Examples of using "Díjat" in a sentence and their turkish translations:
O ödülü aldı.
- Ödülü hak ediyor.
- O ödülü hak ediyor.
Tom bir kupa kazandı.
Tom'un şiiri çok sayıda ödül kazandı.
Benim için sürpriz oldu, o, ödülü kazandı.
Hiçbir ücret yok.
Onun cesur eylemleri bir madalyaya layıktır.
Ne kadar kira ödüyorsunuz?
Ben birincilik ödülü kazandım.
Tom ödülü kazandı.
Ödülü hak ediyorsun.
Ben de bir ödül kazandım.
Onlar onun kafasına bir fiyat koydu.
Umarım ödülü kazanmayı başarırsınız.
İlk ödülü Janet kazandı.
O, birincilik ödülü kazanacak.
Senin o ödülü kazanmana şaşırdım.
Tom, araştırması nedeniyle Nobel ödülünü kazandı.
O, filmdeki performansıyla bir Akademi Ödülü kazandı.
Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı.
Ödülü kazanmana şaşırdım.
Tom'un meslekdaşı, araştırması için şimdi bir ödül daha aldı.
70'li yıllarda Fizik alanında Nobel Ödülü aldı
sizinle paylaşmaktan gurur duyuyorum.
John o ödülü alacak ilk kişiydi.
1971 yılında Pablo Neruda, Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandı.
Ve de Y jenerasyonu -- ''herkes bir kurdele alır'' jenerasyonu --
Kendi çabaları ve biraz şans sayesinde, o, yarışmada birincilik ödülünü kazandı.
O film, en iyi yabancı film dalında Oscar kazandı.
Tom yarışmayı kazandığını hayal etti fakat onun ödülü çalındı.
Tom en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında oskar kazandı.