Examples of using "írni" in a sentence and their turkish translations:
Yazmak hoşuma gidiyor.
Kitabı yazmaya başladım.
Şiir yazmayı seviyorum.
Ben bir şiir yazmak istiyorum.
Tom yazmayı sever.
Bunu yazabilir misin?
Bir kitap yazacağım.
Tom'a yazmak istiyorum.
O ona yazmayı unuttu.
Bir sonat yazabilir misin?
Bir vals yazabilir misin?
Mektup yazıyor musun?
Şiir yazmayı gerçekten çok seviyor.
Artık yazamam.
Bir roman yazmaya başladı.
Bana yazmayı unutma.
Bir kitap yazmak istiyorum.
Nasıl hızlı yazabilirim ?
Fransızca yazmayı tercih ederim.
Okumayı yazmayı öğren.
Çok hızlı yazabilirim.
Ben sol elimle yazmayı öğrendim.
Birçok cümle yazmak istiyorum.
- İki eliyle de yazabiliyor.
- Yazarken iki elini de kullanabiliyor.
Onu imzalayacağım.
Yazmayı unutma.
Bugün yazamam.
Tom iyi yazabilir.
Benim için yazabilir misin?
O okuyabilir ve yazabilir.
Zaten Çince yazabiliyorum.
başarılı olamaz.
çocuklara okumayı öğretmek?
Nesneyi tarif edebilir misiniz?
Neden denemeler yazmaktan nefret ettim?
Almanca bir cümle yazacağım.
Annem mektup yazmaktan nefret eder.
O, Fransızcayı konuşabilir ve yazabilir.
Bize yazmayı unutma.
Bana yazmayı unutma.
- Tom'a bir mektup yazacağım.
- Ben Tom'a bir mektup yazacağım.
Seyahat ederken genellikle günlük tutarım.
Bu nasıl yazılıyor?
Tom ne okuyabilir ne de yazabilir.
O, yazamıyor ve okuyamıyor.
Kurşun kalemini aldı ve yazmaya başladı.
400 kelimeden daha fazla yazmanıza gerek yok.
Adını nasıl hecelersin?
Bu dolma kalemle yazmak çok kolay.
Haftada en az üç blog girişi yazmaya çalışıyorum.
Her şeyden önce, bana yazmayı unutma.
Bir kalem aldım ve yazmaya başladım.
Ben de yazamıyorum ve okuyamıyorum.
O eve geldiğinde sadece bir mektup yazacaktım.
ümmi insanların ve hikâyelerinin tehlikesi.
Sana yazacaktım ama çok meşguldüm.
O iyi bir yazar.
Yazmaya başlayın.
Ben etnik ve dini azınlıklar hakkında yazmaya çalışacağım.
Bu sözcüğü anlamıyorum. Onu açıklayabilir misin?
- Keşke Tom kadar iyi yazabilseydim.
- Keşke Tom kadar iyi yazabilsem.
Benim bölgemdeki örümcekler hakkında bir kitap yazmak istiyorum.
İngilizce yazmak istiyorsan, yaz.
Ben sarı veya diğer renkli kağıt üzerine yazmayı severim.
Onlardan her biri gördüğü hakkında bir rapor yazmak zorunda.
Tom bir kalem çıkardı ve yazmaya başladı.
Avrupalıların yalnızca %15'i okuma yazma biliyordu.
Londra'ya varır varmaz bize iki satır yazmayı unutma.
Avrupa ve ABD evrensel okuma yazmaya
Canım istediği zaman güzel hikayeler yazabilirim.
Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
O çalışan yazamaz ve okuyamaz.
Sana yazacaktım ama başka şeyler yapmaya başlayıp unuttum.
Saatlerdir bir şey yazmaya çalışıyorum ama aklıma bir şey gelmiyor.
Ben Çince'yi oldukça iyi okuyabilirim ama çok iyi yazamam.
Cümlelerinin çevrilmesini istiyorsan, en iyi seçeneğin onları İngilizce yazmak.
İlk harf büyük yazılmalı.
Ben oldukça iyi Arapça yazabilsem de, benim konuşma becerilerimin hala çok çalışmaya ihtiyacı var.
Şimdi yazabilirim zamanım var. Ya senin?
Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
O bir roman yazmaya başladı.
Okuma yazma bilmeyen gençlerin neredeyse % 60'ı kadındır.