeye başladı.

Úgy terveztem, hogy ma strandra megyek, de esni kezdett az eső.

Bugün plaja gitmeyi planlıyordum fakat sonra yağmur yağmaya başladı.

Tom új életet kezdett hátat fordítva a múltjának és a családjának.

Tom, geçmişine ve ailesine sırtını döndü ve yeni bir hayata başladı.

- Tomi harsányan felnevetett.
- Tomi kacagásban tört ki.
- Tomi élénk nevetésbe kezdett.

- Tom kahkaha attı.
- Tom birden gülmeye başladı.

Azt hallottam, hogy Einstein négy éves koráig nem kezdett el beszélni.

Einstein'ın dört yaşına kadar konuşmaya başlamadığını duydum.

Egy nap Ñato számolni kezdett, és rájött, hogy mi hárman tovább éltünk együtt, mint a feleségeinkkel.

Ñato hesaplamış, üçümüz birlikte, kadınlarımızla geçirdiğimizden daha çok vakit geçirmişiz.

- Mary elkezdte feltúrni tatyóját, hogy megtalálja a kulcsait.
- Mari kotorászni kezdett a kulcsai után a kistáskájában.

Mary anahtarlarını bulmak için çantasını araştırmaya başladı.

- A tenger fékeveszetté kezdett válni.
- Vadabb és vadabb lett a tenger.
- A tenger mind jobban megmutatta nyers erejét.

Deniz gittikçe vahşileşti.

- Elkezdett írni egy regényt.
- Egy regény írásába kezdett.
- Regényírásnak állt neki.
- Regény írásához fogott hozzá.
- Belevágott egy regény megírásába.

O bir roman yazmaya başladı.

- A második fia megházasodott és letelepedett.
- A második fia megnősült és megkomolyodott.
- A második fia megnősült és lehiggadt.
- A második fia családot alapított és rendes életet kezdett.

Onun ikinci oğlu evlendi ve yuva kurdu.