Translation of "Türe" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Türe" in a sentence and their turkish translations:

- Kannst du mir die Türe öffnen?
- Kannst du mir die Türe aufmachen?
- Können Sie mir die Türe aufmachen?
- Können Sie mir die Türe öffnen?

Benim için kapıyı açabilir misin?

- Kannst du mir die Türe öffnen?
- Kannst du mir die Türe aufmachen?

Bana kapıyı açabilir misin?

Schließ beim Hinausgehen die Türe.

Çıkarken kapıyı kapat.

Die Türe war nicht geschlossen.

Kapı kapalı değildi.

Tom schloss ärgerlich die Türe.

Tom öfkeyle kapıyı kapattı.

Ich werde die Türe schließen.

Kapıyı kapatacağım.

Die Türe verriegelt die Innenseite.

Kapı sürgüleri içerde.

Könntest du die Türe abschließen?

Kapıyı kilitler misin?

Er schloss ärgerlich die Türe.

Kapıyı sinirli bir şekilde kapattı.

Keiner kann die Türe öffnen.

Kimse kapıyı açamaz.

Wir haben die Türe grün angemalt.

Biz kapıyı yeşile boyadık.

Tom vergaß die Türe zu schließen.

Tom kapıyı kilitlemeyi unuttu.

- Schließe die Türe.
- Schließ das Tor.

Kapıyı kapat.

Kann jemand bitte die Türe öffnen?

Lütfen biri kapıyı açabilir mi?

- Eines der Kinder hat die Türe offenstehen lassen.
- Eines der Kinder hat die Türe offen gelassen.

Çocuklardan biri kapıyı açık bırakmış.

Er weiß, wie man diese Türe öffnet.

Bu kapının nasıl açılacağını bilir.

Tom bat Maria, die Türe zu öffnen.

Tom Mary'nin kapıyı açmasını istedi.

Tom hörte, wie sich die Türe öffnete.

Tom'un kapıyı açtığını duydum.

Tom weiß, wie man diese Türe öffnet.

Tom, bu kapıyı nasıl açacağını biliyor.

In der Eile ließ er die Türe offen.

Aceleyle, kapıyı açık bıraktı.

- Mach die Tür zu.
- Mach die Türe zu.

Kapıyı kapat.

- Sie schloss die Tür.
- Sie hat die Türe abgeschlossen.

O kapıyı kilitledi.

Das hier ist der Schlüssel, welcher die Türe öffnete.

Bu o kapıyı açan anahtar.

Tom hörte, wie jemand dreimal an die Türe klopfte.

- Tom birisinin kapıyı üç kez çaldığını duydu.
- Tom birisinin kapıya üç kez vurduğunu duydu.

Tom wies mich an, die Türe geschlossen zu lassen.

Tom bana o kapıyı açmamamı söyledi.

Ich konnte nicht hineingehen, weil die Türe zu war.

Giremedim, çünkü kapı kapalıydı.

Ich konnte nicht eintreten, weil die Türe geschlossen war.

Giremedim, çünkü kapı kilitliydi.

Ich ging hinaus und sah Tom in der Türe.

Dışarı gittim ve kapıda Tom'u gördüm.

Es ist das erste Mal, dass ich diese Türe öffne.

- Bu kapıyı ilk açışım.
- Bu, bu kapıyı ilk açışım.

Tom wollte gerade gehen, als Maria an die Türe klopfte.

Tom Mary kapıyı çaldığında gitmek üzereydi.

- Er steht vor der Tür.
- Er steht vor der Türe.

O, kapının önünde duruyor.

- Schließ beim Hinausgehen die Türe.
- Schließe beim Hinausgehen die Tür!

- Çıkarken kapıyı kapat.
- Giderken kapıyı kapat.

- Tom klopfte an die Türe.
- Tom klopfte an die Tür.

Tom, kapıyı çaldı.

- Schließ die Tür.
- Mach die Tür zu.
- Mach die Türe zu.

Kapıyı kapat.

- Er vergaß die Türe zu schließen.
- Er vergaß, die Tür abzuschließen.

O, kapıyı kilitlemeyi unuttu.

- Mach die Tür hinter dir zu.
- Schließe die Türe hinter dir.

Kapıyı arkanızdan kapatın.

Mir war, als hätte ich jemanden an die Türe klopfen hören.

Birinin kapıyı çaldığını duyduğumu düşündüm.

Ich habe dir doch gesagt, dass du die Türe schließen sollst!

Sana kapıyı kapalı tutmanı söylediğimi düşündüm.

Er knöpfte seinen Mantel zu bevor er zur Türe hinaus ging.

O, kapıdan çıkmadan önce ceketini düğmeledi.

Vergiss nicht die Türe zu schließen, bevor du zu Bett gehst.

- Yatmadan kapıyı kilitlediğinden emin ol.
- Yatmadan önce kapıyı kilitlediğinden emin ol.
- Yatağa gitmeden önce kapıyı kilitlediğinden emin ol.

- Da wartet ein Mann auf dich an der Tür.
- Ein Mann wartet an der Türe auf euch.
- Sie werden von einem Mann an der Türe erwartet.

Kapıda sizi bekleyen bir adam var.

Als ich die Türe öffnete, stand dort Tom, der einen Anzug trug.

Kapıyı açtığımda, Tom bir takım elbise giyerek orada duruyordu.

- Öffne die Tür nicht.
- Öffne nicht die Türe.
- Mach die Tür nicht auf.

Kapıyı açmayın.

- Schließ die Tür.
- Mach die Tür zu.
- Mach die Türe zu.
- Schließ das Tor!

Kapıyı kapat.

Sie hatte gerade angefangen, das Buch zu lesen, als jemand an der Türe klopfte.

Birisi kapıyı çaldığında, o tam kitabı okumaya başlamıştı.

Sie wollten gerade zu Bett gehen, als ich um 23 Uhr an der Türe klingelte.

Akşam 11'de kapı zillerini çaldığında onlar yatmaya hazırlanıyorlardı.

Tom und Maria wollten sich gerade zum Abendessen hinsetzen, als Johannes an die Türe klopfte.

John kapıyı çaldığında Tom ve Mary akşam yemeği için oturmak üzerelerdi.

- Mach die Tür hinter dir zu.
- Schließ die Tür hinter dir.
- Schließe die Türe hinter dir.

Arkandan kapıyı kapat.

- Du brauchst mich nicht zur Tür zu bringen.
- Machen Sie sich nicht die Mühe, mich zur Türe zu begleiten.

- Beni kapıya kadar geçirmene gerek yok.
- Beni kapıya kadar uğurlamaya zahmet etmeyin.

Der Königssohn wollte zu ihr hinaufsteigen und suchte nach einer Türe des Turms, aber es war keine zu finden.

Kralın oğlu ona tırmanmak istedi ve kulenin kapısını aradı ama hiçbiri bulunmadı.

- Als er die Türe öffnete, roch er sofort, dass etwas brannte.
- Er öffnete die Tür und im selben Moment nahm er Brandgeruch wahr.

O, kapıyı açar açmaz yanan bir şeyin kokusunu aldı.

- Schließ bitte die Tür.
- Schließt bitte die Tür.
- Bitte schließen Sie die Tür.
- Bitte schließ die Tür.
- Mach bitte die Tür zu.
- Schließe bitte die Tür!
- Schließen Sie bitte die Tür!
- Machen Sie bitte die Türe zu.
- Könntest du die Tür bitte schließen?

- Kapıyı kapatın, lütfen.
- Lütfen kapıyı kapat.
- Kapıyı kapatacak kadar nazik ol.
- Kapıyı kapatın, lütfen!
- Kapıyı kapat, lütfen.
- Lütfen kapıyı kapatın.
- Lütfen kapıyı kapatır mısın?