Examples of using "üres" in a sentence and their turkish translations:
O boş.
Plaj boş.
Bekleme odası boş.
Bu boş.
Boştu.
İçi boş olurdu.
Boş kutuyu buldum.
Gaz tankı boş.
Senin kafan boş.
Ev boş.
Çekmece boş.
Sınıf boş.
Kutu boş.
Şeker kabı boş.
Tom'un odası boş.
Evim boş.
Kafes boş.
Ahır boş.
- Ofis boş.
- Kiler boş.
- Büfe boş.
Bekleme odası boş.
Neredeyse boş.
Dolap boş.
Cezve boş.
Hesabınız boş.
Benim çantam boştur.
Oda boş.
Restoran boş.
Havuz boş.
Birkaç boş bardak istiyorum.
Kutu neredeyse boş.
- O boş bir tenekeyle futbol oynuyordu.
- Boş bir teneke kutu ile futbol oynuyordu.
Üzgünüm, hiç boş yerimiz yok.
Hesabınız boş.
Garaj boştu.
Kutu boştu.
Onun elleri boştu.
Çöp kutusu boştu.
Tabut boştu.
Tank boştu.
Otobüs boştu.
Ben eve eli boş geldim.
Mağaza neredeyse boş.
Sepet boştu.
Fincan boştu.
Niçin benim çantam boştur?
Bardağım boştu.
Restoran boştu.
Kasabadaki tüm evler boştu.
Tüm çekmeceler boştu.
Bu sadece boş bir kutu.
Kutu boş değildi.
Yer tamamen boştu.
Restoran neredeyse boştu.
Tren neredeyse boştu.
Her yere dağılmış boş teneke kutular vardı.
Bu sadece boş bir tehdittir.
Tom eli boş döndü.
Tom eve eli boş döndü.
Eve boş elle gitmek istemiyorum.
Bu boş fincanı nereye atmam gerekiyor?
Boş yerler en iyi yankıları üretir.
O, boş bir arazide arabasını park etti.
Kutuyu açtığımda kutu boştu.
Bu kutu neredeyse boş.
Tom Boston'a eli boş döndü.
Evde boş bir oda var.
Bu otel boş görünüyor.
Tom boş bardağını masaya koydu.
Tom odanın boş olduğunu düşündü.
Böyle yapmalısın... Boşalmış gibi ses çıkmalı.
Boş bir şişe bulup suyla doldur.
Hatırladığım en net şey, boş koridorda
sadece birkaç sokak ama bir sürü boş alan görürsünüz.
Bu boş kutular çok yer kaplar.
Benzin tankı neredeyse boş.
Sokan diğer tarafında henüz hiçbir ev yok.
Ama siyah mürekkep beyninizin boşlukta yiyecek var sanmasını sağlıyor.
Plajda hiç kimse yoktu.